Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; sözleşmenin 3. maddesinde binanın anahtar teslimi olarak yapılacağının ve sözleşmenin 5. maddesine göre de yükleniciye ait son iki adet bağımsız bölümün arsa sahiplerinin dairelerinin tesliminden sonra verileceğinin kararlaştırıldığı, bu iki madde birlikte değerlendirildiğinde, 11.01.2016 tarihi itibariyle yapının gerçekleşme oranının %90 olarak tespit edildiği, tutanakta mekanik ve elektrik tesisatı ile kalan yapı bölümünün %5'lik kısmının eksik olduğu, ilgili idare tarafından onaylanma işlemleri için verilen %5 oranın eksik olduğunun tespit edildiği, inşaatın getirildiği aşama itibariyle davacı yüklenicinin alacak davasına dayanak yaptığı 6 ve 8 nolu bağımsız bölümlere hak kazanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de yargılama sırasında yapı kullanma izni alındığı anlaşılmakla davacının iddiasının bu kapsamda değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece yapılacak işin; hükme esas alınan bilirkişi heyetinden yargılama sırasında 30.10.2017 tarihli yapı kullanım belgesi alındığı da dikkate alınarak davacının talep ettiği tapulara sözleşmenin 5. maddesindeki aşamalı devir düzenlemesine göre hak kazanıp kazanmadığı konusunda ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm verilmesinden ibaret olduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek akit tablosunda kredi sözleşmelerinde kararlaştırılan faiz oranlarına atıfta bulunulmamış ve kredi sözleşmesinde yer alan faiz oranlarından farklı faiz oranlarına yer verilmiş ise ipotek akit tablosundaki faiz oranlarının esas alınacağı, bu durumda takibe dayanak ipotek akit tablolarının 11. maddesi nazara alınarak, ipotek akit tabloları ile takibe dayanak yapılan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmeleri arasında bağlantı kurularak, hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten temerrüt tarihine kadar akdi faiz, bu tarihten takip tarihine kadar temerrüt faizi hesaplanmak üzere Yargıtay denetimine imkan tanıyacak biçimde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hakem heyetince; alanında uzman bilirkişiden kusur dağılımına ilişkin, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra çıkan sonucuna göre davalının usuli kazanılmış hakları gözetilerek tazminat miktarının tespit edilmesi gerektiği- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Davaya konu sanayi bölgesi çevre duvarındaki yıkılmanın yapım ve malzemedeki bir eksiklikten mi kaynaklandığı, yoksa dava dışı firmaların duvara bitişik alanda inşaat faaliyetlerinden mi kaynaklandığının açıkça tespit edilmesi, bilirkişilerce delil tespiti raporu ve diğer görüşlerin değerlendirilerek çelişkinin giderilmesi, ayrıca duvardaki yıkılmanın yapım ve malzemeden kaynaklanmadığı tespit edilse dahi, sözleşme ve eki şartnameye göre yapımı kararlaştırılan barbakan delikleri veya başkaca bir eksikliğin bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise ayıplı ifa kapsamında iş bedelinde tenzilat gerekip gerekmeyeceği ve miktarı hususlarında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği-
Yerel mahkemece verilen kararın gerekçe bölümünde, yargılama sırasında celbedilen kayıt ve belgeler ile bilirkişi raporu alındığı, tanık beyanlarının dinlendiği hususu zikredildikten sonra bilirkişi raporu ve fatura tarihlerine göre faturadaki bedellerin dönemin koşullarına uygun olduğu belirtildiğinden davacının talebinin tanık beyanları ile ispat edilebilen ürün ve işçiliklerle sınırlı kalmak kaydıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş ise de hüküm kısmında belirtilen ve kabul edilen 6.750,00 TL’ye nasıl ulaşıldığı, hangi kalem alacak bakımından kaçar adet ürünün kabul edildiği ve hesaplamasının gösterilmediği, bu hali ile denetlenebilir bir gerekçenin bulunmadığının anlaşıldığı, dosya kapsamında alınan tanık beyanlarında ise davacı tarafından yapılan işin miktarı ile ilgili olarak çelişkiler bulunduğu, mahkemece beyanlardaki bu çelişkinin de giderilmediği anlaşıldığından, mahkemece yapılması gereken işin; 07.10.2019 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere vekaletsiz iş görme hükümlerine göre, alanında uzman bilirkişiden alınacak raporla, çelişkinin giderildiği tanık beyanları ve işin niteliği dikkate alınarak, işin yapıldığı yıl piyasa fiyatlarına göre KDV eklenmeksizin hesaplanarak, olması gereken makul seviyede bir bedel belirlenerek sonucuna göre karar vermekten ibaret olduğu-
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları, yıllık izin ve ihbar tazminatından davalı son işverenin sorumlu olduğu, bunların dışında hafta tatili ücreti, UBGT, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olduğu, işveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebileceği, mahkemece bu ilkeler çerçevesinde bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken iş mahkemesi dosyasında belirlenen alacak miktarları üzerinden ve ihbar tazminatı dışındaki alacak kalemleri yönünden davalıların yarı oranında sorumluluğunun belirlenerek faiz ve yargılama giderleri yönünden de aynı esasla hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Mahkemece, davalının muhasebe şefinin ............... tarihinde davacıya gönderdiği mailde 38.076,32 USD borçlu olduklarını beyan ettiği gerekçesiyle anılan e-maile itibar edilerek e-mailde belirtilen miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmişse de davalı anılan e-maili ve içeriğini kabul etmediğinden, mahkemece e-maili gönderen .............'ın ................. tarihli e-mail konusunda beyanlarının alınması, gerekirse e-mail mesajları üzerinde teknik bilirkişi incelemesi yapılması, davalının muhasebe şefi olduğu iddia edilen bu kişinin taraflar arasındaki ticari ilişkide işlem ve eylemlerinin teamül haline gelip gelmediğinin araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; takip talebinde USD alacağının takip tarihindeki Türk Lirası karşılığının gösterilmesinin harca esas değer niteliğinde olduğu, ilamda yer alan alacak hakkından vazgeçildiği anlamına gelmeyeceği dikkate alınarak borçlu tarafından ileri sürülen şikayet konularının gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle değerlendirilmesi gerekeceği-
Tahsil edilen vakıf taviz bedelinin taşınmazın gayri sahih olarak vaktedildiği iddiasıyla istirdatı istemi- Konunun uzmanı olup olmadığı belli olmayan bilirkişinin hazırlanmasında yer aldığı rapora itibar edilemeyeceği-
Davacı tarafından, dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 03.12.2012 tarihli borç kabul ve ödeme beyanından açıkça itirazın iptali davasının konusu oluşturan ............... İcra Müdürlüğünün ................... E. sayılı icra dosyasının yetkisizlik kararı verilmeden önce ilk başlatılan .............. İcra Müdürlüğü ................ E. sayılı dosyasındaki borcun da borçlu tarafından açıkça kabul edildiğinin anlaşıldığı, daha sonra davalı tarafından sunulan tarihsiz ibraname ve borç ödeme belgesi ise ............. İcra Müdürlüğünün .................... sayılı dosyalarına ilişkin olup, yatırılan 5.000,00 TL'nin borçtan düşülmüş olmasının borcu kabul sonucunu değiştirmediği, mahkemece davalının dava konusu alacağa ilişkin olarak bu borcu kabul beyanının dikkate alınması gerekeceği, bu nedenle mahkemece takipten ve davadan sonra yapılan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle yeniden konusunda uzman mali müşavir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken 03.12.2012 tarihli belgenin belirtilen gerekçe ile dikkate alınmamasının doğru olmadığı-