Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmesi gerektiği; bilirkişi raporlarının kural olarak hâkimi bağlamayacağı ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkimin çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği- Davacının, kurum mensubu hastalara verdiği hizmet bedellerine ilişkin sunduğu faturalardan yapılan 81.308,26-TL kesintinin yerinde olup olmadığının tespiti için mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, bilirkişi heyetinde sadece bir uzman doktorun yer aldığı, heyette ortopedi uzmanı doktorun bulunmadığı, raporda sadece SGK müfettiş raporunda da tanımlandığı gibi raporlanan, tanımlanan ve alınan tıbbi malzemelerle ilgili uyumsuzluk olduğunun beyan edildiği, her ne kadar hukuk hakimi TBK'nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı olmasa da mahkumiyet ve tespit edilen maddi olgularla bağlı olduğundan ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarının hükme esas alınan raporda incelenmediği ve mevcut durumda raporlar arasında çelişki oluştuğu ve bu durumu yukarıda açıklanan nedenlerle bozma sebebi teşkil edeceği-
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün doğacağı- “Usuli kazanılmış hakkın” mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğunun getirdiği- Bilirkişi raporunun, Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ile ihtiva edeceği- Somut olayda; bozma sonrası mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda, CD üzerinden tüm hatalara ilişkin teker teker değerlendirme yapıldığı belirtilse de kesintiye konu işlemlerin gerçekleştirildiği hastalarla ilgili yapılan değerlendirme ayrı ayrı açıklanmamış ve kesinti sebepleri teker teker hasta bazında belirtilmediğinden bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İmzanın kuvvetle muhtemel davalının eli ürünü olduğuna ilişkin bilirkişi raporu gözetildiğinde, kesin bir kanaata varılabilmesi için konusunda uzman bir bilirkişi heyetine inceleme yaptırılıp alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Desteğin nüfus kayıtları celp edilerek, kaza tarihinde desteğin anne ve babasının hayatta olup olmadığı hususunun araştırılması ve destek payları esas alınmak suretiyle, davacı eş ve çocukların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı miktarlarının belirlenmesi için aktüer bilirkişiden ek rapor alınması gerektiği- Davalının, temin ettiği ZMMS poliçe limiti ile sınırlı olarak zarardan sorumlu olacağı açık olduğundan, limit üzerinde kalan miktarın ferilerinden de (yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçlar) sorumluluğunun bulunmadığı- Manevi tazminata ilişkin kısmı kesinleştiği halde yeniden bu konuda hüküm kurulamayacağı-
Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı hususunun onama kararı ile kesinleştiği, dava dilekçesinde zikredilen vakıların görevli mahkeme önünde değiştirilmediği, bu nedenle davanın ikinci kez ıslahına da gerek olmadığı, davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olduğu hususları dikkate alınarak davanın esasının incelenmesi gerekirken, eser sözleşmesi hükümlere göre tahkikat yapılıp sonucuna göre hüküm kurulabilecek herhangi bir talebin bulunmadığı ve davanın ikinci kez ıslahının da mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava, davalı adına ödenen akaryakıt bedelinin tahsili istemine ilişkin olup..
Dava, davacıya ait eser niteliğindeki romanların, davalıların yapımcısı ve yayıncısı oldukları televizyon dizisinde izinsiz biçimde aynen kullanıldığı iddiasıyla, davacının eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına tecavüzün men’i ve ref’i istemine ilişkindir...
Alacaklının hesabına haricen yapılan kısmi ödemenin öncelikle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masraflarından düşürülmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerektiği-
İlk rapordaki tespit alacaklı lehine, ikinci rapordaki tespit borçlu lehine olduğu, daha sonra aldırılan raporların bu iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermediği anlaşıldığından, çelişkinin giderilmesi için grafoloji alanında uzman üç kişilik ehil bilirkişi kurulundan rapor aldırılmak suretiyle oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalının sorumlu olacağı gerçek zarar miktarının saptanması bakımından, aracın hasar tarihinden önceki hasar miktarları da gözetilmek suretiyle rayiç bedelin belirlenmesi, bunun için konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden yen bir rapor alınarak aracın kaza tarihindeki hasar geçmişi gözetilmek suretiyle rayiç değerinin belirlenmesi, buna göre tamirinin ekonomik olup olmadığının tespiti ve tamiri ekonomik ise hasar onarım bedeline, tamirin ekonomik olmadığının tespiti halinde ise aracın piyasa rayiç değerinden sovtaj bedeli düşülerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken araçta bulunan geçmiş hasar kayıtları dikkate alınmaksızın hatalı rayiç bedel hesabı üzerinden eksik incelemeyle karar verilmesinin doğru olmadığı- Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-