Mahkemece, taraflara iddialarına ilişkin delillerinin olup olmadığının sorulması, bildirmeleri halinde tüm delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı; eşinin malik olduğu aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine, davalı şirket lehine ipotek tesis edildiğini, bu işleme rızasının olmadığını ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını istemiş olup, taşınmazın mülkiyeti cebri icra ile satılmakla, tapu kütüğüne tescil edilmemiş bile olsa alıcıya geçtiğinden; mahkemece, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe istinaden satışın durdurulmasına karar verilmiş olması bu sonucu değiştirecek nitelikte olmayıp, davanın konusuz kalması nedeniyle "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği-
İpotek işlemi, davacı ve davalı eş ile aynı çatı altında oturan müşterek çocukların kullandığı krediye teminat teşkil etmek üzere kurulmuş bulunmasına göre, çocukları annesi olan davacının ipotek işlemini bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı düşeceği- Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olup, bir hakkın açıkça kötüye kullanımını hukuk düzeninin de korumayacağı ve davacının, TMK. mad. 194'teki korumadan faydalanmasına imkan bulunmadığı-
Aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ilişkin talep nispi harca tabi olup, ipotek değeri üzerinden alınması gerekirken, dava değeri üzerinden alınmasıyla eksik alınmış olduğundan harcın tamamlattırılması, tamamlandığı takdirde işin esasına girilebileceği (Harçlar K.mad.30)-
Davaya konu taşınmazla ilgili olarak davalı banka lehine farklı dereceden iki ayrı ipotek işlemi tesis edilmesine ve davacı tarafından da bu ipoteklerin kaldırılması ile ipoteğin paraya çevrilmesiyle ilgili icra takiplerinin iptalinin talep edildiği davada, mahkemece hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerine, A.M.’in müracaatı üzerine, 28.01.2010 tarihinde aile konutu şerhi konulduğu- İpotekli taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına engel bir yasal düzenleme de bulunmadığından, mahkemece bu yön nazara alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Taşınmazın, davacı ve ölen eşin aile konutu olarak birlikte oturdukları konut olup olmadığı hususu çekişmeli olduğuna göre; bu hususun tarafların gösterecekleri deliller çerçevesinde araştırılıp belirlenmesi gerektiği- Davaya konu taşınmazın tapu kaydı getirtilerek kayıt malikinin tespiti, miras bırakan adına kayıtlı ise murisin diğer yasal mirasçılarının da davalı sıfatı ile davaya dahil edilerek, tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve taraflara delil bildirme imkanı tanınması ve bildirildiği takdirde delillerinin toplanarak ulaşılacak sonuç uyarınca tespit isteği hakkında bir hüküm kurulmasının gerektiği-
İpoteğin kaldırılması talebiyle açılan dava nispi harca tabi olup, harcın ipotek bedeli üzerinden alındığı-Mahkemece davacıya nispi harcı tamamlatması için süre verilmesi, yatırılması halinde davaya devam olunması, yatırılmaması halinde Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiği-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu (TMK. mad. 6)- Davacı ipotek tesis edilen konutun aile konutu olduğunu ve ipotek alacaklısının iyi niyetli olmadığını kanıtlamak zorunda olduğu- Mahkemece davacıya bu konudaki delillerini, davalılara da karşı delillerini bildirmesi için süre verilip gösterdiği taktirde delillerin toplanıp, tanıklarının dinlenmesi delillerin hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
Davalı ipotek alacaklısı şirket iyiniyetli olduğunu savunduğuna göre; kanunun iyiniyete sonuç bağladığı durumlarda (TMK. mad. 3) asıl olan iyiniyetin varlığı olduğundan, ipotek tesis tarihinde tapu kütüğünde aile konutu şerhi bulunmadığı dikkate alındığında, ipotek alacaklısı şirketin kötü niyetli olduğunun kanıtlanma yükünün davacıya düşeceği- Davacıdan kötüniyetli kanıtı konusundaki delillerinin sorulup gösterdiği takdirde toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-