Alacaklı vekili tarafından bir yıllık satış isteme süresi geçmeden 17.06.2019 tarihinde taşınmazların satışının talep edildiği ve aynı sürede 1.000,00 TL satış avansının yatırıldığını, alacaklı vekili tarafından satış talebinin süresinde yapılması ve satış avansının yatırılması nedeniyle takibin düştüğünden bahsedilemeyeceğini, satış ilanının şikayetçi vekiline 02.01.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, ihalenin feshini isteyen şikayetçinin kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ileri süremeyeceğini, satış kararına uygun olarak gazete ilanının yapıldığını, ihaleye ilişkin şartname ve satış ilanının kıymet takdiri raporuna uygun olarak hazırlandığını, ihalenin elektronik ortamda usulüne uygun olarak ilan edildiğini, İİK'nın 129. maddesi uyarınca ihale bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin yüzde ellisi ile paraya çevirme ve paraların paylaştırma masraflarını karşıladığını, satış ilanının gün ve saatlerine uyulduğunu, açık arttırma tutanağının yasanın aradığı tüm şartları içerdiğini, satış ilanında KDV'nin hatalı gösterildiği ve satışa hazırlık işlemlerine yönelik diğer şikayetlerle ilgili süresinde şikayet hakkı kullanılmadığından bu hususların ihalenin feshi aşamasında ileri sürülemeyeceğini, resen yapılan değerlendirmede de feshi gerektiren bir olguya rastlanmadığını, her ne kadar şikayet konusu taşınmazlar muhammen bedelin üzerinde satılmış ise de; borçlunun şikayet dilekçesinde İİK'nın 150/e maddesine göre takibin düşmesi nedeniyle satışın yapılamayacağı yönünde şikayetinin de bulunduğunu ve bu nedenle işin esasının incelendiğini, mahkemece de işin esası incelenmesine rağmen hukuki yarar yokluğu nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, 7343 Sayılı Kanunla Değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak üç taşınmazın ihale bedeli toplamı üzerinden %5 oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
İflas idare memurlarına satış ilanının ayrı ayrı tebliğ edilmiş olmasına göre her ne kadar müflis ...'nun ihalenin feshi davası açmakta aktif husumet ehliyeti bulunduğu kabul edilse dahi satış ilanının usulüne uygun olarak iflas idare memurlarına yapıldığı, dolayısıyla satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin yerinde olmadığını, ihaleye fesat karıştırıldığı iddialarına ilişkin somut hiçbir delile, tanık beyanına dayanılmadığını, dolayısıyla kamu düzenine ilişkin incelenen bu hususların dışında diğer şikayet sebeplerinin kamu düzeninden olmadığından ihalenin feshi talebinin reddi gerekeceği-
Zarar unsuru oluşmadığında satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmemiş olmasının da ihalenin feshi nedeni olmadığı- Borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığından, şikayetin reddine karar verilmesinde ve işin esasına girilmemesi nedeniyle şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmemesinde de bir usulsüzlük bulunmadığı-
Şikayetçi borçlu hakkında başlatılan icra takibinde satış ilanının "aynı konutta birlikte oturan eşi ............. imzasına tebliğ edildi" şerhi ile ............... tarihinde tebliğ edildiği, TK'nın 16. maddesi uyarınca tebliğ anında borçlunun adresinde bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmediğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edildiği-
Şikayete konu satış ilanı tebligatının incelenmesinde; tebligatın "Dağıtım saatinde iş yeri yetkilisi hazır bulunmadığından aynı iş yerinde daimi işçisi olduğunu beyan eden ........... imzasına tebliğ yapıldı" şeklinde yapıldığı, buna göre kendisine tebligat yapılan işçinin ya tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcilerinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı yöntemince araştırılarak tebliğ alan daimi işçinin bu kişilerden olup olmadığı hususunda da tebligat mazbatasında bir açıklamaya yer verilmediğinden davacı şirkete yapılan satış ilanının tebliğinin usulüne uygun olmadığı-
İhaleye konu taşınmaza dair tapu iptali ve tescil kararının ipotek tescilinden daha sonra kesinleşmesi halinde, tapu adına tescil edilen şikâyetçinin açtığı ihalenin feshi davasının reddi gerektiği- Bu durumda, şikayetçi aleyhine, ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin 10'u değil, %5'i oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Zarar unsuru oluşmadığından satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmemiş olmasının ihalenin feshi nedeni olmayacağı-
İcra takibine dayanak ilamın, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, ilamın infazı için kesinleşmesinin gerekmediğini, dosya içerisine sunulmuş tehiri icra kararı ve mehil vesikası bulunmadığından takibin devamında ve yapılan işlemlerde isabetsizlik bulunmadığını, 15 nolu parsele ilişkin olarak taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satıldığından İİK 134/2 maddesi gereğince açılan davada davacının hukuki yararının bulunmadığını, bu taşınmaz yönünden mahkemenin davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığını, diğer taşınmaz yönünden davacı vekiline usulüne uygun satış ilanı ve kıymet takdirinin tebliğ edildiğini, davacı tarafından kıymet takdirine itiraz edilmiş ise de, İİK 128/a maddesi gereğince delil avansı yatırılmadığından, kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiğini, verilen kararda isabetsizlik bulunmaması nedeni ile davacının kıymet takdirine yönelik iddialarının artık eldeki davada incelenmesinin mümkün olmadığını, ihalede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verileceği-
Avukatlık Kanunu 41. maddesi, Tebligat Kanunu 11 ve HMK 71 vd. maddeleri gereğince vekil ile temsil edilen davalarda icra takiplerinde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu, vekil varken ayrıca asile de tebligat yapılması halinde asile yapılan tebligatın yok hükmünde sayıldığı, dolaysıyla davacı asile yapılan tebligatın usulüne uygun ya da usulüne aykırı yapılmış olmasının öneminin bulunmadığı, borçlu vekiline usulüne uygun olarak satış ilanı tebliğ edilmesine karşın satışa hazırlık işlemlerine karşı satış 7 günlük şikayet süresi içinde şikayet yoluna başvurulmadığından ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği-
İlâmsız takibe süresinde itiraz edildiğinden takibin durması gerektiği ve satışın yapılamayacağı ileri sürerek satışın iptalini talep edilmişse de, ileri sürülen hususların ihalenin feshi sebebini oluşturmayacağı- "Borçlunun süresinde borca itiraz ettiği hâlde takibin durdurulmasına karar verilmeyerek takip işlemlerine devam edilmesinin kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikâyete tâbi olduğu, kesinleşmeyen takipte satış talebinde bulunulamayacağından ihalenin feshinin gerektiği, borçlu vekilinin meskeniyet şikâyetinde bulunduğu, bu şikâyetin sonuçlanmadan taşınmazın satışının yapılmasının da fesih nedeni olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-