Davacı kocanın, eşine ait 35 parsel sayılı taşınmazdaki (4) nolu dairenin aile konutu olduğunun tespiti ile tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulması isteğinin yanında, bu konut üzerine davalı banka lehine 19.2.2007 tarihinde tesis edilen ipotek kaydının kaldırılmasını da istediği, ipotek kaydının kaldırılmasına ilişkin isteğin nispi harca tabi olduğu, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı-
Davacı ve eşinin, verilen men'i müdahale kararı üzerine taşınmazı karar henüz kesinleşmeden boşalttıklarının anlaşıldığı, bu kararın varlığının davacı ve eşinin taşınmazı kullanmalarının geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığını, karar lehine olan tarafın, taşınmazdaki mülkiyet hakkının geçerli biçimde oluştuğunu gösterir ve kullanımın haksız olduğunun kabulü anlamını taşıdığı, hal böyle olunca kullanımı haklı bir nedene dayanmadığı hükmen belirlenen taşınmaz, öncesinde "aile konutu" olsa bile, Türk Medeni Kanunu’nun 194/1.maddesi gereğince rızası gereken eşe, artık devre ilişkin tasarrufun iptalini isteme hakkını vermeyeceği, aksinin kabulünün mülkiyet hakkı esas alınarak verilmiş bulunan men'i müdahale kararını sonuçsuz bırakacağı-
Başkasına ait konutun tapu kaydına da malikinin temlik hakkını yasaklayıcı şekilde “ aile konutu şerhi”nin verilemeyeceği-
Gerek aile konutu şerhi konulması, gerekse ipoteğin kaldırılması istemleri; kayıt maliki olan davacının eşinin hak ve çıkarlarını etkileyebilecek nitelikte olduğundan, davaya konu taşınmazın kayıt maliki olan davacının eşinin de davaya dahil edilmesi gerekeceği-
Eşlerden birinin diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutunu devredemeyeceği veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı, konut üzerinde hak sahibi olan davalı kocanın eşinin açık rızasını almadan ortağı olduğu dava dışı şirketin kredi borcunun teminatı olmak üzere, konut üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis ettiğinin anlaşıldığı, ipotek tesisine ilişkin işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerhin bulunmadığı, bu durumda davalı bankanın ipoteğe ilişkin kazanımının, iyiniyetli ise korunacağı-
Davacının davasını ispat etmekle yükümlü olduğu, davacının verilen süre içerisinde konutun aile konutu olduğunu ve ipotek alacaklısı şirketin kötü niyetli olduğunu kanıtlayamadığı, mahkemece kanıtlanmayan ipoteğin kaldırılması isteminin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının, dava konusu taşınmazın devrinin muvazaa nedeniyle iptali ile kendi adına tescilini, olmazsa rayiç bedel karşılığı alacağın tahsilini talep ettiği davada, davanın devamı sırasında davacı, 04.06.2008 tarihli dilekçe ile davayı muvazaaya dayandırdığını ayrıca tapu iptali için TMK. mad. 194'e dayalı davasının olduğunu da bildirmek suretiyle dava dilekçesindeki isteğine yeni bir talep eklediği- Islah niteliğinde olmayan dilekçe dikkate alınarak davanın TMK. mad. 194'e dayalı tapu iptal tescil davası olarak nitelendirilip karar verilmesinin ve muvazaaya dayalı tapu iptal tescil davasına ilişkin hüküm kurulmamasının bozmayı gerektirdiği-
Toplanan delillerden; taşınmaz üzerindeki evin 2. katının aile konutu olduğu belirlenmişse de; mahkemece hatalı olarak taşınmazın tamamının aile konutu olduğunun tespitine karar verildiği, bu amaçla taşınmazın kadastro krokisi getirtilerek, keşif yapılmasının; bilirkişi eliyle eylemli olarak aile konutu niteliğinde kullanılan ev ve bölümünün kroki üzerinde işaretlettirilerek; bu bölümün aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesinin gerekeceği
Eşin tapu dairesine yapacağı başvuru üzerine aile konutu şerhi konulabileceği gibi aile mahkemesinde açılacak dava ile de talep edilmesinin mümkün olacağı-