Şikayete konu taşınmaz hissesinin 633.333,33 TL muhammen bedel ile satışa çıkarılıp 890.000 TL bedel ile ihale edildiği, bu nedenle zarar unsurunun oluşmadığı, şikayetçilerin ihalenin feshini istemekte hukuki yararlarının bulunmadığı, şikayet dilekçesinde ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasının ileri sürülmediği, kıymet takdirinin düşük belirlendiği ileri sürülmüş ise de şikayet dilekçesinde ne satış ilanının ne de kıymet takdir raporunun taraflarına usule uygun biçimde tebliğ edilmediğinin açıkça ileri sürülmediği, bu yöndeki iddianın bu aşamada dinlenemeyeceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Mahkemece para cezasına hükmedilecekse, oranının, şikayetçinin ihale sürecini uzatma amacı ile hareket edip etmediğine ve fesih iddiasının ağırlığına göre ölçülü şekilde belirlenmesi gerekeceği- Para cezasının oranının, hem istinaf aşamasında, hem de temyiz aşamasında re'sen değerlendirileceği- Şikayetçi borçlular aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK.'nin 134/5-3. maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenlerin sıfatları gözönünde bulundurulduğunda şikayetin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı değerlendirilmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Yasal düzenlemeler dikkate alınarak ihalenin feshi talebinin esastan reddi nedeni ile şikayetçiler aleyhine hükmedilen para cezasının oranı değerlendirildiğinde; somut uyuşmazlıkta, şikayetçi borçlular aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3. maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenlerin sıfatları göz önünde bulundurulduğunda şikayetin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı değerlendirilmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin anlaşılması halinde muhtırada hâkim veya mahkeme başkanının sicili ve imzasının bulunması gerekeceği- Aksi takdirde, muhtıra üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan tarafın, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmayacağı-
Şikayetçi süresinde kıymet takdirine itiraz etmiş daha sonra eksik gider avansını yatırmadığından davasının reddedildiği, davacının bu ret kararına karşı somut bir itirazının ve fesat iddiasının da bulunmadığı, ihalelerin muhammen bedelinin üzerinde yapılmış olması nedeniyle hukuki yarar yokluğu hususunun istisnalarının da somut olayda gerçekleşmediği, davacı borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırı yön bulunmadığı-
Şikayetçinin, satış isteyen alacaklı ya da borçlu olmadığı, resmî sicilde kayıtlı ilgili ve sınırlı ayni hak sahibi sıfatları bulunmadığı, üçüncü kişi konumunda olduğunun anlaşıldığı- Mahkemenin "şikayetçinin, ihalenin feshi talebi bakımından aktif husumetinin bulunmadığı" yönündeki değerlendirmesinin isabetli olmakla birlikte şikayetçinin, yukarıda yer alan yasal düzenlemelerde sayılan ilgililerden olmaması nedeniyle anılan düzenlemeler çerçevesinde; şikayetçiden ihale bedeli üzerinden 'nispi peşin harç' alınması ve şikayetçinin 'ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat' göstermesi gerektiği-
......... Bankası'nın da şikayetçi alacaklı gibi birinci derecede ipotek alacaklısı olması, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 15/3. maddesine uygun olması ve tahsil harcının sorumlusu borçlu ise de, harcın alacaklının alacağından karşılanarak bu tutarda borçluya karşı takibe devam edilebileceği-
Şikayetçinin takibe konu kredi sözleşmesinde kefil olması, kendisine ihalenin feshini talep hakkı vermeyeceği-
İcra emrinin muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin aynı konutta oturan eşine tebliğ edilmesinin TK.'nin 16. maddesine göre usulsüz olduğu; kıymet takdiri tebligatının muhatabın adreste bulunmama sebebi, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı tespit ve tevsik edilmediği, haber bırakılan komşu isminin yazılmadığı tebligatın TK.'nin 21. maddesine göre usulsüz olduğu, tebliğ edilen satış ilanı tebligat mazbatasının incelenmesinde; anılan bu tebligatın TK.'nin 21. maddesine mi yoksa TK.'nin 16. maddesine göre mi tebliğ edilmeye çalışıldığı anlaşılamamış ise de; TK.'nin 21. maddesi açısından değerlendirildiğinde tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, Yönetmeliğin 35. maddesi gereğince tespit ve tevsik etmediği, haber bırakılan annenin komşu olarak mı haber bırakıldığının anlaşılamadığı, bu nedenle usulsüz olduğu, TK.'nin 16. maddesi yönünden incelendiğinde ise tebligatın altına annenin birlikte ikamet edip etmediğinin ve imzadan imtina edip etmediğinin yazılmaması nedeniyle bu tebligatın da usulsüz olduğu, TK'nin 21/2. maddesine göre yapılan satış ilanı tebligatının değerlendirilmesinde de; öncelikle şikayetçinin bilinen en son adresine usulüne uygun tebligat çıkarılması zorunlu olup, TK.'nin öngördüğü usullerde tebligat yapılmadığından, aynı Kanun'un 10. maddesi gereğince bilinen son adrese tebligat çıkarılması kuralının yerine getirildiğinden söz edilemeyeceği, bu durumda TK.'nin 21/2. maddesine göre yapılan satış ilanına ilişkin tebligatın da usulsüz olduğu, İİK.'nin 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, bu kapsamda mahkemece ihalenin feshine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
İcra hukuk mahkemesinde takibin iptali için şikayet yoluna başvurulmuş olmasının İİK.'nin 22. maddesi kapsamında verilmiş bir tedbir kararı olmadığı sürece satışı durdurmayacağı gibi ihalenin feshi davasında da bekletici mesele yapılamayacağı, şikayete konu taşınmaz kaydındaki son haczin 19.04.2017 tarihi olması ve satış talimatının 16.02.2017 tarihli bulunması karşısında haczin düştüğünden söz edilemeyeceği, yapılan ihalenin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından 'ihalenin feshine yönelik şikayetin reddine' dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-