İmar planının iptali istemiyle ................. İdare Mahkemesine 2011 yılında dava açıldığı, davalı belediyece yapılan ihale sonucu davacı ile yapım işi için 29.07.2013 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşme ve ekleriyle ihale evraklarında sözleşme ve ihale tarihinden önce açılan iptal davası ile ilgili bir bilgi ve kayıt bulunmadığı, davalı belediyece de yüklenici iş ortaklığının iptal davasından haberi olduğunun iddia ve ispat edilmiş olmadığı, davalı belediyenin sözleşmenin imzalanmasından sonra 07.07.2014 tarihinde sözleşme konusu işin yargı sürecinin beklenilmesinin uygun olacağını belirterek, işin durdurulmasını yüklenici iş ortaklığından istediği, davalı belediye tarafından idare mahkemesinde açılan iptal davası ile ilgili daha önceki bir tarihte yükleniciye bilgi verilmediğinin anlaşıldığı, o halde davalı belediyenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine sebebiyet verdiği anlaşıldığından, davacının talep edebileceği tazminatların belirlenerek uzman bilirkişi kuruluna hesaplama yaptırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Somut olay incelendiğinde dava dilekçesinde ve dilekçenin "Sonuç ve İstem" kısmında sözleşme dışı iş bedeli ile ilgili bir talep yer almadığından, mahkemece davada sözleşme dışı iş bedeli talep edilmediği halde sözleşme dışı iş bedelinin hüküm altına alınmasının HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu- Dosya kapsamında davalının sözleşmeye aykırı eylemleriyle zarar arasındaki illiyet bağının varlığını kabule elverişli ve yeterli deliller sunulmamış olup, buna rağmen mahkemece illiyet bağının varlığı kabul edilerek davacının tazminat taleplerinin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı- Mahkemece HMK 'nın 281/3 maddesi uyarınca, maddi gerçeğin ortaya çıkması için yeniden seçilecek metraj, maliyet, yol alt yapı işleri ve kesin hesap konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan, sözleşme ve ekleriyle taraflarca sunulan tüm deliller, önceki bilirkişi raporu ve ek raporu ile bu raporlara yapılan itirazlar da değerlendirilerek gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak kesin hesabın bilirkişilere çıkarttırılması, kesin hesap çıkartılırken davacı yüklenicinin idareye sunduğu kesin hesap hak edişinde yüklenici alacağının 3.241.778,60 TL olarak belirlendiğinin dikkate alınması, davalı vekili temyiz dilekçesinde davalı belediyenin Giderler Müdürlüğünce "henüz taraflarına iletildiğini" belirterek temyiz dilekçesi ekinde 5 adet temlikname sunduğundan, bu temliknameler de incelenip değerlendirilerek davacının kesin hesap alacak talebi ile ilgili olarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği- Sözleşmenin 4. maddesinde belirtildiği gibi, taraflar arasında kesin hesap uyuşmazlığı doğduğundan ve uyuşmazlık mahkemece tayin olunacak bilirkişi kurulu tarafından düzenlenecek kesin hesap sonucuna göre çözümleneceğinden, bilirkişilerce yapılacak kesin hesap sonucuna göre ve sözleşmenin 32. ve Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi'nin 45. maddesindeki teminatın iadesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasından sonra, davacının irat kaydedilen teminat mektubu bedelinin iadesi talebiyle ilgili bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle teminat mektubu bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece hüküm altına alınan alacağa 23.07.2012 geçici kabul onay tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olup, geçici kabulün yapılması ve onaylanmasının hüküm altına alınan alacaklar yönünden borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığı, mahkemece davadan önce faiz başlangıcına esas olacak bir temerrüt ihtarnamesi veya kesin vade bulunup bulunmadığı araştırılmadan hüküm altına alınan alacağa geçici kabul onay tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece öncelikle ............... tarihli alacağın temliki sözleşmesindeki taşeron şirket adına atılan imzanın sıhhatinin isticvap ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle belirlenmesi, bu suretle temlik sözleşmesinin geçerli olup olmadığı saptanarak, temlik sözleşmesinin geçerli olması halinde davanın husumetten reddine karar verilmesi, aksi durumda ise bozma ilamı da dikkate alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; enerji tesisi kurulması amacıyla davacı tarafından bulunup davalı tarafından satın alınan ve davacı hak edişinden satış bedellerinin mahsubu yoluna gidilen arazilerin davacının iddiasında belirttiği gibi yüksek bedel gösterilerek davacının zararına hareket edilip edilmediğinin