Davacıların kazada oğullarının yaralandığını, buna çok üzüldüklerini belirttikleri davada, davacı baba için 5.000,00 TL ve davacı anne için 5.000,00 TL manevi tazminatın bir miktar az olduğu- Yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmadığı, ıslahla dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminatın istenemeyeceği, dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminat miktarının da ıslahla artırılamayacağı- Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağı-
Yıllık uzama süresi nedeniyle tahliye isteminin ıslah olarak değerlendirilmesi gerektiği-
Manevi tazminatın bölümlemeyeceği, ıslahla artırılamayacağı- Dava dilekcesinde talep edilmeyenin ıslahla artırılamayacağı-
Örtülü ticari işletme devri iddiasına dayalı alacağın tahsili isteminde; çekini, illetten mücerret olması, kayıtsız şartsız bir borç ödenmesi anlamına gelmekte olduğu, temel ilişkiden kopuk bir çekin düzenlendiğini kabul etme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın faturaya dayalı alacak davası olarak ıslah edilmesinin mümkün olduğu nazara alınarak,  ticari işletme devri hususunda değerlendirme yapılıp, böyle bir devrin varlığı halinde asıl borçlu ile birlikte davalının da müteselsil sorumlu ve bu sorumluluk nedeniyle de davacının talep hakkının oluşacağı-
Kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında kök parsel hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kaydı oluşturulduğu, ifrazlar, tevhitler ve satış yoluyla çekişmeli taşınmazın davacıların murislerine geçtiği bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği-
Zina (TMK m. 161) hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında, bu konuda yapılmış bir ıslah da bulunmadan  evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava dilekçesinde, TMK. mad. 166 uyarınca boşanma talep edildikten sonra, ıslah ile öncelikle zina (TMK m.161) ve onur kırıcı davranış (TMK m.162) sebebi ile boşanmaya karar verilmesi talep edildiğinden, mahkemece, zinaya dayalı talebinin delil durumu gözetildiğinde yeterli görülmediği gerekçesiyle reddine karar verildiği belirtilmişse, de onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma talebinin reddine ilişkin hiçbir gerekçe oluşturulmamış olduğundan, hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu-
Islahın, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıkları düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu, bu durumda, mahkemece, ıslah talebi kabul edilerek sunulan deliller değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesinin doğru olmadığı-
Haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemi-
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallardan olan dava konusu şirketin eşler arasındaki tasfiyesi sırasında, şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna ve niteliğine göre beklenen değeri, Tüketici Fiyat Endeksi nazara alınarak tasfiye tarihindeki sürüm değeri göz önünde bulundurularak bir sonuca varılması gerektiği- Aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği-