Soybağı düzenlenecek olan küçük ve baba olduğu iddia edilen davalının aynı anda birlikte DNA örneği vermek üzere sevk edilerek yeniden Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerekirken, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazlar karşılanmadan bu rapor ile yetinilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Yargılamanın devamı sırasında alınan bilirkişi raporunda, sözleşmenin eki teknik şartnamenin ilgili maddeleri dikkate alınmaksızın dava ile ilgisi bulunmayan yüksek mahkemenin bir kararına dayanılarak hesap yapıldığından, ayrıca raporu düzenleyen bilirkişinin uyuşmazlık konusu alanda uzman olmadığı, bilirkişi raporunun denetime elverişli şekilde tanzim edilmediği ve hükme esas alınabilecek yeterlilikte bulunmadığı anlaşıldığından, anılan rapora dayalı olarak verilen kararın usul ve yasaya uygunluğundan söz edilemeyeceği, bu itibarla mahkemece HMK’nın 266. ve 281. maddeleri gereğince yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulundan sözleşme ve eki teknik şartnamenin 2. maddesi ile 3.1.3. maddesi hükümlerini değerlendiren ve denetime elverişli biçimde açıklayan rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm tesis edilmesi gerekeceği-
Bozma ilamında "tespit dosyasının celbi ile konusunda uzman bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına ve tarafların tespit dosyasında alınan bilirkişi raporlarına yapılan itirazları da irdeleyecek şekilde rapor alınması gerektiği" belirtilmiş olup bozma ilamından sonra, iki ayrı heyetçe tanzim edilen bilirkişi raporları birbiriyle çeliştiğinden ve mahkemece bu raporlara itibar edilmeden re'sen yapılan hesaplamaya dayalı olarak hüküm kurulduğundan, her ne kadar mahkeme bilirkişi görüşü ile bağlı değilse de, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektiren hususlar bakımından bilirkişi raporu alınmasının gerekli olduğundan, söz konusu çelişkinin giderilmesi bakımından yeni bir heyetten rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin; 6100 sayılı HMK'nın 281. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için konusunda uzman yeni teknik bilirkişi kurulu oluşturularak sözleşme dışı iş ve imalâtların davalı yararına olup olmadığı, %130'u aşan fazla imalâtların nelerden ibaret olduğu ve yapıldığı yıl piyasa rayiçleriyle (KDV ve yüklenici karı mahalli piyasa fiyatları içerisinde olduğundan ayrıca eklenmeksizin ve çıkarılmaksızın) bedelinin tespit edilmesine yönelik rapor alınıp, oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek, sonucuna uygun karar verilmesi olduğu-
Davacı iş sahibinin açık ayıplarla ilgili ihbar külfetini yerine getirdiğini tanık beyanıyla ispatladığı gözetilerek hem açık ayıplar hem de gizli ayıplar yönünden ikinci bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak tespitte saptanan bulgular doğrultusunda ve tespit raporunda ayıplı olduğu belirtilen imalatlar için gerekli giderim bedelinin tespit tarihindeki mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre KDV eklenmeksizin hesaplattırılıp, bulunacak bedel üzerinden karar verilmesi gerektiği- Hukukî işlem benzeri maddî vakıa niteliğindeki ayıp ihbarının her türlü delille ve bu arada tanık beyanlarıyla da ispatlanabileceği, açık ayıplar bakımından tanık sıfatıyla dinlenen davacının eşinin anlatımlarının dosya kapsamında bulunan delil ve belgelere uygun olduğu, buna karşılık ifadeleri üstün tutulan davalı tanıklarının da davalının işçileri olup olayla ilgili doğrudan menfaatlerinin bulunduğu gözetilmeksizin sadece davacının eşi olduğu için davacı tanığının açık ayıpların da makul süresi içinde davalıya bildirildiğine yönelik beyanlarına itibar edilmemesinin hatalı olduğu-  Gizli ayıplı işlerin giderim bedeli konusunda mimar bilirkişinin düzenlediği birinci rapor ile yargılamanın devamı sırasında inşaat mühendisi ve mimar bilirkişiden oluşan heyet tarafından hazırlanan ikinci raporda bir kısım imalatların tamamlandığından bahisle hesaba katılmadığı dikkate alınmaksızın, her iki raporda saptanan tutarların birbirine çok yakın olduğu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üçüncü kez keşfe gidilerek yeniden rapor alınmasının usul ekonomisine aykırı olacağı, gizli ayıpların giderilmesi için gerekli bedelin ayrı olarak hesaplandığı birinci rapora itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle birinci rapor yeterli kabul edilerek bu rapora göre hüküm kurulmasının da usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuat ile birlikte tıbbi değerlendirme de yapabilecek, üniversitede öğretim üyesi olan beyin ve sinir cerrahisi uzmanı doktorlardan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden; tarafların iddia ve savunmalarına göre verilen tedavi hizmetinin ilgili mevzuata uygun olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davacının itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davalılardan İ. Ekşi/Parkverde İnşaat Taahhüt tarafından 17 numaralı parselde yapılan inşaatın zemin çalışmaları sırasında, 29 numaralı parsel sınırında yer alan kirli su ve yağmur su kanalı olarak tanımlanan hattın künklerinin parçalanması, usulüne uygun onarılmaması ve sonrasında gerçekleşen yoğun yağış nedeniyle meydana gelen su baskınında 30 nolu parseldeki binanın kapalı otoparkında bulunan davacı şirkete ait aracın zarar görmüş olması nedeniyle oluşan maddi zararın tazmini istemi-
Mahkemece öncelikle, davacının yaşı, çiftçilik faaliyeti yaptığı dönem ve yöresel özellikler de gözetilerek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İlçe Müdürlüğü ve benzeri kamu kurum ve kuruluşlarından davacının yaptığı tarımsal faaliyetin kapsam ve niteliği ve bedenen çalışması ile elde ettiği gelir ile sadece kendi şahsi emeği yerine ikame edeceği iş gücü bedeli tespit edilerek, bu bedel üzerinden sürekli ve geçici iş göremezlik zararının belirlenmesi için yeniden uzman bilirkişiden rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, tarımsal faaliyetin tamamı için çalıştırılacak işçilere ödenmesi muhtemel ücret üzerinden hesaplandığı anlaşılan ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği-
Davacının medula ekranına sehven yanlış evrak kaydı yapıp yapmadığının anlaşılabilmesi için mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuatta uzman hastane yöneticisi ve faturalandırılan tedavi hizmetlerinde uzman doktorlardan oluşan bir bilirkişi heyetinden; davacı hastane tarafından cezai işleme konu tedavi hizmetlerinin yapılıp yapılmadığı, bu hizmetlerin kuruma faturalandırılıp faturalandırılamayacağı, Kurumca ödemelerin yapılabilmesi için bu hizmetlere ilişkin hastanece düzenlenmesi gereken evrakların tam olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece; eksik harç tamamlatıldıktan sonra, taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuatta uzman hastane yöneticisi ve kesintilerin yapıldığı branşlarda uzman doktorlardan oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden; her hasta hakkında, ayrı ayrı gerekçeleri belirtilerek, kesintilerin yerinde olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekeceği-