Takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı, ne var ki, yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı üçüncü kişiye süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı üçüncü kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, bu koşullarda, istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekeceği-
Somut olayda, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilen 16.6.2015 tarihli oturuma davacı vekili tarafından 15.06.2015 tarihli elektronik imzalı dilekçe ile mazeret bildirildiği, aynı tarihte duruşma gününün taraflarına tebliği için posta masrafı adı altında gider avansının yatırıldığı; ne var ki mahkemece mazeret dilekçesi değerlendirilmeksizin 16.6.2015 tarihli oturumda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği- Davacı vekilince davanın yenilenmesi talebi üzerine mahkemece 03.09.2015 tarihine verilen duruşmaya davacının duruşmadan haberdar olduğu halde katılmadığı ve mazeret bildirmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de usulüne uygun şekilde davacının mazeret talebi değerlendirilmeksizin 16.06.2015 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılması kararı yerinde olmadığından, davacı 03.09.2015 tarihli oturuma gelmemekle dosya ilk kez takipsiz bırakılmış olup mahkemece ikinci defa takip edilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde görülmediği-
Davacı üçüncü kişi, kendisine ait olduğunu iddia ettiği mahcuzların fason iş ilişkisi nedeni ile haciz adresinde bulunduğunu belirttiğine göre, davacı üçüncü kişi ile dava dışı kişi ve borçlunun ticari defter ve muhasebe kayıtları üzerinde, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususu da dikkate alınmak sureti ile inceleme yaptırılarak, davacı üçüncü kişi ile dava dışı kişi ve borçlu arasında öteden beri devam eden fason imalata ilişkin iş ilişkisi olup olmadığının; devam eden ticari bir ilişkileri bulunup bulunmadığının, fason imalat dolayısıyla ödeme yapılıp yapılmadığının, aynı anda başka firmalara da fason üretim yapılıp yapılmadığının saptanması; bunun yanında hacze konu mahcuzlarla ilgili olarak davacı üçüncü kişi tarafından sunulan fatura ve ödeme belgelerinin ticari defterlerde kaydının bulunup bulunmadığının belirlenmesi; öte yandan konusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla gerektiğinde yerinde inceleme yapılmak sureti ile sunulan faturalardaki malların hacizli mallara uygunluğu saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece her ne kadar 02.02.2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin mazeret talebi “dosyaya müteaddit defalar mazeret sunulduğu anlaşılmakla mazeretin reddi..,'" şeklinde karar verilerek dosyanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de mazeret dilekçesine eklenen ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma tutanağına göre 02.02.2016 tarihli duruşma ile aynı tarihte duruşmanın olduğu anlaşılmakla, yazılı gerekçe ile mazeret talebinin reddi kararı verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru görülmediği-
Çekişmeli taşınmazda davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmayıp paydaş olmadıklarının tespiti halinde üçüncü kişi konumunda olan davalılar yönünden açılan davanın kabulüne, paydaş ve paydaştan kaynaklı kullanımın tespiti halinde ise Dairenin yerleşik içtihatları doğrultusunda taşınmazda tüm paydaşları bağlayan taksim sözleşmesi veya özel bir parselasyon planının olmadığı ve taşınmazda fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı değerlendirmesi yapılıp, oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirket hakkında, .............Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından iflas kararı verildiği, kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu durumda karar tarihinden sonra, borçlu şirket yönünden İİK’nin 193/2. maddesi uyarınca takibin düştüğünün kabulü gerekeceği, mahkemece borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesinden dolayı takibin ve haczin düşmesi nedeniyle konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-
Davaya konu hacizde, haciz mahalline sonradan gelen üçüncü kişinin “...bu ev ve içindeki tüm taşınır mallar şahsıma aittir...” demek suretiyle kendi adına istihkak iddiasında bulunduktan sonra eldeki davayı da süresi içerisinde yine kendi adına açtığı, o halde mahkemece, taraf delilleri toplanarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının bulunmadığı, bu nedenle davacı alacaklının İİK’nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı vekilinin mazeret talebi “dosyaya müteaddit defalar mazeret sunulduğu anlaşılmakla mazeretin reddi..,'" şeklinde karar verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de mazeret dilekçesine eklenen ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma tutanağına göre 02.02.2016 tarihli duruşma ile aynı tarihte duruşmanın olduğu anlaşılmakla yazılı gerekçe ile mazeret talebinin reddi kararı verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru görülmediği-