Dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslahın kural olarak mümkün olduğu- Davacı taraf dava dilekçesinde “aile konutu niteliğini haiz davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile önceki malik adına tescili” talebini davalının ölümünden sonra verdiği dilekçe ile “taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesi” şeklinde ıslah etmiş, böylelikle davanın konusunu değiştirmiş olup, mahkemece talep aşılmak suretiyle hem dava dilekçesinde belirtilen aile konutu şerhi konulması, tapu kaydının iptali ile önceki malik adına tescili talepleri hakkında hüküm kurulduğu, hem de ıslah dilekçesi ile talep edilen “aile konutu olduğunun tespitine” yönelik karar oluşturulduğu anlaşıldığından, mahkemece talebin aşılması suretiyle yazılı şekilde kurulan hükmün HMK'nun 26/1. maddesine aykırı olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Dava dilekçesinde istenilen miktarların "ıslahla" azaltılması mümkün olmayacağından, dava dilekçesindeki miktarlar üzerinden zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı vekili, ıslah dilekçesiyle davasını öncelikle TMK 713/2 maddesindeki olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik hukuksal nedeni ile tapu iptali ve tescil, yerinde görülmemesi halinde TMK 724. maddesi gereğince tapu iptali ve tescil, bu isteklerinin de yerinde görülmemesi halinde sebepsiz zenginleşme ve TMK 'nun 722-723. maddeleri gereğince iyi niyetle yapılan masrafların tazmini isteminde bulunmuş ise de, Mahkemece, dayanılan hukuki sebeplerden haricen satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuki nedenine değer verilerek davanın reddi cihetine gidildiği, ıslah ile belirtilen hukuki nedenler yönünden değerlendirme yapılmadığı, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ziynet eşyasının iadesi talebine-
Bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı-
Davacı taraf "davalı işyerinde yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını", davalı ise "3 adet, farklı tarihlere ilişkin izin kullanmaya dair davacı imzası içeren belge sunarak "izinlerin kullandırıldığını" iddia etmiş olup, mahkemece söz konusu izin belgelerine itibar edilerek bu alacak talebi reddedilmişse de, davacı "bu belgelerin matbu olarak alındığını, gerçeği yansıtmadığını" iddia ettiğinden ve belgelerin matbu hazırlanmış evraklar olduğu ve tarih kısımlarının doldurulduğu görülmüş olduğundan, öte yandan izin defteri sunulmadığı gibi ilgili ücret bordrolarında yıllık ücretli izin kullanmaya dair bir kayıt da görünmediğinden, mahkemece ispata elverişli olmayan belgelere itibarla yıllık ücretli izin alacağı talebinin reddinin isabetsiz olduğu- Islah dilekçesinde açıkça faiz istenmesi gerekir mi?
Fuzuli işgalin tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, haksız bir eylem sayılması gerekeceği- Bozmadan sonra keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasının ıslah hakkını ortadan kaldırmayacağı- Kişinin kendisine tahsis edildiğini düşündüğü dairede oturması kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden ecrimisile hükmedilmemesi gerekeceği-
Davacı yararına tapu iptali ve tescile konu edilen bağımsız bölümlerin arsa değerleri üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretinden herbir bağımsız bölüm maliki olan davalıların hissesi oranında sorumlu olacağı- Yıkılan iki adet bina değeri ile yıkılan binaların kira getirisinden oluşan alacağın davalı yüklenici şirketten tahsiline karar verilmesine rağmen, kabul edilen toplam alacak miktarı üzerinden haklılık oranına göre hesaplanan vekalet ücreti, harç, yargılama giderlerinden sadece davalı şirketin sorumlu olacağı gözetilmeksizin ve ayrıca tapu iptali ve tescil hükmü yönünden ise iptale konu olan bağımsız bölümlerin arsa değerleri üzerinden hesaplanacak harç ve yargılama giderlerinden davalı yüklenici dışındaki bağımsız bölüm maliki olan diğer davalıların hisseleri oranında sorumlu olacakları dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesine rastlanılmadığı halde, talep miktarını aşar şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Taraf beyanları ve davacı kooperatifin fiilen inşaata devam edip, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre inşaatın seviyesini % 99.99 oranına getirmiş olması karşısında, taraf iradelerinin sözleşmenin ayakta tutulması yönünde olduğunun kabulü gerektiği ve mahkemece, sözleşme gereğince yüklenici kooperatifin edimlerini tam olarak yerine getirip getirmediği değerlendirilerek, asıl davadaki tapu iptal ve tescil davası hakkında sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, sadece kooperatif üyelerinin dairelerinin tamamlandığından bahisle ve davada taraf olarak yer almayan kişiler hakkında tescil kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Islah dilekçesinde terditli talep olarak, tescil kararı verilmesi, mümkün değil ise, kâr ve kira kaybı istendiği ve davacı kooperatifin bu hususlara ilişkin taleplerini kanıtlayamadığı halde, kâr ve kira kaybı istemlerinin kabulünün isabetsiz olduğu-