Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulmasının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkün olacağı-
Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.03.2022 tarihli ve 2018/12-1063 E., 2022/241 K. sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin hatalı olduğu-
Davaya konu taşınmazın kesinleşen kıymet takdiri raporuna göre değerinin 736.000,00 TL olduğu, 740.0000,00 TL'ye ihale edildiği, taşınmazın kesinleşen muhammen bedel üzerinden ihale edildiğinden zarar unsuru gerçekleşmediğinden İİK 134 madde kapsamında hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olması nedeni ile yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine-
Mahkemece dava konusu ihalelerin feshi talebinin reddi kararında yasaya aykırılık olmadığı davacı vekilinin istinaf talebinin yasal dayanağı bulunmadığı; yasal düzenlemeler karşısında karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 7343 Sayılı Kanunun geçici 18/son maddesi uyarınca uygulanması gereken İİK'nın 134. maddesi 5. fıkrası 3. bendi uyarınca dosya kapsamı ve ileri sürülen fesih sebepleri ile Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de dikkate alınarak davacı aleyhine ihale bedelinin takdiren %5'i oranında para cezasına karar verilmesi gerekirken %10'u oranında para cezasına karar verilmesi isabetli olmadığından kamu düzeninden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın kaldırılması ile davanın reddi ile takdiren %5'i oranında para cezasına hükmedilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar vermek gerekeceği-
Taşınmazın satışı için haciz tarihinden itibaren bir yıllık yasal süre içinde satış isteminde bulunulmadığı gerekçesi ile bu taşınmaza yönelik ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
İstinaf tarihi itibariyle satış işlemlerinin durması gerekirken, satış işlemlerine devam edilerek ihale yapılmasının ihalenin feshi nedeni olduğu-
İhalenin feshi davasında, satışın esas kıymet takdirinin üzerinden iki yıllık süre geçmeden yapıldığı, şikayetçilerin kıymet takdirine itiraz ve ihaleye fesat karıştırıldığına dair fesih sebebi de ileri sürmediği, zarar unsuru gerçekleşmediği anlaşıldığından ihalenin feshi taleplerinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve şikayet esasa ilişkin nedenlerle reddedilmediğinden para cezasına hükmedilmesine yer olmadığı-
İhalenin feshi davasında, muhammen bedelin üzerinde gerçekleşen satışta davacının ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığı-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğundan, borçlunun fesih isteminde hukuki yararının bulunmadığı-
Muhammen bedelin üzerinde gerçekleşen satışta davacının ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-