Bilirkişi tarafından, son ödeme tarihindeki ana para borcuna, hesap kat ihtarname tarihine kadar uygulanması gereken akdi faiz ve BSMV miktarı ana para borcuna kapitalize edilerek ihtarname tarihindeki toplam ana para borcu hesaplanmış ise de, kapitalize edilen toplam alacak miktarı üzerinden hesap kat tarihinden temerrüt tarihine kadar olan dönem için işlemiş akdi faiz hesaplaması yapılması gerekirken kapitalize edilmeyen son ödeme tarihindeki ana para faiz borcu üzerinden işlemiş faiz hesaplaması yapılmasının doğru olmadığı, mahkemece bu hususta bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hakimin, bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıdığı, ölümden kaynaklı tazminat isteminde, mahkemece yapılacak işin; içinde konunun uzmanı olan iş güvenliği ve elektrik/elektronik mühendislerinin yer aldığı ayrı bir bilirkişi heyetinden, davalı şirketin TBK'nin 71. maddesi uyarınca kusursuz sorumlu olduğu dikkate alınarak, ceza dosyasında ve bu dosyada alınan raporlar arasındaki çelişkileri giderir nicelik ve nitelikte rapor alınması ve ulaşılacak sonucuna uygun bir karar vermek olduğu-
Mahkemece hükme esas alınan 04.10.2021 tarihli bilirkişi raporu ile bu rapordan daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 16.3.2020 tarihli bilirkişi raporunda; imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş olup, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, bu rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, ispat yükü üzerinde olan alacaklının süresi içerisinde rapora itirazı ile beraber yeni bir rapor alınması talebi bulunduğundan, kesin kanaat bildirmeyen raporlara göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu, o halde, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu da nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye gelen ve Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın alan davacının bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile eski para ile kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için eski para olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığından davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edilmediği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı Hazine adına ihdasen oluşan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil isteğine ilişkin davada, çekişmeli taşınmazların niteliğinin belirlenmesi için dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilerek üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken, tek hava fotoğrafı esas alınarak bu fotoğraf üzerinde bu konuda uzmanlıkları bulunmayan ziraat ve jeoloji mühendisleri tarafından inceleme yapılmış, jeodezi bilirkişisi tarafından hava fotoğrafında taşınmazın yeri işaretlenmekle yetinilmiş, taşınmazın imar kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmamış olup bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamayacağı-
Uzman görüşünün, davacı taraf açısından yazılı belgeye bağlı bir beyan niteliğinde olduğu- Uzman görüşünde yer alan maddi vakıaların, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar gibi bağlayıcı etkisinin olduğu- Uzman görüşünün taraf beyanı veya açıklaması olma özelliği göz ardı edilmemesi gerektiği, içeriğindeki vakıaların davacı açısından bağlayıcı olduğu dikkate alınarak, bu çerçevede yapılacak değerlendirme sonucunda uyuşmazlığın esası ile ilgili bir karar verilmesi gerektiği- İşçi tarafından bildirilen ücret miktarı aşılarak hesap yapılmasının vakıa aşımı niteliğinde olduğu ve kararın bu yönüyle hatalı olduğu-
Kurum işleminin iptaline ilişkin davada, cezai işleme konu sağlık hizmeti FTR branşından verilmiş olmasına rağmen bilirkişi heyetinin Sayıştay denetçisi, SGK uzmanı ve acil tıp uzmanı doktordan oluştuğu, heyette FTR uzmanı doktorun yer almamasının HMK. m.266'ya aykırılık teşkil edeceği, uzman olmayan kişiler tarafından hazırlanan rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece hükme esas alınan raporda; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu özel sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinde yer alan “shs’ler, ilgili mevzuata aykırı reklam, kampanya, tarama ve tanıtım yapamaz” kuralını ihlal ettiği ancak kurumun aynı maddede yer alan “tespit edilen bu durumlar ilgili il sağlık müdürlüğüne yazılı olarak bildirilir ve gelen cevap göz önünde bulundurularak sözleşme ve kurum mevzuatı çerçevesinde gerekli işlemler yapılır” hükmünü yerine getirmediği, il sağlık müdürlüğüne bildirimde bulunmadığını belirtmişse de, dosyada yer alan belgelerden kurumun il sağlık müdürlüğüne davacının reklam yasağına aykırı davrandığına ilişkin bildirim yazısı yazdığı ve il sağlık müdürlüğünün cevap yazısında “davacının reklam yapmak için izin almadığını” bildirmiş olması nedeniyle bilirkişinin bildirim yapılmadığı gerekçesiyle cezai işlemin iptali gerektiğine yönelik görüşünün de hatalı olduğu-
3116 sayılı Kanun kapsamındaki orman tahdit çalışmalarına göre orman sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada; bilirkişilerin rapor içeriğindeki ifadeleriyle Ek-5 numaralı krokide gösterilen tahdit hattı çeliştiğinden, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmadığı- Dosyanın aynı bilirkişilere tevdii ile ek rapor aldırılarak bahsi geçen çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmasının gerektiği-
Kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan yerin tescili istemi- Bozma kararına uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağı- Bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerektiği- Bozma kararında taşınmazın imar ihyaya muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise ne zaman yapıldığı ve tamamlandığının araştırılması gereğine işaret edilmiş olup bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, 1985 yılı hava fotoğrafının çekişmeli bölümü kapsamadığı, 1999 yılı hava fotoğrafının ise tek olması ve 3 boyutlu görüntü elde edilemediği gerekçesiyle inceleme yapılamadığı belirtilmek suretiyle yöntemince hava fotoğrafı incelemesi yapılmaması ve ziraat bilirkişisinin taşınmazın imar ihyaya muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise ne zaman imar ihya işlemlerinin tamamlandığı hususlarını açıklamayan, taşınmazın keşif günündeki durumunu belirten soyut içerikli raporu ile yetinilmesi, davacı yönünden belgesiz araştırması yapılması istenildiği halde yöntemince araştırma yapılmamasının hatalı olduğu-
Mahkemece, davacının ibraz ettiği sigorta poliçelerinin tamamı incelenip sigorta alacağı hesap edilip, harcama belgeleri kapsamında ise sunduğu tüm delilleri dikkate alınıp merkezi sistem elektrik ve su bedelleri için davalı tarafın fiilen kullanımına isabet eden makul, hakkaniyete uygun ve denetlenebilir masraf belgesi olup olmadığı değerlendirilerek taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, tarafların itirazlarını da karşılar nitelikte konusunda uzman bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-