İtiraz Hakem Heyetince; davacının kazaya ilişkin tüm tedavi evrakı eklenip (eksik varsa temini ile) dosyada bulunan sağlık kurulu raporları da irdelenmek ve davacı bizzat muayene edilmek suretiyle kaza tarihinde yürürlükte olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde, bağlı oldukları mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneler veya sağlık kuruluşları tarafından çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacıya ait, davalıya zorunlu deprem sigortası ile sigortalı konutta deprem nedeniyle meydana gelen hasar bedeli talebi- İnşaat mühendisi, jeoloji mühendisi ve sigorta eksperi bilirkişilerden oluşan üç kişilik uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda; "binanın beton kalitesinin düşük olduğu, taşıyıcı sistemin eskime ve kötü koşullardan etkilenerek zayıflamış olduğu, binanın ağır hasarlı sınıfa girmesinde bu faktörlerin yanında aynı zamanda depremin etkisinin olmuş olabileceği" belirtilmiş olmasına rağmen, İtiraz Hakem Heyetince uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda karar vermek yerine, hatalı değerlendirme ile ve konu hakkında yeterli uzmanlığı olmayan sigortacı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor esas alınarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava konusu sözleşmenin yapılarak uygulamaya konup konmadığı, bu sözleşmenin konusunu teşkil eden yazılımın davalıya teslim edilip edilmediği ve davacı tarafından yüklenilen bu edimlerin yerine getirilmesi halinde davacının davalıdan faturaya dayalı alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanan uyuşmazlıkta, sonuç olarak davacı vekili tarafından delil olarak hastane kayıtları ve keşif delillerine dayanılmasına rağmen dava konusu yazılımın kurulduğu iddia olunan hastanede kayıtlar üzerinde bilgisayar uzmanı, bilişim uzmanı ve defter kayıtları incelemesi konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti ile keşif yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının fiziksel bulgularının yanında psikiyatrik tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakı (eksiksiz) temin edildikten sonra, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yetkili sağlık kurulundan rapor alınması gerektiği- Özellikle kazadan sonra oluştuğu belirtilen “travma sonrası stres bozukluğu” olarak nitelendirilen rahatsızlık nedeniyle davacıda sürekli iş göremezliğin oluşup oluşmadığı, kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı, ömür boyu sürüp sürmeyeceği, sürekli değilse ne kadar devam edeceği hususlarına yer verilerek ve bizzat muayene edilmek suretiyle (maluliyetin sadece travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle verildiği gözetilerek) içerisinde psikiyatri uzmanı bulunan (davacının yaşı gözetilerek çocuk ergen ruh sağlığı hastalıkları) başka bir yetkili sağlık kurulundan gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp (davacı tarafından kararın temyiz edilmediği göz önüne alındığında davalının usuli kazanılmış hakları gözetilerek) sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İcra Mahkemesine başvuru yaparak finansal kiralama konusu mal üzerinde icra müdürlüğünce uygulanan haczin kaldırılmasını isteyen 3. kişinin şikayet tarihi itibariyle finansal kiralama konusu malların kiracısı durumunda olduğunun belirlendiği, kiracı 3. kişinin, yargılama aşamasında mülkiyete de hak kazandığı değerlendirildiğinde ve bu durumda artık mülkiyeti kaybeden finansal kiralama şirketinin de istihkak davası açamayacağı düşünüldüğünde 3. kişinin şikayette hukuki yararı (korunmaya değer hakkı) bulunduğunun kabulü gerekeceği, dilekçede ileri sürülen vakanın haczi kabil olmadığı (haciz dışı tutulması gerektiği) halde finansal kiralama konusu malların haczedildiği iddiası olduğunun, talebin ise bu mallar üzerine konan haczin kaldırılması talebini içerdiğinin görüldüğü, bu hali ile başvurunun İcra Müdürlüğü tarafından yanlış uygulanan haciz işlemini şikayet olarak nitelendirilmesi ve uyuşmazlığın İİK 16. madde ve devamında düzenlenen şikayet koşullarına göre çözümlenmesi gerekeceği, mahkemece, dava konusu mahcuzun bulunduğu mahalde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, Finansal Kiralama Sözleşmesine konu makine ile mahcuzun aynı olup olmadığı (seri no, model yılı vd karşılaştırma yapılmak sureti ile) kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için ek rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken istihkak davası nitelemesi ile dava tarihinde başvuranın malik olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
