Borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ile 2010 yılında yaptığı kira sözleşmesini 03.08.2013 yılında feshederek haciz mahallinden ayrıldığı, üçüncü kişinin ise mülkiyeti kendisine ait olan yerde 04.06.2015 tarihinde şube açtığı- Hacizde hazır bulunan borçlu şirketin eski ortağının 2012 yılında borçlu şirketten ayrılmış , üçüncü kişinin haciz adresinde yeni açılan şubesine 2015 yılında müdür olarak atanmış olduğu- Borçlunun adresten ayrılmasından iki yıl sonra haciz adresinde üçüncü kişinin şube açmış olması ve borçlu şirketten ayrılan ortağın üç yıl sonra üçüncü kişi şirkette müdür olarak görev almış olmasının aynı sektörde çalışan firmalar arasında hayatın olağan akışına aykırılık oluşturmayacağı-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkin davada, her iki taraf da tanık deliline dayandığından, tanık isim ve adreslerini bildirmeleri için süre ve imkan verilmesi, bildirilmesi halinde tanıkların dinlenmesi ve ondan sonra diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesinin, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlı olduğu- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde; alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi aynı zamanda TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devrin yargılama konusu yapılabileceği- İİK. m.44'de yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin işletmenin devrini sakatlamayacağı-. İİK. m.44'deki yükümlülüklere uymamanın yalnızca cezai yaptırımının bulunduğu- Üçüncü kişi ile borçlu arasında muvazaa olgusunu destekleyen herhangi bir delilin dosyaya yansımaması ve davacı üçüncü kişinin, haciz yapılan işletmeyi davalı borçlu şirketten devraldığı bildirilmiş ise de, devir işleminin tek başına üçüncü kişi adresinde haciz yapılmasını gerektirmeyeceği göz önüne alınarak iyiniyetli üçüncü kişinin istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı üçüncü kişinin Amerika Birleşik Devletleti tabiiyetinde bir şirket olduğu, 5718 sayılı kanun uyarınca dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususu mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, mahkemece bu hususun incelenmeden doğrudan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Üçüncü kişinin haczin İİK. 99 gereğince yapılması gerektiğine yönelik şikayetinin kamu düzeniyle ilgili ve süresiz şikayet niteliğinde olduğu-
Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve dayanak senet adresinde yapılmadığı, davalı üçüncü kişi şirketin ticaret sicil adresinde yapıldığı, haciz sırasında borçlunun hazır bulunmadığı, belgelerin, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli görülmediği-
Haciz adresinin, ödeme emri tebliğ adresi olmadığı, haczin üçüncü kişi huzurunda yapıldığı, haciz sırasında borçlu hazır olmadığı gibi borçluya ait evrak da bulunmadığı nazara alındığında, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu kabul edilerek; ispat yükü altında olan alacaklı karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delil sunamadığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Haciz mahallinde borçlu şirket adına düzenlenmiş 30.03.2013-25.03.2013 tarih aralığına ilişkin faturalar bulunmuş ise de, anılan faturalardaki yazılı adres haciz adresi olmadığı gibi borçlu ile üçüncü kişi şirket arasındaki ticari ilişki nedeni ile anılan belgelerin bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu ve belgelerin dava tarihi 2020 yılı dikkate alındığında güncel de olmaması durumu itibariyle bulunan belgelerin tek başına karinenin borçlu lehine işletilemeyeceğini borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunmamakta olup bu durumda mülkiyet karinesinin davacı üçüncü kişi lehine olup, davanın üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağını- Mülkiyet karinesinin aslının davalı alacaklı tarafından güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği-
Haciz mahallinde borçlu adına düzenlenmiş sevk irsaliyeleri ve para makbuzu bulunmuş ise de sevk irsaliyelerinin üzeri çizilerek davacı üçüncü kişinin isminin yazıldığı, belgelerde yer alan borçlunun adresi haciz adresi olmadığı gibi söz konusu belgelerin güncel olmadığı, bu hali ile, borçlu adına bulunan belgelerin karinenin borçlu lehine işletilmesi için yeterli görülmediği- Vergi Dairesi kayıtlarına göre, haciz adresinde üçüncü kişi borcun doğumundan önce faaliyete başladığı, davalı alacaklı tarafından üçüncü kişi yararına olan karinenin aksi güçlü kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilemediğinden; üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin davanın kabulü gerektiği-
İcra dosyası kapsamında süresi içinde davaya konu menkuller yönünden usulüne uygun satış talebi olmadığından, haciz tarihi itibariyle yürürlükte olan İİK gereğince bir yıllık satış isteme süresi dolmuş olup, mahcuzlar üzerindeki haczin dava açılmadan önce kalkmış olduğu- Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşulun, herşeyden önce hukuken geçerli bir haciz bulunması olduğu, bu koşulun bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında gerek ilk derece mahkemeleri gerekse Yargıtay tarafından re'sen gözetilmesi gerektiği- Her ne kadar Dairemizce 2014/15144 Esas, 2016/7575 Karar sayılı, 25.04.2016 tarihli karar ile maddi hataya müstenit olarak araştırmaya yönelik bozma yapılmış ise de haczin varlığına ilişkin ön koşul yargılamanın her aşamada gözetildiğinden, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddi amacıyla hüküm tesisi için kararın bozulmasına-