Davanın tamamen ıslahı durumunda, yeni bir dava açılmamış sayılacağı, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, davanın ilk açıldığı 17/06/2011 tarihinde açılmış sayılacağı, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 1. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre; bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanun'un yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı, davanın tamamen ıslahı sonucu, davanın, kira sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın ilk açıldığı tarih göz önünde bulundurulduğunda, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun göreve ilişkin 8. maddesi hükmünün uygulanacağı, dava değeri itibariyle mahkeme görevli olduğundan, mahkemece işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı bir takım haklı nedenlere dayanmış ise de asıl fesih sebebinin hakim adaylığına geçmek olduğundan, davacının haklı nedenlere dayanmasının hakkın kötüye kullanımı olduğu ve bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağı- Davacı ve diğer çalışanlara düzenli olarak zam yapıldığı ve bunun işyeri uygulaması haline geldiği anlaşıldığından, tüm çalışanlara zam yapılırken davacıya zam yapılmamasının yerinde olmadığı- Zam nedeni ile oluşan ücret ve buna bağlı izin ücreti farkına hükmedilmesi, davacıya yapılacak zammın emsal durumda çalışana yapılan zamma göre hesaplanması gerektiği, ücret ve izin ücreti farkının terfi ettirilseydi varsayımına dayandırılamayacağı- Kısmi davanın ıslah ya da başka usulü bir işlemle belirsiz alacak davası olarak değiştirilemeyeceği- Mahkemenin hatalı ara kararına uyulması ilgilisine hak bahşetmeyeceğinden, davacı vekilinin ilk yaptığı talep arttırımının klasik anlamda ıslah olduğu, aynı davada ancak bir kez ıslah yapılabileceğinden, davacının ikinci ıslahının hükümsüz olduğu-
Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamayacağı, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hakkın ayni olmayıp, şahsi alacak hakkı olduğu- Açıklanan bu kuralın istisnalarının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtildiği-
Davalar birleşse de iki ayrı dava bulunduğu- Davalar birleşmeden önce yapılan ıslah talebinin asıl dosyaya yönelik olduğu, davalar birleştikten sonra birleşen dosya ile ilk kez talep edilen yıllık izin alacağına yönelik yapılan ıslahın aynı davada iki kere yapılan ıslah olarak kabul edilemeyeceğinden davacının yıllık izin alacağına yönelik ıslah istemi yok sayılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Bir davada sadece bir kere ıslah yapılabileceği, ikinci kere ıslahın mümkün olmadığı, bu nedenle ikinci ıslaha değer verilerek artırılan miktara göre hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Islah sureti ile başlangıçta dava konusu edilmeyen murisin yaptığı temlikin dava konusu haline getirilemeyeceği-
Davacı kadın, anlaşmalı boşanmaya dayalı dava açmış ise de; ön inceleme duruşmasında davasına şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak devam edeceğini beyan etmesine rağmen sonraki celsede dava dilekçesini tekrar ettiğini beyan ederek usulüne uygun yeni bir dava dilekçesi sunmamış olduğu anlaşıldığından, hakimin taleple bağlılık ilkesini dikkate almaksızın erkeğe kusur yüklemesinin doğru olmadığı- Davacı kadının açıklamalı dava dilekçesi sunmadığı ve usulüne uygun tazminat talebi olmadığı, bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah (HMK m. 176) işlemi de mevcut olmadığı halde, yazılı şekilde kadın yararına maddi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Bozma ilamındaki davalının ıslaha karşı zamanaşımı def'inin tarihine ilişkin saptamanın hatalı olduğu, yapılan bu hatanın maddi hata kapsamında kaldığı, bu nedenle taraf lehine usulî kazanılmış hak da bahşedemeyeceği-
Bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesinin ve kıdem tazminatı, asgari geçim indirimi ve yıllık izin alacaklarının ıslahen attırılan kısımlarının da hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Talep artırımına ilişkin ıslah harca tabi olup, harcı yatırılmayan ıslaha değer verilemeyeceği-