Dava aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerinde malik olmayan eşin rızasının alınmaması nedeniyle; konulan ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olup; ipotek bedeli üzerinden nispi peşin harç (HK.md.30-32) tamamlatılmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerinde malik olmayan eşin rızasının alınmaması nedeniyle; konulan ipoteğin kaldırılmasına ilişkin olup, ipotek bedeli üzerinden nispi peşin harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre; davacı yararına TMK. mad. 197'ye dayanılarak takdir edilen tedbir nafakası az olduğundan, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakanın takdir edilmesi ve dava tarihinden geçerli olarak başlatılmasının gerektiği- Tarafların davalının kusurlu tutum ve davranışları sonucu ayrı yaşadıkları ve davacının TMK. mad. 197 gereğince konuttan ve ev eşyasından yararlanması için gerekli önlemlerin alınmasını istemekte haklı olduğunu anlaşıldığından, ayrılmalarından önce birlikte oturdukları konuttan ve bu konutta bulunan ev eşyalarından davacının yararlanması için uygun önlemin alınmasının gerektiği-
Dava konusu taşınmazın "Aile konutu" olarak kullanıldığını davalının bildiği ve davacının "açık rızası" olmaksızın (TMK.md.194) taşınmazı satın aldığı hususları gerçekleşmiş olduğundan, davalı yararına Türk Medeni Kanununun 1023.madde koşullarının gerçekleştiğinden de söz edilemeyeceği-
Davacı, aile konutu olduğunu ve eşlerin evlilik birliği içinde ortak tasarruflarıyla edindiklerini iddia ettiği taşınmazın, davacı eşten mal kaçırmak kastıyla danışıklı (muvazaalı) şekilde diğer eş tarafından üçüncü kişi adına tescil ettirildiğini ileri sürerek tapunun iptaliyle davalı eşi adına tescilini istediği davanın Türk Medeni Kanununun "aile konutuyla" ilgili maddesi (TMK.m.194) ile edinilmiş mallara katılma rejimini düzenleyen maddelerinin (özellikle TMK.m.227, 229, 231) tartışılmasıyla görülmesi gerekeceğinden görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu-
Aile konutunu, bu konut üzerinde hak sahibi olan eşin tasarruflarına karşı, bu tasarrufları diğer eşin açık rızasına bağlı tutmak suretiyle koruyan TMK. mad. 194 gereğince evliliğin genel hükümleri içinde yer alacağı ve evlilik birliği devam ettiği sürece aktif olacağı- Evlilik birliğinin boşanma kararıyla 9.3.2006 tarihinde sona ermesi ve gerekse aile konutu şerhine yönelik kesinleşen mahkeme kararları dikkate alınmaksızın tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesinin gerektiği-
Aile konutu olduğu ileri sürülen taşınmaz üzerine davalı banka yararına tesis edilen ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması (TMK.md.194) isteğine ilişkin davanın Aile Mahkemesi’nde görülmesi gerekeceği-
Tapuda aile konutu şerhi olmasa da iyi niyetli olmayan alıcının iktisabının korunmayacağı ve davacı kadının tapu iptali tescil ve aile konutu şerhi konulmasına ilişkin istemlerinin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı bankanın ipotek tesisinden önce kendi elemanları vasıtasıyla konutun nitelik, kullanım durumu ve değerinin belirlenmesi için inceleme yaptığı, bu inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda taşınmazın "mesken" niteliğinde olduğu, mal sahibi tarafından bu şekilde kullanıldığı belirtilmiş ve ekspertiz raporuna taşınmazı mefruş halde gösteren fotoğrafları da çekilerek eklenmiştir; ancak ekspertiz raporundaki bu tespitler karşısında davalı bankanın basiretli davranmadığı açık olup, iyiniyet iddiası haklı olmayıp aile konutu üzerindeki hakların sınırlanması niteliğindeki ipotek tesisine ilişkin işlemin iptali ve sicildeki ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekeceği-
Aile konutu üzerinde hak sahibi olan koca, bu hakkını, eşinin rızasını almaksızın annesine temlik etmiş olup; payı devralan davalının kazanımı iyiniyetli olmadığına göre korunamayacağından davalıya yapılan 3/4 payın temlikine ilişkin işlemin Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi gereğince iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-