belirlenmesi gerekeceği, bu amaçla, mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif icrası yoluna gidilerek, taşınmazların satış tarihlerindeki rayiç değerleri tespit edilip, tapu kayıtlarındaki satış bedelleri ile rayiç değerler arasında davacı iddialarını destekler şekilde fahiş fark bulunup bulunmadığı tartışılarak oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Hakem heyetince; dosya içerisinde yer alan kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu, davacı yayanın kusurunun olmadığı tespiti yer almakta olup hakem heyetince dosyada kusur raporu alınmadan, davalıya sigortalı araç sürücüsünün %100 kusur oranına göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğu- Davacı yaya olduğundan İtiraz Hakem Heyetince, alanında uzman bilirkişiden kusur dağılımına ilişkin, mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra çıkan sonucuna göre, maddi tazminat miktarının takdiri gerektiği- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 üncü ve AAÜT’nin 17/2 nci maddeleri bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Mahkemece, kooperatifler konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti seçilerek, özel kişilerden borç para alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığının genel kurul kararları da değerlendirilerek belirlenmesi, uyuşmazlık konusu borcun verildiği iddia edilen tarihlerdeki kooperatifin mali yapısının incelenmesi, borç para verildiği tarihler ayrı ayrı dikkate alınarak davalı kooperatifin borç almasına gerek olup olmadığının, kooperatif banka hesabında para bulunup bulunmadığının, kooperatif inşaatlarının hangi finansman kaynağıyla yapıldığı da göz önüne alınarak saptanması, dahili davalı ................. tarafından kooperatif yerine ödeme yapıldığı belirtilen kalemlerin kooperatifle ilgili olup olmadığının da tespit edilmesi ve önceki kök ve ek rapora itirazları da denetime elverişli şekilde karşılanmalı ve böylece itirazların ret ve kabul sebeplerinin gösterilmesi suretiyle hüküm tesisi gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; sözleşmeye uygun olarak tadilat projesi, tadilat ruhsatı ve bildirilecek diğer iş ve işlemleri yapmak üzere davalı yükleniciye makul ve kesin süre verilerek tadilat işlemlerinin tamamlanması, davalı tarafından bu işlemler yerine getirilmezse masrafı davalıya ait olmak kaydıyla bu kez aynı hususta davacıya yetki ve süre verilmesine, tadilat projesinin hazırlanması ve tadilat ruhsatının alınması işlemlerinin tamamlanmasının ardından, dava konusu dükkan ile metrekaresi azaltılacak komşu dükkanın kat irtifakına esas arsa paylarının bu konuda uzman bilirkişiden alınacak raporla bilirkişiye hesaplattırılması ve bu arsa payları belirtilmek suretiyle murisin veraset ilamındaki payları oranında davacılar lehine tapu iptâli ve tesciline karar verilmesi, bu işlemlerin arsa sahibi tarafından da yerine getirilmemesi halinde davacı arsa sahibinin bedele ilişkin taleplerinin değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olduğu-
Takibin kesinleşmesinden sonraki itfa şikayetlerinde belge altındaki imzanın inkarı halinde icra mahkemesince imza incelemesi yapılmasının mümkün olmadığı, alacaklı tarafça ibraname başlıklı belgedeki imza kabul edilmediğine göre bu belge İİK'nın 71/1. maddesinde yer alan imzası ikrar edilmiş bir belge niteliğinde olmadığından borçlunun itfa iddiasını ispat edemediği, söz konusu ibranamenin kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir mahiyette olmadığından yargılamayı gerektirir nitelikte olduğu görülmekte olup, Bölge Adliye Mahkemesinin bu husustaki değerlendirme yerinde olmakla birlikte; dosya kapsamındaki Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi yalnızca ibranamenin hukuki vasfının tartışılmasına ilişkin olup, borçlunun kısmi ödemeye ilişkin iddiası bakımından İİK md. 71 ve İİK md. 33'e göre inceleme yapılmadığı ve kısmi ödeme iddialarının değerlendirilmediği anlaşıldığından, borçlu şirketin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; mahkemece yapılacak işin, borçlunun kısmi ödeme iddialarına dair bilirkişi raporu alınmak suretiyle İİK md. 71/1 ve İİK md. 33'e göre sayılan belgelerle ödeme yapılıp yapılmadığını inceleyerek sonucuna göre karar vermekten ibaret olduğu-