İcra Müdürlüğünce şikayet tarihinden sonra alınan 21.02.2022 havale tarihli bilirkişi raporunda ilam gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin sayısal verilerle net olarak açıklanmadığı, alacaklının itirazlarının karşılanmadığı, bu halde, mahkemece, takip dayanağı ilamda yazılı şekilde hükme esas alınan 10.11.2014 hakim havale tarihli fen bilirkişileri heyet raporuna uygun olarak ilgili yerin kal'i ve eski hale getirme işlemlerinin yerine getirilip getirilmediği hususunda mümkün olduğu takdirde takibe dayanak ilamın yargılaması sırasında bilirkişi olarak dinlenilen ve tapu dışı eklentilerin deniz görüşünü 13.53 metre daralttığını belirleyen bilirkişilerden net ifadeler içeren ve Yargıtay denetimine açık, denetlenebilir bilirkişi raporu alınmasından sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken icra müdürlüğünce şikayet tarihinden sonra aldırılan, sayısal veriler içermeyen ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin ve istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunun, borçlunun haline münasip alabileceği mesken değeri yönünden yeterli olmadığına dair gerekçesi yerinde ise de; bu gerekçeye dayanarak Bölge Adliye Mahkemesince, yerinde yeniden keşif icra edilmek suretiyle uzman bilirkişi veya bilirkişilerden rapor alınarak taşınmazın kıymetinin ve borçlunun İstanbul’un daha mütevazi bir semtinde haline münasip evi alabileceği değerin İİK'nın 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendinde değinilen ilke ve kurallar gözetilerek belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, raporda belirlenen değerin, İstanbul şartlarında kabul edilebilir olmadığına dair afaki bir gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlk Derece Mahkemesince alınan 21.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda incelemenin laboratuvar ortamında yapılıp yapılmadığı, hangi aletler ve yöntemlerin kullanıldığının belirtilmediği bu haliyle bilirkişi raporunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E.,2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında açıklanan kıstaslara uygun olmadığı ve bu rapora borçlu tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edildiği de görülmekle uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisinin ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmış ise de, Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı gereği yeniden rapor aldırılmasına rağmen ilk derece mahkemesince, ortadan kaldırma kararı öncesi aldırılan .................... tarihli bilirkişi heyet raporu esas alınarak itirazın kabulü yönünde hüküm kurulduğu, alacaklının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de dairenin ortadan kaldırma, yeniden incelenmek üzere mahkemesine gönderme kararı uyarınca, mahkemece yeniden 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırıldığı, raporda "bono üzerinde yer alan her iki imzanın davacının eli ürünü olamayacağının kabulü gerektiğine" dair kesin kanaat bildirildiği, söz konusu raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçeleriyle alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmekle; ........... Bölge Adliye Mahkemesi ........... Hukuk Dairesi'nin ..............sayılı kararıyla dosya kapsamındaki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni ve farklı bir bilirkişi uzman heyetinden rapor aldırılarak karar verilmesi yönündeki ortadan kaldırma kararı uyarınca ilk derece mahkemesince hükme esas alınan raporun esasa etki etmeyeceği, Bölge Adliye Mahkemesince belirtilen raporun da 3 kişilik bilirkişi heyeti değil tek kişilik adli belge inceleme uzmanından alınan bilirkişi raporu olduğu görülmekle hüküm kurmaya elverişli olmayan rapora dayalı olarak sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
TC Anayasası’nın 4709 sayılı Yasa ile değişik 46/son maddesi hükmüne göre; kesin hükme bağlanan (kesinleşmiş) kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi halinde 17.10.2001 tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanmasının talep edilebileceği, bu oranın, kararın kesinleşme tarihinden sonrası için yapılacak hesaplamada dikkate alınacağı- İlk Derece Mahkemesince, takip dayanağı ilamın kesinleşme tarihine kadar yasal faiz, kesinleşmeden itibaren şikayete konu dosya hesabı tarihi olan 27.12.2021 tarihine kadar ise Anayasa’nın 46/son maddesinde yer alan faizin uygulanacağı dikkate alınarak, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, şikayete konu dosya hesabı tarihi itibariyle bakiye dosya borcunun belirlenmesi gerekeceği-