İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığa ilişkin hesaplama yapılmak amacıyla iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alındıktan sonra ikinci alınan bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle hüküm verilmiş ise de dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi raporu ile ikinci bilirkişi raporu arasında netice itibariyle çelişkiler bulunduğunun, hükme esas alınan raporun yalnızca davalı defter ve belgelerine dayandığı, dava konusu kar payının taraflar arasındaki protokol hükümlerine uygun tahakkuk yapılıp yapılmadığının denetlenmediğinin tespit edildiği, bu durumda mahkemece, dosyanın dava konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi ile taraf defter kayıtları, taraflar arasındaki protokol hükümleri ve protokolde belirlenen kar payı hesaplama şekilleri de dikkate alınarak inceleme yaptırılıp raporlar arasındaki çelişkiler de giderilmek suretiyle rapor alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacıların vefatından önce kredi kullanan ve bu kredi dolayısı ile davalı sigorta şirketi bünyesinde ferdi kaza sigortası yaptırmış olan murislerinin vefat ettiği, davalı sigorta şirketince rizikonun gerçekleşmiş olmasına rağmen ödeme yapılmadığı, kredi borcunun bir kısmının davacılarca ödenmesine rağmen kalan kısmının ödenememesi sebebi ile kredi borcuna yüksek miktarda faiz işlediği ve kendilerine ait olan aracın kredi borcuna mahsuben icra kanalı ile değerinin altında bir bedelle paraya çevrildiğinden bahisle uğradıkları munzam zararın tazmini istemi- HMK. 281/1 inci maddesinde iki haftalık bilirkişi raporuna karşı beyanlarını bildirebilmesi için öngörülen süre dolmadan savunma hakkının kısıtlanarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının fiziksel bulgularının yanında psikiyatrik tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakı (eksiksiz) temin edildikten sonra, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yetkili sağlık kurulundan rapor alınması gerektiği- Özellikle kazadan sonra oluştuğu belirtilen “travma sonrası stres bozukluğu” olarak nitelendirilen rahatsızlık nedeniyle davacıda sürekli iş göremezliğin oluşup oluşmadığı, kaza ile illiyet bağının bulunup bulunmadığı, ömür boyu sürüp sürmeyeceği, sürekli değilse ne kadar devam edeceği hususlarına yer verilerek ve bizzat muayene edilmek suretiyle (maluliyetin sadece travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle verildiği gözetilerek) içerisinde psikiyatri uzmanı bulunan (davacının yaşı gözetilerek çocuk ergen ruh sağlığı hastalıkları) başka bir yetkili sağlık kurulundan gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp (davacı tarafından kararın temyiz edilmediği göz önüne alındığında davalının usuli kazanılmış hakları gözetilerek) sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporlarının UYAP sisteminde taralı olması durumunda taraflara tebliğ edilmeyeceğine dair bir hüküm bulunmadığı- Bilirkişi raporlarının taraflara tebliğ edilmesinin hukuki dinlenilme hakkının gereği olduğu- Davalı vekiline ek rapor tebliğ edilmeden rapora yönelik bilgi sahibi olma ve açıklama haklarını kısıtlar biçimde karar verilmiş olmasının yerinde görülmediği-
Taşınmazın kıymet takdirine ilişkin her iki raporun da tek bir bilirkişi tarafından düzenlendiği ve taşınmazların değerinin aynı olduğu, borçluların tek bir bilirkişiden rapor alınmasının taşınmazın değerinin düşük belirlenmesine ve gerçek değerin tespit edilmesine engel olduğunu ileri sürdüğü anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince, borçluların kıymet takdirine itiraz etmeleri karşısında ileri sürülen itirazlarının değerlendirilmesi açısından konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir heyet marifeti ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle anılan taşınmazın satışa esas alınan kıymet takdirinin yapıldığı tarih itibariyle tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalenin feshine, muhammen bedelin altında olması halinde ise ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, tek bir bilirkişiden alınan rapora göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Tüm deliller toplanmadan hazırlanan ve davacılar vekili tarafından itiraz edilen önceki bilirkişi raporuyla alacakların tam ve kesin olarak belirlenebilir hâle geldiğinin kabul edilemeyeceği- Tazminat alacağının ek bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirli hâle gelmesi karşısında, bu ek rapor doğrultusunda sunulan talep artırım dilekçesine hukuki değer atfedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı- "Davacılar vekilinin itirazlarının karşılanmasını veya ek rapor alınmasını beklemeden aceleci davranıp talep artırım dilekçesiyle talep sonucunu belirlediği anlaşıldığından, artık ek bilirkişi raporunda alacakların daha fazla çıkması üzerine verdiği ikinci talep artırım dilekçesine hukuki değer atfedilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- Müteveffanın hizmet akdiyle çalışan olmayıp kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ceza dosyasında olayın meydana gelmesinde müteveffa sigortalının kusurlu olduğuna dair maddi olgunun tespit edildiği gözetildiğinde, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin büyük çoğunluğunun davacıların murisi tarafından alınması gerektiği, bu nedenle kusur bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşıldığından, A sınıf iş güvenliği uzmanından oluşacak bilirkişi heyetinden olayın oluşuna uygun kusur oranlarının tespiti için yeniden rapor alınması gerektiği-
Müşterek malların paylaşımı ile ilgili protokol hükümlerinin yerine getirilmesine ilişkin davada; protokolde belirtilen taşınmazların önceki kararlarda m² değeri 400 TL olarak belirlendiği ancak başka tarihli kararda DOP kesintisi yapılarak taşınmazın değer tespitiyle ilgili çelişki olduğu dikkate alındığından ilgili taşınmazların belirlenen m² miktarları dahilinde birim fiyatlarının tespit edilmesi amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi ile mukayeseli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Sendikaya üye olup toplu iş sözleşmesinden faydalanmaya başlayan davacı işçinin çıplak ücretinin, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmaya başladığından itibaren düşürülüp düşürülemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre davacının fark ücret ve buna bağlı diğer fark işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanamayacağı- Davacının ücretinin düşürülmesine bağlı fark talepler dışında yıllık izinlerinin tam olarak kullandırılmadığı yönünde iddiası bulunması sebebi ile bu yönde denetime elverişli hesap raporu alınmasının gerekip gerekmediği-
Resmi şekli haiz olmadığından geçersiz satış sözleşmesine dayanarak sözleşmeye konu taşınmazın rayiç bedelini istediğinde, tarafların ancak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde verdiklerini geri isteyebilecekleri- Mahkemece denkleştirici adalet ilkesi gereği, "sözleşmedeki satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı değerin" bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiği- Alınan ilk bilirkişi raporunda taşınmazın "rayiç bedelinin" hesaplanması ve mahkemenin sonradan yanılgıyı fark etmesi durumunda kendiliğinden yeni bir bilirkişi incelemesine başvurmasının isabetli olduğu- Böyle bir durumda hukuken hükme esas almaya elverişli olmayan ilk bilirkişi raporunun taraflarca itiraz edilmeyerek kesinleştiğinden bahisle taşınmazın rayicine hükmetme zorunluluğu doğurur şekilde davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan bahsedilemeyeceği-
Bilirkişi raporuna göre uyumsuzluğun, davacı ticari defterlerinde yer alan fakat davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 5.400,00 USD bedelli ve davalı adına ........'e yapılan ödeme dekontu ile davacı defterlerinde kayıtlı olmayan; ancak davalı defterlerinde kayıtlı olan 10.11.2014 tarih, ......... ve ....... nolu davalı faturalarından kaynaklandığı, davacı, davalı adına dava dışı ............'e yaptığı 5.400,00 dolarlık ödemeyi açık hesapta davalı borcuna kaydetmiş ise de bu ödemenin davalıya yapıldığını, ödeme yapılan ...........'in davalı adına ödeme almaya yetkili olduğunu ispatlayamadığı, davalının defter kayıtlarında yer alan ve davacının defterlerinde kayıtlı olmayan, davacı tarafça ihtarname ile kabul edilmeyerek iade edilen .......... ve .......... nolu davalı faturaları içeriği malların sevk irsaliyesi ile davacının çalışanı olarak beyan edilen ...........'a teslim edildiğinin davalı tarafça dosyaya sunulan sevkiyat formları ile ispatlandığı, faturanın sonradan düzenlenmesinin somut olaya etkisinin bulunmadığı, davalının açık hesap ticari ilişkisinde takibe itiraz ettiği miktar kadar borcu olmadığını ispatladığı-