Tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak ve sunduğu CD içeriğinin de incelendiği bilirkişi ek raporu aldırılmak suretiyle varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nun 266. maddesi hükmüne göre yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan sözleşmeye aykırı havuz yapımı nedeniyle değer kazanımından dolayı davacının tazminat istemini dava tarihi itibariyle belirleyen gerekçeli ve denetime elverişli, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek rapor alınıp, değerlendirilmek ve ulaşılacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir.
Hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümün, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Davalının bilirkişi raporuna her bir hastaya yapılan işlem bakımından ayrı ayrı gerekçelerle süresinde verdiği dilekçe ile itiraz ettiği, ancak mahkemece bu itirazların yerinde olup olmadığına dair ek rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, o halde mahkemece, davalı tarafın itirazları da karşılanmak suretiyle her bir hasta yönünden davalı kurumca yapılan kesintinin yerinde olup olmadığına ilişkin tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, Yargıtay denetimine uygun ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesinin gerektiği-
Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmesi gerektiği; bilirkişi raporlarının kural olarak hâkimi bağlamayacağı ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkimin çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği- Davacının, kurum mensubu hastalara verdiği hizmet bedellerine ilişkin sunduğu faturalardan yapılan 81.308,26-TL kesintinin yerinde olup olmadığının tespiti için mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, bilirkişi heyetinde sadece bir uzman doktorun yer aldığı, heyette ortopedi uzmanı doktorun bulunmadığı, raporda sadece SGK müfettiş raporunda da tanımlandığı gibi raporlanan, tanımlanan ve alınan tıbbi malzemelerle ilgili uyumsuzluk olduğunun beyan edildiği, her ne kadar hukuk hakimi TBK'nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı olmasa da mahkumiyet ve tespit edilen maddi olgularla bağlı olduğundan ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarının hükme esas alınan raporda incelenmediği ve mevcut durumda raporlar arasında çelişki oluştuğu ve bu durumu yukarıda açıklanan nedenlerle bozma sebebi teşkil edeceği-
İlk derece mahkemesince; ceza dosyası getirtildikten sonra, davacının yaralanmasına ilişkin ilgili adli tıp raporunun dosya arasına alınması ve diğer deliller ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle, vücut bütünlüğünün ihlali kapsamında davacının malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan maddi zararın türleri tespit edilip, yaralanma nedeniyle tedavi giderinin yapılması ve iş göremez halde bulunulmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu nedenle yapılmış olan tüm giderlerin belgelenmesinin beklenemeyeceği de gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği, hakimin manevi tazminatı belirlerken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmesi gerektiği, davacının birden çok kişinin saldırısına uğradığı olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının arttırılmasının gerektiği-
Bilirkişi raporunun davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmeksizin (davalı vekili yerine dosyada vekil sıfatı bulunmayan vekiline tebliğ edilmesinin) dava konusu alacak hakkında karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğu-
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün doğacağı- “Usuli kazanılmış hakkın” mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğunun getirdiği- Bilirkişi raporunun, Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ile ihtiva edeceği- Somut olayda; bozma sonrası mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda, CD üzerinden tüm hatalara ilişkin teker teker değerlendirme yapıldığı belirtilse de kesintiye konu işlemlerin gerçekleştirildiği hastalarla ilgili yapılan değerlendirme ayrı ayrı açıklanmamış ve kesinti sebepleri teker teker hasta bazında belirtilmediğinden bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece HMK’nın 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için davalı-karşı davacı defterine kayıtlı olmayan makbuzların ve bu makbuzların bilgilerinin liste haline belirlenmesi ile dosya kapsamında bulunan ... tarihli Yönetim Kurulu 2006 Yılı Faaliyet Raporu ve ...tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı içeri de değerlendirilerek ödemeler konusunda mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınması, rapor sunulduğunda isticvaba konu vakıaları açıkça gösterecek şekilde makbuzların listesi ile birlikte makbuz örnerkleri de eklenerek iflas idaresine HMK’nın 171/2. maddesi gereğince sonuçlarını hatırlatır isticvap davatiyesi gönderilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece HMK’nın 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması konusunda mahallinde keşif de yapılarak teknik bilirkişilerden oluşacak konusunda uzman yeni heyetten gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak binada sözleşme ve projeye aykırılıkların tek tek belirlenerek taraf itirazları giderilecek ve neden eksik kabul edilip edilmediklerinin Yargıtay denetimine uygun şekilde açıklanıp varsa belirlenen eksiklikler ile çevre düzenleme ve kepenk bedellerinin piyasa rayiçleri içerisinde mütaehhit karı ve KDV olduğundan bu kalemler ayrıca eklenmeksizin hükme en yakın tarih itibariyle mahalli piyasa rayicine göre hesaplatılması, hesaplanan bedelin dava edilen bağımsız bölümlerin yükleniciye kalan son bölümler olması ve arsa sahibinin alacaklarının teminatsız kalmamasını sağlamak amacı ile 818 sayılı BK’nın 81, 6098 sayılı TBK’nın 97. maddesine göre depo ettirilmesi, depo edildikten sonra birlikte ifa kuralığı gereği davanın kabulüne, davacının ifayı tamamlamadan dava açtığı gözetilerek masraf ve vekalet ücretinin buna göre tayin edilmesine karar verilmesi gerekir.