Bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmesinin gerektiği- Bilirkişi raporunda; keşfin yapıldığı 2021 yılı itibariyle internet sitesinden alınan üç ayrı taşınmaz satış ilanına göre bedel belirlendiği, söz konusu bedelin 20/06/2000 tarihindeki değerine, ÜFE güncellemesi ile ulaşıldığının ifade edildiğinin görüldüğü, oysa ki, rayiç bedelin, ifanın imkansız hale geldiği tarihten önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanmasının gerektiği- Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkemenin de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyeceği-
Mahkemece, bilirkişi raporunun davalı vekiline tebliği sağlanarak davalıya 6100 sayılı Kanun'un 281 inci maddesine göre bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunma imkânı tanınması, rapora itiraz edilmesi hâlinde davalının bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu taşınmazların zilyetliğinin davalı baba tarafından davacı oğluna bırakıldığı, arsa niteliğindeki bu taşınmazların davacı tarafından üzüm bağı haline getirildiği ve sonrasında taraflar arasında çıkan anlaşmazlık üzerine davacının taşınmazları terk ettiği ve akabinde taşınmaza yapılan faydalı masraflar ve taşınmazda oluşan değer artışı nedeniyle davalıya karşı açılan eldeki sebepsiz zenginleşme davasında; mahkemece sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği 2012 yılı itibariyle taşınmazlara yapılan faydalı masraflar hesaplanarak, taşınmazların muhdesatlar dahil belirlenen değeri ile muhdesatlar hariç belirlenen değeri arasındaki fark kadar değer artışı kabul edilerek karar verilmesi gerektiği-
Davacı yüklenicinin davalının müşterisi A.Ş.’nin iki yüz altmış beş adet aracına araç takip sistemi montajını yaparak araçları teslim ettiği somut olayda, mahkemece gerçeğin ortaya çıkması için konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturularak dosyada bulunan tüm delil ve belgelerin değerlendirilmesi suretiyle alınacak rapor ile ayıbın neden kaynaklandığının tespit edilmesi ve niteliğinin belirlenerek yapılan işte açık ya da gizli ayıp olup olmadığının saptanması, ayıbın niteliğine göre de dosyadaki bilgi, belge, e-posta yazışmaları ve tanık beyanları gözetilerek ayıp ihbarının süresi içinde yapılıp yapılmadığının ortaya konulmasından sonra yapılacak değerlendirme ile varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirket yönetiminde bulunan AVM otoparkına giderken kullanılan yürüyen merdivende yaralanmadan kaynaklı tazminat davasında, küçüğün tedavi masraflarının ihtirazî kayıtla karşılanmasının kusurun kabulü mahiyetinde değerlendirilmeyeceği- Aynı bilirkişilerce dosyaya sunulan raporlarda aynı heyet içinde farklı görüşlerin mevcudiyeti nazara alındığında, bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı-
Grafolojik ve grafometrik metotlar uygulanmadığı, imzanın hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduğu fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle desteklemeyen, sadece incelemeye konu imza örnekleri ile mukayeseye esas imzalar büyütülmekle yetinen, ulaşılan sonucun maddi dayanakları denetime elverişli şekilde ortaya konulmadığı bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamayacağı- İcra mahkemesinin imzaya itiraz hükmüne dayanak yaptığı raporla menfi tespit davası sırasında Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor arasında çelişki oluştuğu, resmi kurumların talebi üzerine alınan raporlardan birinin diğerine üstün olmadığı gözetildiğinde, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan kuşkudan uzak, denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınması gerektiği- Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin raporlarının Adlî Tıp Üst Kurullarında incelemeye alınamayacağı, bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde, raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince inceleneceği ve kesin olarak karara bağlanacağı-
Davalı işveren şirketin olay günü şoförlerin izinli ve raporlu olmaları nedeniyle asıl işi şoförlük olmayan işçilere araç kullanma görevini vermesi ve aracın görevlendirilmiş şoför haricinde kullanılmaması konusunda işçilere kurallar koyarak bu kurallara uyulması konusunda gerekli eğitim ve denetim görevini yerine getirmemesi nedeniyle kusuru bulunduğu, meydana gelen iş kazası olayı ile zarar arasındaki illiyet bağının sigortalının ağır kusuru nedeniyle kesilmediği-
Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporları çelişkiyi giderici nitelikte olmadığından, mahkemece yapılacak işin, bozma ilamında belirtildiği gibi, bozma ilamından önce alınan raporlar arasındaki çelişkiyi giderici nitelikte yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak davadaki alacak kalemleri konusunda sonucuna uygun karar verilmesinden ibaret olması gerekeceği-
Mahkemece yapılacak işin; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nun 266. maddesi hükmüne göre içerisinde jeoloji mühendisinin de bulunduğu yeniden oluşturulacak uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, istinat duvarının projesine uygun yapılıp yapılmadığı, sağlam zemine oturtulup oturtulmadığı, projesinde üzerine şev duvarı yapılacağı bilgisinin bulunup bulunmadığı, yok ise o toprağın kimin tarafından getirildiği, sonradan toprak getirilmesi ve şev taşı döşemesinin istinat duvarına yük getirip getirmeyeceği, şevlerin eğiminin hatalı olmasının bu durumu etkileyip etkilemeyeceği , ayıptan kimin veya kimlerin sorumlu olduğu ve ayıp giderim bedelinin ayıpların ortaya çıkmasından sonraki makul süredeki piyasa fiyatlarının, piyasa fiyatları içerisinde KDV ve müteahhit karı olduğundan bu kalemler mükerrer olacak şekilde ayrıca eklenmeden tespit ettirilmesinden ve TBK 472/son maddesi uyarında yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğünün de değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmasından ibaret olacağı-
5.000.000 USD bedelli bonoya dayalı olarak 3.177.690,2166 USD asıl alacakla birlikte bu alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 17,03 oranında işleyecek gecikme cezası talep eden alacaklı "bononun Genel Kredi Sözleşmesi gereğince kredi alacağının tahsili için alındığını ve takipte kredi sözleşmesi hükümlerine göre gecikme tazminatı istendiğini reeskont faizi istenmediğini" ileri sürmüş olup kredi sözleşmesi temin edildikten sonra, taraf beyanları da dikkate alınarak, talep edilen gecikme cezasının niteliği ve kambiyo takibinde gecikme cezası talep edilip edilemeyeceği hususları incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Bilirkişi raporunda "takip sonrası uygulanması talep edilen gecikme cezasının uygulama şekline bakıldığında peşin oran belirlenmiş olması nedeni ile cezadan çok faizi ifade ettiği, talep edilen ceza taraflar arasındaki sözleşmeye dayandığından sözleşme serbestisi ilkesi gereğince herhangi bir değerlendirme yapılmadığının" belirtildiği ve yine raporda "asıl alacak için yıllık % 17,03 gecikme cezası talep edildiği, işletilecek faiz cinsinin ticari temerrüt faizi olabileceği, takip tarihindeki ticari temerrüt faizi oranının % 10,75 olduğu" ifade edilmesine karşın, sonuç kısmında "talep edilen gecikme cezasının takip tarihindeki faiz oranları ile uyumluluk arzettiği" rapor edildiğinden, faize ilişkin çelişkili bilirkişi raporunun olup hüküm esas alınamayacağı-