Takibe konu senetteki son ciranta olan davalı alacaklı tarafından muteriz borçlu hakkında kambiyo vasfını haiz çeke dayalı olarak başlatılan takipte, itirazın süresinde yapıldığı, senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, senet üzerindeki imzanın muteriz borçlunun eli ürünü olmadığı hususunda kesin kanaat bildirildiği, raporda borçlunun mukayeseye esas imza örneklerine ilişkin evrak asılları üzerinden inceleme yapıldığı gibi davalı alacaklı tarafça beyan edilen vekaletnamenin de incelemede esas alındığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, mahkemece davalı alacaklı vekilinin yeniden rapor alınması talebinin 23.12.2020 tarihli duruşmada verilen ara karar ile yerinde görülmediğinden reddedildiği, kesin kanaat içeren yeterli nitelikteki raporun mahkemece hükme esas alınarak itirazın kabulü ile davalı alacaklı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi'nin ortadan kaldırma kararı öncesi mahkemece grafoloji uzmanından alınan 19.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda inceleme konusu borçlu imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyısla ".............'in eli ürünü olmadığı" kanaatine varıldığının bildirildiği, bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiğinin, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğunun, ortadan kaldırma ve iade kararı sonrası, İstinaf ilamı doğrultusunda imza incelemesi yapılması için dosyanın ATK'ya gönderildiğinin, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın ............. tarihli müzekkeresi ekindeki bilirkişi raporunda; söz konusu imzanın "............'in eli ürünü olduğu" kanaatine varıldığının bildirildiği, raporun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiğinin, bu rapora borçlu vekilinin hüküm kurmaya elverişli olmadığını ve yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini ileri sürerek itiraz ettiğinin görüldüğü, Mahkemece Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın reddine karar verilmiş ise de, raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından bu rapora itibar edilerek sonuca gidilemeyeceği, Zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı). Bu durumda ilk alınan rapor ile Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor arasında çelişki bulunduğu, davacı-borçlu tarafından çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edildiği görülmekle, Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporun da ilk rapora üstünlük sağlamayacağı gözetildiğinde raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davalı iş sahibi, sözleşmenin 25. maddesinde kararlaştırılan devir yasağı nedeniyle temlik alacaklısı yeni davacının kendisinden talep edebileceği alacağın bulunmadığını kanıtladığından, mahkemece sözleşmede temlik yasağı olduğu gerekçesiyle davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine dair verilen direnme kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğu-
İlk derece mahkemesince, çekin ön yüzünde yer alan " şahsi avalimdir" kısmı altındaki imzanın borçlulardan .................'a ait olup olmadığının tespiti için kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak avalistin imza itirazı hakkında eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin ve alacaklının istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddinin isabetsiz olduğu-
İmza asılları celp edilerek alınan bilirkişi raporunda optik aletler yardımı ile yapılan incelemede imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı hususunun kesin kanaat bildirilerek tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasının gerekli olmadığı-
Uyuşmazlık; tapu kaydındaki vakıf şerhinin terkini istemiyle açılan davada mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Resmi şekli haiz olmadığından geçersiz satış sözleşmesine dayanarak sözleşmeye konu taşınmazın rayiç bedelini istediğinde, tarafların ancak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde verdiklerini geri isteyebilecekleri- Mahkemece denkleştirici adalet ilkesi gereği, "sözleşmedeki satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı değerin" bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiği- Alınan ilk bilirkişi raporunda taşınmazın "rayiç bedelinin" hesaplanması ve mahkemenin sonradan yanılgıyı fark etmesi durumunda kendiliğinden yeni bir bilirkişi incelemesine başvurmasının isabetli olduğu- Böyle bir durumda hukuken hükme esas almaya elverişli olmayan ilk bilirkişi raporunun taraflarca itiraz edilmeyerek kesinleştiğinden bahisle taşınmazın rayicine hükmetme zorunluluğu doğurur şekilde davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan bahsedilemeyeceği-
Mahkemece, davacı vekilinin talebi karşılanarak .......... Bank A.Ş hisselerinin Hollanda'da mukim .......... Bank NV isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin taraflardan istenilerek veya bu satış Türk kamu otoritesinin onayına tabi olduğundan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan talep edilerek tarafların tüm delilleri eksiksiz olarak toplandıktan sonra yeni bir bilirkişi heyetinden tüm delillerin ve önceki bilirkişi raporunun da incelendiği bir rapor aldırılarak davanın gereği gibi aydınlatılıp elde edilen sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporuna göre uyumsuzluğun, davacı ticari defterlerinde yer alan fakat davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 5.400,00 USD bedelli ve davalı adına ........'e yapılan ödeme dekontu ile davacı defterlerinde kayıtlı olmayan; ancak davalı defterlerinde kayıtlı olan 10.11.2014 tarih, ......... ve ....... nolu davalı faturalarından kaynaklandığı, davacı, davalı adına dava dışı ............'e yaptığı 5.400,00 dolarlık ödemeyi açık hesapta davalı borcuna kaydetmiş ise de bu ödemenin davalıya yapıldığını, ödeme yapılan ...........'in davalı adına ödeme almaya yetkili olduğunu ispatlayamadığı, davalının defter kayıtlarında yer alan ve davacının defterlerinde kayıtlı olmayan, davacı tarafça ihtarname ile kabul edilmeyerek iade edilen .......... ve .......... nolu davalı faturaları içeriği malların sevk irsaliyesi ile davacının çalışanı olarak beyan edilen ...........'a teslim edildiğinin davalı tarafça dosyaya sunulan sevkiyat formları ile ispatlandığı, faturanın sonradan düzenlenmesinin somut olaya etkisinin bulunmadığı, davalının açık hesap ticari ilişkisinde takibe itiraz ettiği miktar kadar borcu olmadığını ispatladığı-
Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekeceği, HMK'nın ilgili hükümlerince çıkarılan muhtıranın re'sen yapılan incelemesinde, yerel mahkemece 1 nolu celsede ilgili hususlar belirtilmişse de, delil avansının yatırılacağı yerin ve keşif harcının ayrıca ve açıkça gösterilmediği, bu durumda kesin sürenin hukuki sonuçlarını doğurur mahiyette usulüne uygun olarak verilmiş bir süreden bahsedilemeyeceği, o halde mahkemece, keşif ve bilirkişi masrafları ve harçlar ayrı ayrı gösterilerek ve yatırılacak yer belirtilerek usulüne uygun ihtar ile delil avansını yatırılması için şikayet eden-borçluya kesin süre verilmesi, usule uygun ihtara ve kesin süreye rağmen yatırılmaması halinde İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın sonuçlandırılması mümkün olmadığından ispat edilemeyen şikayetin esastan reddine karar verilmesi, aksi halde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-