Dava dosya konusu olan ............. ada ............. parselin 10.04.2015 tarihinde imar uygulaması ile ........ ve ......... adına tescil edildiği, daha sonra 20.05.2015 tarihinde trampa+birleştirme işlemi ile davalı .............. adına tescil edildiği ve 23.03.2018 tarihinde kat irtifakı kurulduğu ve 30 adet bağımsız bölümün dava dışı .......... Ltd. Şti. ile davalı .......... adına tescil edildiği, bir kısım kat irtifakı tapusunun el değiştirdiği anlaşıldığından, mahkemece davacı tarafa HMK'nın 125/1-a-b bentlerindeki yetkilerini kullanmak üzere süre verilip, kullanılacak yetkiye göre taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı- Mahkemece yapılacak işin; hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacıdan asıl davada taleplerinin ne olduğu, hangi sözleşmelerin feshinin talep edildiği sorularak sözleşme konusu taşınmazların kök tapuların ilk tesis tarihinden yapılan tüm işlemleri kapsayacak şekilde ekleri de getirtilerek gerekirse konusunda uzman bilirkişiden rapor da alınarak dava konusu taşınmazların imar öncesi ve sonraki durumu ve maliklerinin kim olduğu, sözleşmelerin yapıldığı tarihteki ve son hali ile maliklerin kim olduğunun tespit edilmesi, tespit edildikten sonra taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı belirlenerek sağlanmadı ise taraf teşkili sağlandıktan sonra öncelikle sözleşmelerin geçerli olup olmadığı, geçersiz ise geçersizliğinin tespitine karar verilmesi ve birleşen dosyalar yönünden ise yine konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak imar uygulaması kapsamında belediyeye DOP payından fazla hisse verilip verilmediğinin tespiti ile verildi ise tapu iptal tescile karar verilmesi, verilmedi ise belediyeye yönelik davanın reddine karar verilmesi, davalı G.Tosun yönünden ise hisselerin ne şekilde elde edildiği ve davacının belirttiği şekilde muvazaanın dosya kapsamında ispatlanıp ispatlanamadığı değerlendirilerek karar verilmesi, yine birleşen dosya konusu 2415 ada 13 parselin kök parsellerin imar uygulaması sonucunda oluşup oluşmadığı, oluştu ve muvazaa ile geçti ise artık kat itrifakına geçilip 3. kişilerin de tapuda malik görünmesi nedeni ile davacı tarafa HMK'nın 125/1-a-b bentlerindeki yetkilerini kullanmak üzere süre verilip, kullanılacak yetkiye göre taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi, sözleşmeler geçerli ise sözleşmedeki süreden sonra sözleşme feshedilmeyerek kira tazminatı alınmasının sözleşmedeki kesin vadeden vazgeçme anlamına gelmeyeceği de dikkate alınarak asıl dosya davalısının sözleşme sürelerinde davacıların kusurlu olduğu iddiasının araştırılarak davacılardan kaynaklı verilmesi gereken süre var ise tespiti ile sözleşmedeki bitiş tarihinin belirlenerek taraf teşkilleri sağlandıktan sonra asıl ve birleşen davalarda sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olduğu- Eksik inceleme ile davacının talebi açıklattırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan ve sözleşmelerde belirlenen sürenin geçip geçmediği araştırılmadan ve hatalı değerlendirme ile davacıların, işin vadesi olarak ileri sürülen tarihten sonra derhal fesih hakkı kullanılmayıp yükleniciden aylık dönemler halinde kira tazminatı alınarak kesin vadeden vazgeçmiş sayılmalarına karar verilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece hükme esas alınan ek raporda "Taraflar arasında üç adet sözleşme yapılarak 17.12.2011 tarihli iki adet sözleşme ve 27.07.2012 tarihli sözleşmede Afyonkarahisar A. Kahveci Bulvarı 1073 ada 10 nolu parsel ve 1126 ada 1 parsel üzerine yapılacak olan blokla ilgilidir" şeklinde değerlendirme yapılarak dava konusu dışındaki 17.12.2011 tarihli C-D Blokların ince işçiliklerine ait sözleşmenin de inceleme konusu yapıldığı ve ödemeler konusunda da taraf itirazlarını giderir şekilde Yargıtay denetimine elverişli olmayan şekilde hazırlanan raporun esas alındığı anlaşılmakla bozma ilamına uygun ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan rapora göre hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Mahkemece yapılacak işin; hükme esas alınan bilirkişi kurulundan yeniden ek rapor alınarak uyuşmazlığı nakit karşılığı eser sözleşmesi kapsamında çözmek ve dava konusu olan 17.12.2011 tarihli, 1073 Ada 10 parsel üzerinde yaptırılacak A blok ve 1126 ada 1 parsel no.lu arsada yapılacak olan bloğun kaba inşaat işleri ve 27.02.2012 tarihli, 1126 ada 1 parselde yaptırılacak blok, 1073 ada 10 parsel üzerinde yaptırılacak A blok inşaatının İnce isçilikleri, B, C, D, E bloklarının kalan ince isçilikleri ve çevre düzenlemesinin yapılması işlerine ait iki adet sözleşme kapsamında davalı yüklenicinin yaptığı işlerin ve bedelinin tespiti ile bu sözleşmelere istinaden yapılan ödemelerin Yargıtay denetimine elverişli şekilde tespit edilerek yüklenicinin sözleşmeler kapsamında bedel olarak daireleri hak edip etmediği tespit edilip sonucuna uygun karar verilmesinden ibaret olduğu-
