Bilirkişi raporunun davalıya 21/06/2017 tarihinde meşruhatla birlikte tebliğ edildiği ve iki haftalık kesin süre içerisinde beyanda bulunmaması halinde rapor içeriğini kabul etmiş sayılacağının kendisine ihtar olunduğu, itiraz etmediği, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra 21/11/2017 tarihli duruşmada, bilirkişi incelemesinin eksik yapıldığının beyan edildiği anlaşılmakla, süresinden sonra rapora itiraz edilmesinin sonucunun doğurmayacağı-
Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen araç hasar bedelinin karşı araç sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısından rücuen tahsili istemi-
Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve nedeni de izah edilmeden, .............. tarihli ikinci bilirkişi raporuna itibar olunarak karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği, şu halde; mahkemece önceki raporlar arasındaki çelişki giderilmek üzere, önceki bilirkişi heyetinden farklı şekilde oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden, ayrıntılı, açık ve denetime elverişli rapor alınarak ve dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
Bozma sonrasında mahkemece iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alındığı ve raporlar arasında çelişki bulunmasına rağmen çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra mahkemesince "imzaların aidiyetinin belirlenememesi sebebiyle kesin kanaat bildirilemeyen raporların borçlu lehine yorumlanması gerektiği" belirtilmişse de, dosyada mevcut Grafolog Bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda "imzanın borçlunun eli ürünü olduğu" yönünde kesin kanaat bildirildiği, bahsi geçen raporun uzman bilirkişi tarafından gerekli cihazlar kullanılmak suretiyle usulüne uygun inceleme sonucunda hazırlandığı ve keşide tarihinden evvel atılı mukayeseye esas belgeler ile istiktab tutanağı üzerinden değerlendirme yapıldığı, dolayısıyla usul ve yasaya uygun olup kesin kanaat içeren ilk raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından, imza itirazına ilişkin başvurunun reddi gerektiği-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan prim borçlarının rücuen tahsili istemine ilişkin davada, maddi gerçeğin ortaya çıkması için yeniden oluşturulacak uyuşmazlık konusunda uzman ve içinde iş hukukçusu, mali müşavir ve eser sözleşmesinden anlayan bilirkişi olmak üzere üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak, bilirkişi kurulundan, özellikle davalı yüklenicilerin inşaatı tamamlama oranları belirlenerek sorumlu oldukları prim borcu bakımından gerekçeli, denetime elverişli ve önceki raporlar arasındaki farklılığı ortadan kaldıracak şekilde rapor alınıp değerlendirilmek suretiyle davanın sonuçlandırılması gerektiği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin alacaklıya ait olduğu- Alacaklının “imzanın kuvvetle muhtemel borçlunun eli ürünü olduğunu” belirten bilirkişi raporuna itiraz etmeyerek "bilirkişi raporu kapsamına göre davanın reddi gerektiğini" belirtmesi, sadece borçlunun "yeniden rapor alınmasına" yönelik talebinin olması halinde, bilirkişi raporundaki bu belirsizliğin borçlu lehine değerlendirilerek "itirazın kabulü" ile "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin, 6100 sayılı HMK'nin 281. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için konusunda 'uzman teknik bilirkişi kurulu' oluşturularak, gerekirse talimat yolu ile mahallinde keşif de yapılmak suretiyle, tarafların iddia ve savunmaları ve sözleşme ve ekleri dikkate alınarak, davalının bilirkişi raporuna yaptığı teknik içerikli itirazlar da incelenip değerlendirilmek ve gerekçeleri ile açıklanıp giderilmek sureti ile gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi olduğu-
İtiraz Hakem Heyetince davacı tarafa kesin süreli ihtaratı içeren ara kararın e-posta yoluyla tebliği usule aykırı değil ise de, Anayasa ve Yasa hükümlerine aykırı şekilde; davaya konu başvuru vekille takip edildiği halde, ara kararların hem asıla hem de vekile e-posta yoluyla tebliğe çıkartılmış olması, ara kararında HMK'nın 281. maddesine uygun şekilde taraflara bilirkişi raporuna varsa itirazlarını bildirmeleri için 2 haftalık yasal süre yerine 1 haftalık kesin süre tanındığının kararlaştırılması, elektronik yolla yapılan tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılması gerekirken, Hakem Heyetince verilen ara kararda; e-postanın hata verisi gelmediği sürece aynı gün tebliğ edilmiş sayılmasına karar verilmesinin, bununla birlikte dosyada ara kararın tebliğine ilişkin e-postanın davacı vekiline tebliğ edildiğine dair belge bulunmamasına rağmen, davacı tarafın süresi içerisinde kesin sürenin gereğini yerine getirmediği ve iddiasını ispatlayamadığından bahisle başvurunun reddine dair Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına davacı vekilince yapılan itirazın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile bilirkişi raporuna itiraz etmiş olan diğer taraf lehine usuli kazanılmış hak doğacağı- Bu şekilde rapora itiraz etmeyen taraf bakımından raporun kesinleşmiş olduğu- Yargılamanın müteakip safhalarında başka raporlar alınması halinde de ilk rapordaki kesinleşmiş olan tespitlerin geçerliliğini koruyacağı-