Uyulmasına karar verilen bozma ilamında "mahcuzların, davalı borçluya mı, yoksa önceki kiracılardan kalan eşyalar ise davacı üçüncü kişiye mi ait olduğunun belirlenmesinin gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece, icra hukuk mahkemesinin dosyalarında düzenlenen ve "haciz adresi otelde bulunan eşyaların ekonomik ömrünü tamamladığını ve çok eski olduklarını" belirten bilirkişi raporu ile yetinilmesinin hatalı olduğu; öncelikle bu dosyalar getirtilerek, dosyanın yeniden mali müşavir bilirkişiye tevdii ile dava konusu mahcuzlar ile anılan dosyalarda dava konusu edilen mahcuzların aynı olup olmadığı hususunda rapor aldırılması ve bu rapor ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Dosyada bulunan ve gerekçede değinilen bilirkişi raporunda, yüklenici borçlunun yaptığı işler ve üçüncü kişinin hakediş belgelerinin yeteri kadar irdelenmediği, borçlu ve üçüncü kişi davacı arasındaki götürü bedelle düzenlenen sözleşme kapsamında, menkullerin her birinin nitelikleri, ilgili mahcuzun kullanıldığı inşaat sahasının ne kadarının tamamlandığı, varsa faturaları getirilerek temin ve hakediş tarihlerinin ayrı ayrı denetlenmesi, hakedişlerin inşaat kapsamındaki puantaj yüzdesi, teslim, geçici kabul ve hakediş durumları her bir mahcuz için tespit edilmek üzere uzman bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece öncelikle, taraflar arasında geçerli bir finansal kiralama sözleşmesinin olup olmadığının araştırılması, aktedilen finansal kiralama sözleşmesi geçerli ise mahcuzların Finansal Kiralama Sözleşmesi'ne konu mallar olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekeceği, dava konusu mahcuzlar, alacaklı tarafından alacağına mahsuben satın alındığına göre, mahkemece alacaklının gösterdiği yerde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, Finansal Kiralama Sözleşmesi'ne konu makineler ile mahcuzların aynı mallar olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekeceği-
Davacı üçüncü kişinin mahcuzları borçlu şirkete kiraya verdiğini iddia ettiği ve imzaları noterlikçe onaylı kira sözleşmesi sunduğu, ayrıca kira bedelinin ödendiğini gösteren banka dekontunu dava dilekçesine eklediği, bu durumda mahkemece borçlunun tutması zorunlu yasal defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, kira ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığı, yer alıyor ise bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının araştırılarak, bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı alacaklı tarafça borcun dayanağı olarak cari hesap ilişkisinin gösterilmiş olması ve borçlu şirketin %50 hisse sahibi ortağının, üçüncü kişi şirketin de ortağı iken borcun doğum tarihinden önce ortaklıktan ayrılmış olduğu da nazara alındığında, bu durum ve iki şirket arasındaki isim benzerliğinin tek başına, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli olmadığı-
Uyulmasına karar verilen bozma ilamında mahcuzların, davalı borçluya mı yoksa önceki kiracılardan kalan eşyalar ise davacı üçüncü kişiye mi ait olduğunun belirlenmesinin gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece, ........... İcra Hukuk Mahkemesinin ..........., ............ ve .............. Esas sayılı dosyalarında düzenlenen ve haciz adresi otelde bulunan eşyaların ekonomik ömrünü tamamladığını ve çok eski olduklarını belirten bilirkişi raporu ile yetinilerek karar verildiğinin anlaşıldığı, o halde, öncelikle ................ İcra Hukuk Mahkemesinin ..........., ............ ve ................ Esas sayılı dosyaları getirtilerek, dosyanın yeniden mali müşavir bilirkişiye tevdii ile dava konusu mahcuzlar ile anılan dosyalarda dava konusu edilen mahcuzların aynı olup olmadığı hususunda rapor aldırılması, bu rapor ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
İİK mad. 96/1 uyarınca "mülkiyet ve rehin hakları" sözcüklerinin sınırlandırıcı anlam taşımadığı, ayrıca sınırlı ayni haklara, tapuya şerh verilmiş kişisel haklara, hapis hakkına, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine, intifa hakkına dayanarak da istihkak davası açılabileceği- Konsinye satış sözleşmesine dayanarak açılan istihkak davasında, mahkemece satım sözleşmesinde, borcun sadece taraflar için sonuç doğuracağından, davacı üçüncü kişinin aktif husumet ehliyeti olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı, bu durum yeniden yargılama gerektirmediğinden düzeltilerek onanması gerektiği-
Borçlunun dayanak çekteki imzaya itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına ilişkin verilen kararın kesinleşmesiyle, takibin iptal olduğu, dosyadaki hacizlerin de kalktığı, bu sebeple, mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve tarafların haklılık durumu dikkate alınarak yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu olduğunun belirlenmesi gerekeceği-
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 363 ve 364. maddelerinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması gerektiği- Bu açıklamalar doğrultusunda 07.03.2018 tarihinde hükmün tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilememesi nedeniyle, istinaf süresinin tebliğden itibaren başladığının kabulü gerektiği, somut olayda; gerekçeli kararın davacı tarafa 06.06.2018 tarihinde, davalı tarafa ise 22.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 14.06.2018 tarihinde; davalının ise 02.07.2018 tarihinde kararı istinaf ettiği, anlaşıldığından kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurulduğu açıktır. Bu durumda; Bölge Adliye Mahkemesinin 'karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurulmadığı' gerekçesiyle başvurunun usulden reddine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İhtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, mahkemece icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmesinin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmeyeceği-