Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazının HMK'nin 19/2. maddesi gereğince cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekeceği, kesin yetki kuralı olmadığı durumlarda, hakimin doğrudan (re'sen) yetkisizlik kararı veremeyeceği-
Mahkemece, davacı alacaklının talebinin istihkak iddiasının reddi talebi olarak incelendiği ve bu hali ile karara bağlandığı, ancak, taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi, icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekeceği-
Eldeki dava dosyası incelendiğinde; mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için tarafların iddia ve savunmaları, muvazaa olgusu ile fatura ve belgelerin ispat gücü, İİK. 97/a mülkiyet karinesi, bu karinenin aksini ispat külfeti gereğince, keşif yapılarak tarafların delillerini tartışmaya olanak sağlamadan, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşıldığından, mahkemece Özel Daire bozma kararında belirtildiği gibi, temyiz incelemesi sırasında getirilen bilgi ve belgeler de dikkate alınarak haczin hangi binanın hangi katında ve bölümünde yapıldığını belirlenmesi, hacze konu kâğıt bobinlerinin ayırt edici özelliklerinin tespiti ile üzerindeki marka ve varsa logoların borçluya ait olup olmadığının tayini, davacının dayandığı faturaları düzenleyen dava ve takip dışı şirket ile borçlu şirketin iç içe girmiş tek bir şirket gibi faaliyet gösterip göstermediğinin tespiti amacıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Basit yargılama usulüne tabi, istihkak davalarında Yasa'da kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği, HMK'nin 19/4. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, hakimin doğrudan (re'sen) yetkisizlik kararı veremeyeceği-
Borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı, ne var ki, somut olayda yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenemediği, bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarında Yasa'da kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği, HMK'nin 19/4. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, hakimin doğrudan (re'sen) yetkisizlik kararı veremeyeceği-
Dosyadaki belgelere göre; davanın devamı sırasında davalı borçlu şirketin tasfiyesinin tamamlandığı ve kaydının kapatıldığı anlaşıldığından, mahkemece davacı yana, davalı borçlu şirketin ihyasını sağlamak üzere dava açması için süre verilip, şirketin ihyası ve bundan sonra ihya edilen şirkete tebligat yapılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın sonuçlandırılması gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece davaya konu mahcuzların ihalesinin feshine ilişkin yerel mahkeme ilamının gerekçesindeki belirlemeye göre karar verilmiş ise de; ihalenin feshinde görünürdeki işleme göre karar verileceğinden ve alacaklının muvazaaya ilişkin savunmaları iş bu davada incelenmeyeceğinden varılan sonucun doğru olmadığı, o halde, alacaklının davaya konu iş makinelerini satan dava dışı şirket ile satın alan üçüncü kişi şirket ve borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğu ve satışın muvazaalı olduğu yönündeki savunmaları dikkate alınarak, alacaklı tarafından cevap dilekçesinde sunulan delillerin getirtilmesi, bunların ticaret sicil kayıtları ile de karşılaştırılması, bundan sonra organik bağ, muvazaa konularının değerlendirilmesi gerekeceği-
Borçlu ve 3. kişi şirketin ticaret sicil kayıtlarında faaliyet konuları tamamen aynı olmasa da borçlu şirketin tüm ünvanlarında giyim faaliyet konusunu barındırdığı, şu an faaliyet konusunun turizm olduğu beyan edilmiş olmasına karşın giyim unvanını da kullanmaya devam ettiği, taraflar arasında amca-yeğen olmaları nedeniyle akrabalık bağının bulunması, 3. kişinin borçlunun daha önce faaliyet gösterdiği adreste faaliyet göstermesi, haciz sırasında borçlu şirket adına kartvizit ve borçlu şirket adına kesilmiş Nisan 2014 tarihli elektrik faturasının bulunmuş olması, dosyaya sunulan ...... İcra Dairesinin .......... Esas sayılı dosyasındaki .......... tarihli haciz tutanağında aynı adreste borçlu şirket yetkilisinin hazır olması ve kendisini 3. kişiye ait şirket çalışanı olarak bildirmiş olması, dosyada bulunan SGK tahakkuk fişlerinden borçlu şirket yetkilisinin 3. kişinin çalışanı olarak görünmesi hususları değerlendirildiğinde karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğunun kabulü gerekeceği, ispat külfeti altında olan üçüncü kişinin dayandığı faturanın takip tarihinden sonra düzenlenmesi, mahcuzlarla karşılaştırılması mümkün olmayan ve ayırt edici özelliğe sahip olmayan eşyalara ilişkin olması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece gerekçe bölümünde dava tarihinden sonra takip konusu borcun ödendiği, bu anlamda dava konusu haczin yasal dayanağının bulunmadığı belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında ise davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği, bu durum karşısında, hüküm ile gerekçenin çelişik olmasının doğru olmadığı-