Davalı bankanın kredi borçlusuna sigorta yaptırmasında ki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve anılan sigortalar ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigorta kapsamına alınmasında davacı sigortalının da bir menfaatinin olduğu, hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davacıdan tahsil edilen sigorta primlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni teşkil ettiği-
Kullanılan kredi nedeniyle tahsil edilen kesintilerin hangi masraflardan ibaret olduğunun belirlenmesi, daha sonra gerekirse dosya konusunun uzmanı bilirkişiye tevdii edilip, tahsil edilmeyen masraflar yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, dava dilekçesinde tahsilini istediği alacağın en yüksek ticari faizi ile tahsili talebinde bulunmuş olup davalı banka tacir olduğundan avans faize hükmolunması gerekirken yazılı şekilde yasal faize karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu-
Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmelerinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmediğinden, mahkemece dava konusu tüm kredi sözleşmeleri ekleri ile birlikte getirtilerek, kredi sözleşmesi hükümleri, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde, davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre, bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan, dosya masrafı, hizmet bedeli, kullandırım masrafı, yapılandırma masrafı, kredi ödeme değişiklik masrafı, ipotek masrafı vb. adlar altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup, karşılaştırılarak, bankanın çeşitli isimler altında kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesintilerin sebebi, kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekeceği-
Davanın, kullanılan tüketici kredisi nedeniyle değişik adlar altında haksız alınan paranın iadesine ilişkin olduğu, davanın kabulü ile 3.286 TL'nin tahsiline karar verilmiştir. Ancak borcu kısmen ya da tamamen sona erdiren belgelerin her aşamada ileri sürülmesi mümkün olup, davalının temyizinde, 18.03.2008 tarihinde davacıdan komisyon masrafı adı altında kesilen 600 TL'nin, aynı tarihli başka bir işlemle davacıya iade edildiğini bildirdiği, dosya arasında fiş iptali adı altında 18.03.2008 tarihli dekont bulunmakta olup, davalı bankaca komisyon masrafı adı altında yapılan 600 TL kesintinin, davacıya iade edildiği anlaşıldığı, Mahkemece, bu masrafın da kabul kapsamına alınmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının amacı, kredi kullanımı esnasında haksız olarak yapıldığı ileri sürülen kesintinin iadesinin sağlanması olduğu, bu amaçla başvurulacak hukuki mercilerce öncelikle bankaca yapılan kesinti tutarının belirleneceği göz önüne alındığında davacının isteminin ayrı bir dava şeklinde ileri sürülmesinde hukuki yararının da bulunmadığı, bu nedenle davalının,davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-