Şartname incelendiğinde taşınmazın önemli nitelik ve vasıflarının belirtildiği, KDV oranına ilişkin hususun ihaleden önce şikayet konusu yapılmadığı gerekçesi ile ihalenin feshine ilişkin şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Taşınmazın muhammen bedelinin 700.000 TL, ihale bedelinin ise 1.100.000 TL olduğu, taşınmazın muhammen bedelin üzerinde satılması nedeni ile hukuki yarar yokluğundan şikayetin usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davalı borçlu .............. tarafından açılmış bir ihalenin feshi davası olmadığından, yasal hasım olarak yargılamaya dahil edildiği, aleyhine de yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmediği, bu nedenle istinaf başvurusunun esastan reddine, taşınmazın muhammen bedelinin 700.000 TL, ihale bedelinin ise 896.000 TL olduğu, satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu, zarar unsurunun gerçekleşmediği, bu nedenle işin esası incelerek para cezasına hükmedilmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile şikayetçi borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
İcra takip dosyasında alacaklı banka tarafından, kredi sözleşmesinin asıl borçlusu ile ipotekli taşınmazların malikleri üçüncü kişi ve asıl dosya şikayetçisi aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığı, şikayetin ipotekli takip konusu taşınmazlara ilişkin olduğu, bu taşınmazların maliki olanların kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp, sadece asıl borçlu lehine taşınmazlarını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer aldıkları görüldüğünden şikayette aktif husumet ehliyetinin bulunduğu-
Kesinleşen kıymet takdirinin 14.02.2019 tarihinde yapıldığı, ihalenin ise iki yıldan fazla süre geçtikten sonra 08.07.2021 tarihinde gerçekleştiği, İİK'nın 128/a-2 maddesinde geçen 2 yıllık sürenin geçtiği, bu hususun kamu düzeni nedeni ile re'sen gözetilmesi gerektiğinden şikayetin kabulü ile taşınmaz ihalelerinin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Ortaklığın giderilmesi davasında, bedel tespiti amacıyla yapılan bilirkişi raporunda "satışa konu taşınmazın %85,38'lik kısmının bos arsa olduğu ve bu kısma isabet eden katma değer vergisinin %18 oranında tahsil edilmesinin uygun olduğu" belirtmilmiş olup Katma Değer Vergisi Kanunu m. 28'e istinaden çıkarılan ve taşınmaz satış tarihinde yürürlükte bulunan Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca "arsa ve arazi teslimleri’nin %8 oranında katma değer vergisine tabi olduğu" kuralı dikkate alındığında, davacıdan %18 oranında katma değer vergisi tahsil edilmesinde isabet bulunmadığı-
Takibin tarafı olmayan şikayetçi (iptal davasının davalısı) üçüncü kişinin, dosyanın işlemden kaldırılmasını (İİK. 78) talep edemeyeceği- Aktif husumetin dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar mevcut olması gerektiği- Taşınmazın kayden maliki olan şikayetçi-üçüncü kişinin İİK. 106, 110 gereğince şikayette bulunmakta aktif husumeti bulunsa da, şikayet tarihi itibariyle bulunan aktif husumetin, şikayetçinin kayden maliki olduğu taşınmazın ihalede davalı alacaklıya satılması ve ihalenin kesinleşerek tescil yazısının yazılması ile sona erdiği-
İcra ve İflas Kanunu'nda sadece İİK'nın 134. maddesinde ihalenin kesinleşmesi sürecinde ihale bedelinin nemalandırılacağına ilişkin özel bir düzenleme bulunduğu, bunun dışında icra dosyasına yatırılan paranın nemalandırılmasına yönelik böyle bir düzenleme bulunmadığı, Harçlar Kanunu'nun 36. maddesinin 1. fıkrasına göre icra iflas daireleri tarafından takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye v.s. menfaatlerin devlete ait olacağının düzenlendiği, alacaklıya ödenmeyen paranın icra müdürlüğünce banka hesabına yatırılması sonucu elde edilen faiz gelirinin, nemalandırma sonucu elde edilen paranın Hazine'ye ait olduğu-
Taşınmazın kıymet takdiri raporunun ... İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisine 21.06.2021 tarihinde, satış ilanının ise 30.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği ve satış ilanının e-satış platformunda yayınlandığı, davacı vekilince alacaklı tarafından yasal süresinde satış avansının yatırılmadığını, satış talep edilmediğini iddia etmiş ise de davacı şirkete ve borçlu A. K. H.'na 17.03.2021 tarihinde icra emri tebliğ edildiği ve 1 yıllık süre içinde satışın talep edildiği, taşınmazın kıymet takdiri raporunda belirlenen 540.000,00 TL muhammen bedelin üzerinde bir bedel ile 997.000,00 TL'ye ihale edildiği, bu nedenle zarar unsurunun gerçekleşmediği anlaşıldığından, ihalenin feshi talebinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Takip dosyasında ipotekli taşınmazın 02.10.2020 tarihli satış ilanında KDV oranının %1 olacağının belirtildiği, bu şekilde ilanın yapılarak duyurulduğu, satış ilanının kesinleştiği, tüm alıcıların bu oranı bilerek satışa katıldıkları, satış ilanının kesinleşmesinden sonra KDV oranının değiştirilmesinin mümkün olmadığı, alıcıların bu oranı bilerek satışa gittikleri, herkes için kesinleşmiş olan ihale şartları çerçevesinde sonradan KDV oranının icra dairesince değiştirilemeyeceği, aksi durumun hukuki güvenilirlik ilkesine aykırılık teşkil edeceği- Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 03.5.2021 tarih ve 2021/259 E. - 2021/316 K. sayılı ilamı gereğince, KDV’ye ilişkin işlemin kaynağının icra müdürlüğünün tesis etmiş olduğu karara ilişkin olduğundan bahisle, işlemin yasaya uyarlılığının, şikayet yoluyla, icra mahkemelerinin denetiminde olduğunun kabulü gerektiği yönünde iken, Uyuşmazlık Mahkemesinin 28.02.2022 tarih ve 2021/524 E. - 2022/120 K. sayılı kararı ile; “ihale yoluyla satışı yapılan taşınmaza ilişkin olarak tahakkuk ettirilen %18 oranlı KDV’nin vergi dairesince tahsil edildiği noktasında tartışma bulunmadığı, bu durumda satış memurluğunun vergi sorumlusu sıfatının sona erdiği, verginin iadesinin muhatabının vergi dairesi olduğu, bu kapsamda açılan davada da, 3065 sayılı Kanun hükümleri gereğince katma değer vergisine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümü görevinin, 2576 sayılı Kanun uyarınca idari yargı içerisinde yer alan vergi mahkemelerine ait bulunduğu” şeklindeki son kararı gereğince Yargıtay 12. Dairesince görüş değişikliğine gidilerek, ihalenin gerçekleşmesinden sonra yapılan “KDV ödemesinin iadesi” talepleri hakkında, vergi mahkemelerinin görevli olduğu ve icra mahkemelerinin bu talepler hakkında istemin usulden reddine karar vermeleri gerektiği sonucuna ulaşılmış olduğu-