Taşınmazın muhammen değeri ve ihale bedelinin direnme karar tarihi itibarıyla 107.090,00 TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı-
Temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde para cezasının göz önünde bulundurulmayacağı- Taşınmazın muhammen değeri ve ihale bedeli direnme karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddi gerektiği-
Satış ilanında damga vergisi oranı ya da miktarının gösterilmemiş olmasının, ihalenin feshini gerektirmeyeceği-
Alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığını, İİK'nın 295. maddesi gereğince mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam olunabileceğini, ayrıca her ne kadar ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 21.10.2020 tarih 2020/1537 E. -2020/1337 K. sayılı kararı ile konkordatonun tasdikine karar verilmiş ise de;dosyada yer alan tasdik kararında da rehinli/ipotekli takiplerin yapılamayacağına ya da başlamış takiplerin duracağına dair bir tedbir kararının bulunmadığının anlaşıldığını, şikayet dilekçesinde Şikayetçi borçlu tarafından kendilerine gönderilen kıymet takdiri ve satış ilanı tebligat usulsüzlüğünün açıkça ileri sürülmediğini, bu durumda borçlu tarafından en geç satış ilanı tebliğ tarihinden itibaren yasal süresinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığından kıymet takdirinin kesinleştiğini, İİK'nın 128/a-2.maddesi uyarınca kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçmeden ihalenin yapıldığını, ihale sırasında ... isimli alıcıların önce ihaleye ayrı ayrı isimlerini yazdırarak paralarını ancak denkleştirebildiklerini ifade ederek ortak pey sürdükleri iddiasının ihaleye fesat kapsamında kalmadığını, kaldı ki mahkemece de bu üç kişinin ortak pey sürdüklerinin tespit edildiğini, yine mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere ihalenin feshine konu taşınmazların satış bedelinin taşınmazların muhammen bedelinin üzerinde olduğunu, bu durumda zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini, şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığını, mahkemece ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve İİK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi gereğince işin esasına girilmediğinden şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesine yer olmadığı-
Somut olayda, İİK.nun 134. maddesi gereğince feshi istenen şikayete konu 1.310.590,20 TL muhammen bedelli taşınmazın, 2.100.000,00 TL'ye ihale edildiğini ve satış bedellerinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğunu, davacı hissedarın şikayet dilekçesinde ihalenin feshi ile birlikte kıymet takdiri raporunun tebliğ işlemine ve kıymet takdirinin taşınmaz değerini karşılamadığına yönelik açıkça şikayet ve itirazının bulunmadığı ve ihaleye fesat karıştırıldığına ilişkin bir iddiasının da bulunmadığından şikayetçinin İİK'nun 134/11. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığı açık olduğundan davacı paydaşın istinaf başvurusunun esastan reddine, diğer paydaşın istinaf başvurusunun ise süresinde olmadığından süreden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhale tarihinden sonra borcun kapatılmasının ihalenin geçerliliğine bir etkisi olmayıp, hem alacaklı hem de ihale alıcısı tarafından dava kabul edilmedikçe ihalenin feshine karar verilemeyeceği, borçluya kıymet takdir raporu ve satış ilanının usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, süresinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığı, bu nedenle Taşınmazın kıymetine ilişkin hususların bu aşamada ileri sürülemeyeceği, kıymet takdirinin üzerinden 2 yıldan fazla süre geçmediği, satış kararında tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilana karar verildiği, mahkemece yapılan araştırmaya göre ilan yapılan Türkiye gazetesinin en fazla tiraja sahip 5 gazeteden biri olduğu cevabı verildiği, fesat iddiası yönünden ihaleye katılımın engellendiği yönünde somut bir iddia ileri sürülmediği, mahkemece bu hususta delil ve tanıklarını bildirmek üzere davacı tarafa verilen kesin süre içinde delil ve tanık listesi bildirilmediği, ihale bedelinin İİK'nun 129. maddesi koşullarına uygun olduğu, rüçhanlı alacağı karşıladığı, resen yapılan değerlendirmede de feshi gerektiren bir olguya rastlanmadığı, bu nedenle ihalenin feshi isteminin reddine ilişkin verilen mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak 7343 Sayılı Kanunla Değişik 134/5-3 maddesi gereğince Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi, ihale tarihinden sonra dosya alacağının kapatılmış olması nazara alınarak şikayetçi borçlu aleyhine hükmedilen para cezasının ihale bedelinin %1'i olarak takdirinin gerektiği-
Somut olayda; şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı hususu ile ölçülülük ilkesi nazara alındığında ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
İİK.'nin 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya, alacaklıya ve tapu kaydındaki ilgililere (vasiye) tebliğ edilmesi gerekeceği- Satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Anılan madde uyarınca satış ilanının vasiye tebliği zorunlu olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu- Tebligatın, savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlı olduğu- Tebligat Kanunu m. 39'un konuluş nedeninin, tebliğ muhatabı ile tebliği onun adına kabule yetkili olan kimsenin arasında husumet varsa, bu kimselerin aldığı tebliğ evrakını tebligat muhatabına vermeyecekleri endişesi olduğu- Bu nedenle bu maddeye aykırı olarak yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
İcra takibini yapan alacaklı tek olup, paraya çevirme giderlerini de satış dosyasında icra takibini yapan alacaklı yaptığından ve ihalenin feshi isteminden sonra, dosya alacaklısı yaptığı bu masrafları talep hakkından feragat ettiğinden, ihale bedelinin paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını da karşılamasının gerekmeyeceği- İhale bedeli muhammen bedelin yüzde ellisini karşıladığından borçlunun bir zararının da bulunmadığı ve ihalenin feshi isteminin reddi gerektiği- "Feragatin davanın taraflarını ilgilendirdiği, şikâyet yolu ile memurluk işleminin yasaya uygun olup olmadığının denetlendiği, feragatle usulüne uygun olmayan işlemin sonradan hukuken geçerlilik kazanamayacağı, bu yolla istekliler arasında haksız rekabet oluşabileceği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin-müşterek rehin, birlikte rehin) denildiği- Bu rehin türünün; "üzerinde kurulmak istenen taşınmazlarının mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazların ayrı kişilerin mülkiyetinde yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmekte olduğu, bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamayacağı- Rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde rehinli alacaklı alacağını tahsil etmişse artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacağı ve rehnin sona ereceği-