Yargı harçlarının, 492 sayılı Harçlar Kanunda düzenlenmiş olup, dava açarken harç yatırılması şartının, HMK.'nin 114. maddesinde belirtilen dava şartlarından olmadığı- Dava harçlarının özel kanun ile düzenlenmiş olduğu- İhalenin feshi talebinin 30.11.2021 tarihinden sonra yapılması halinde kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kalan gerçek yada tüzel kişiler tarafından yapılması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve nispi harcın yarısının peşin yatırılması gerekeceği- Aynı şekilde ihale bedelinin %5'i oranında da teminat yatırılması gerekeceği- Dava harcının yatırılması sağlanmadığından teminatın yatırılıp, yatırılmamasının ve teminatın yatırılmasına ilişkin ara kararının hukuki sonucunun da olmadığı-
Asliye hukuk mahkemesinin feshettiği taşınmaz satış ihalesinde satış bedeli davacıya ödenmeseydi, satış bedelinin ödenmesi istemiyle açılacak olan davanın da ihalenin feshini çözmek üzere görevlendirilmiş olan adli yargı yerinde görüleceği, dolayısıyla faize ilişkin kısmın da ana uyuşmazlığı çözmekle görevli yargı yerinde çözümleneceği- Faizin anaparanın eklentisi niteliği taşıdığı-
Satış ilanının bizzat şikayetçiye usulüne uygun tebliğ edildiği, ihaleye beş kişinin katıldığı, taşınmazın muhammen bedelin üzerinde satıldığı, ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasının ispatlanamadığı, ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre istemin işin esasına girilerek reddedilmiş olmasının dosya kapsamına uygun olmakla birlikte fesih isteyenin sıfatı ve fesih gerekçeleri göz önünde bulundurulduğunda istemin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle ve Anayasanın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi nazara alınarak şikayetçi aleyhine hükmedilen para cezasının ihale bedelinin %5'ine indirilmesi gerektiği gerekçesiyle; şikayet konusu ihale bedeli olan 260.000,00 TL'nin %5'ine tekabül eden 13.000,00 TL para cezasının şikayetçiden alınarak hazineye gelir kaydına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece davacıya, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca harçları tamamlaması için bir sonraki celseye kadar süre verilmesi gerekirken, tensip zaptında verilen iki haftaya itibar edilerek sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Yerleşik Yargıtay deneyimlerinin usulüne uygun bir satış talebinden bahsedilebilmek için açık ve sarih satış talebi olması gerektiğine işaret ettiği, hal böyle olunca alacaklının bir yıllık süre içinde müdürlüğüne hitaben açıkça bir satış talebinin olmadığı kanısına varılmış olup haczin düştüğünün sabit hale geldiği görülmekle; alacaklı tarafından yasal süre içinde satış istemi avansının yatırılmadığı, yatırılan avansın kıymet takdiri ve diğer işlemlere ilişkin olduğu, bu nitelikteki bir satış talebinin haczin düşmesini önlemeyeceği-
Yargı harçları, 492 sayılı Harçlar Kanunda düzenlenmiş olup, dava açarken harç yatırılması şartı, HMK.'nin 114. maddesinde belirtilen dava şartlarından olmadığı- İhalenin feshi talebinin 30.11.2021 tarihinden sonra yapılması halinde kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kalan gerçek ya da tüzel kişiler tarafından yapılması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve nispi harcın yarısının peşin yatırılacağının tartışmasız olduğu- Dava harcının diğer dava şartlarından önce geldiği- Dava harcının yatırılması sağlanmadığından teminatın yatırılıp, yatırılmamasının ve teminatın yatırılmasına ilişkin ara kararının hukuki sonucu da bulunmadığı- Mahkemece davacıya, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca harçları tamamlaması için bir sonraki celseye kadar süre verilmesi gerekirken, tensip zaptı ile verilen iki haftaya itibar edilerek sonuca gidilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar gözden kaçırılarak davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taşınmazın kesinleşen muhammen bedelinin üzerinde bir bedelle ihale edildiği anlaşıldığından, şikayetçinin süresinde satış istenmediği yönündeki fesih nedeni dışındaki diğer fesih nedenleri bakımından zarar unsuru gerçekleşmemiş olduğundan süresinde satış istenmediği nedenine dayalı fesih istemi dışındaki nedenlere dayalı olarak ihalenin feshine olanak bulunmadığı, somut olayda İİK. md. 150/e gereği bir yıllık yasal sürede satışın istenerek satış avansı yatırıldığı, geçerli bir satış talebi olup takibin düşmediği, borçlunun şikayet ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü İİK.'nin 150/e maddesine dayalı fesih nedeni yönünden esastan inceleme yapılarak şikayetin reddedildiği gözetildiğinde, şikayetçi borçlu hakkında re'sen para cezasına hükmedilmesi gerektiği ve ileri sürülen fesih nedeni ve dosya kapsamı gözetilerek, feshi istenen ihale bedelinin %5'i oranında para cezası uygulanmasının gerektiği-
İlgili kanun hükmü gereği satış bedelinin paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekle, satış talebinden ihale tarihine kadar olan paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınmasının gerektiği, somut olayda, satışı istenen pay senetlerinin takdir edilen muhammen değerinin 453.953,61 TL, ihale bedelinin ise 230.000,00 TL olduğunun anlaşıldığı, şikayete konu menkulün ihalesi için icra müdürlüğünün ............. tarihli yazısına göre gazete ilanı dahil toplamda 9.904,03 TL satış masrafı yapıldığı anlaşılmakla ihalesi yapılan menkul için muhammen değerin yüzde ellisine 9.904,03 TL satış masrafının eklenmesi halinde ortaya çıkan değerin ihale bedeli ile karşılanmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Şikayetçi/taşınmaz maliki aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Şikayete konu taşınmaz hissesinin 633.333,33 TL muhammen bedel ile satışa çıkarılıp 890.000 TL bedel ile ihale edildiği, bu nedenle zarar unsurunun oluşmadığı, şikayetçilerin ihalenin feshini istemekte hukuki yararlarının bulunmadığı, şikayet dilekçesinde ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasının ileri sürülmediği, kıymet takdirinin düşük belirlendiği ileri sürülmüş ise de şikayet dilekçesinde ne satış ilanının ne de kıymet takdir raporunun taraflarına usule uygun biçimde tebliğ edilmediğinin açıkça ileri sürülmediği, bu yöndeki iddianın bu aşamada dinlenemeyeceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-