Taraflar arasındaki davanın, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin olduğu- Dosya kapsamındaki belgelere göre; aracın borçlu adına kayıtlı olduğu ve Uyap-Polnet üzerinden araç kaydına haciz konulduğunun görüldüğü- İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği- ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile belirlenen teminatın gösterilmesi halinde geçerli olmak üzere takibin ertelenmesine karar verilmiş ise de; belirlenen teminat yatırılmadığından takibin durmadığının anlaşıldığı- Bu halde, satış isteme süresinin haciz tarihinden itibaren hesaplanacağı- İİK’nin. 106.-110. maddelerine göre ise, alacaklı haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 1 yıl içinde satılmasını isteyebileceği-Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmezse o mal üzerindeki haciz kalkacağından araç üzerindeki haczin, dava tarihi olan itibariyle düştüğü göz önüne alınarak, istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerekirken istihkak davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlunun sigortalı çalışanı 3. kişi lehine istihkak iddiasında bulunamayacağı- Davacı 3. kişinin haciz sırasında hazır olmayıp, takip dosyasına sunduğu istihkak iddiasını bildirir dilekçesinin de bulunmadığı anlaşıldığından ve dava konusu haczin dava tarihinden önce öğrenildiğine dair dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığından 3. kişinin istihkak iddiasına ilişkin davanın süresinde açıldığının kabul edilmesi gerekeceği-
İİK’nin. 106.-110. maddelerine göre ise, alacaklının haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 6 ay içinde satılmasını isteyebileceği, bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmezse o mal üzerindeki haczin kalkacağı, bna göre araç üzerindeki 15.7.2013 tarihli haczin, dava tarihi olan 17.02.2014 tarihi itibariyle düştüğü göz önüne alınarak, istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerekeceği-
Haciz tutanağı ile haczedilen ve muhafaza altına alınan menkuller üzerindeki hacizlerin İstanbul fekkine karar verildiği, bu sebeple malların davacı 3. kişi vekiline teslim edildiği tespit edildiğinden; istihkak davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nin 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdirine karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Mahkemece talep edilen miktarın, HMK 120’de anlamını bulan ve dava şartı olan gider avansı değil, HMK’nin 324. maddesinde ifade edilen delil ikame avansı olduğu, HMK madde 324 gereğince bu avansın açık olarak, kalem kalem gösterilmesinin gerektiği, ara kararda ise bu şekilde bir belirleme yapılmamış olup, davacı vekiline yapılan ihtaratın da geçerli olmadığının kabulü gerekeceği-
Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemeyeceği-
Mahkemece, gerekçe kısmında "dava konusuz kaldığından davacı lehine maktu vekalet ücreti takdirine dair hüküm kurulduğu" belirtilmesine karşın hüküm kısmında davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedildiği, hüküm ile gerekçe arasında çelişki olduğundan kararın bozulması gerekeceği-
Borçlunun dayanak çekteki imzaya itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına ilişkin verilen kararın kesinleşmesiyle, takibin iptal olduğu, dosyadaki hacizlerin de kalktığı, bu sebeple, mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve tarafların haklılık durumu dikkate alınarak yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu olduğunun belirlenmesi gerekirken, davanın esası hakkında davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, öncelikle haciz mahallinde hazır bulunan şahsın 3. kişi şirket ile ilgisi dosya kapsamından anlaşılamadığından, bu hususun davacıdan sorularak netliğe kavuşturulması, ayrıca borçlu ile 3.kişi şirket arasında organik bağ olduğu iddia edildiğine göre, borçlu ve 3.kişi şirketlerin ilk kuruluşlarından itibaren tüm ortakları ile hisse devirlerini ve faaliyet adreslerini gösterir ticaret sicil kayıt örneklerinin dosya arasına alınması, bundan ayrı borçlu ve 3.kişi şirketin vergi kayıtları getirtilerek dava konusu haciz adresinde haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin hangi tarihler arasında faaliyet gösterdiğinin Vergi Dairesindeki kayıtlar üzerinden belirlenmesi, bunların yanında davacı üçüncü kişi tarafından delil olarak ibraz edilen 26/11/2012 tarihli faturanın dip koçanları ile davacı 3. kişinin ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerin getirtilerek makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmak sureti ile haczedilen makinaların davacının dayandığı faturalarda belirtilen makine olup olmadığı, bu faturanın davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, öte yandan davalı alacaklı tarafça, davacı 3.kişi ile borçlu şirket ortakları arasında akrabalık ilişkisi olduğu iddia edildiğine ve cevap dilekçesinde delil olarak nüfus kaydına da dayanıldığına göre, davalı 3.kişi ile borçlu şirket ortaklarının nüfus kayıt örnekleri getirtilerek davalı alacaklının iddiasının gerçekliğinin incelenmesi bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-