4077 s. K. mad. 30 gereğince, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifasındaki eksiklik nedeniyle davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcının sorumluluğuna gidebileceği- Sosyal tesislerin yapılmamış olmasının (eksik ifanın) , alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerektiği- Davacı tarafından imzalan konut devir teslim tutanağında (ibraname);"Konutun karşılıklı imza ettiğimiz sözleşmeye, ekli mahal listesindeki hususlara, broşürlere ve taahhüt edilen niteliklere uygun olarak tamamlandığını, müşterek yerlerin tesis ve tesisatları ile daire içlerinin kullanım için yaşamsal derecede önemli hiçbir eksiğinin bulunmadığını, bu yerleri oturmaya ve kullanmaya müsait bir durumda eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim aldığımı bu konuda ileride herhangi bir hak talep etmeyeceğimi beyan ederim..." yazılıysa da, doğmamış bir haktan önceden yazılı ibraname ile feragat edilmiş olması mümkün olmadığından, bu ibranameye geçerlilik kazandırmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Taraflar arasında 10.12.2010 tarihinde imzalanan tarım ve hayvancılık kredi sözleşmesinin 6098 sayılı TBK'nın yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış olup, anılan Kanun'un genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin bu sözleşmede nazara alınmayacağından, sözleşme tarihi itibariyle somut olaya uygulanacak 818 sayılı BK hükümleri çerçevesinde ve ayrıca davaya konu kredi yönünden emsal banka uygulamaları araştırılıp uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı Banka uygulamasının yerinde olup olmadığı hususunda bankacılık konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Banka tarafından haksız olarak tahsil edilen dosya masrafı alacağının iadesine ilişkin davada, davacı tarafından davalı bankadan çekilen kredilerin niteliğinin ticari olup olmadığı belirlenip eğer çekilen krediler arasında ticari kredi söz konusu ise ticari krediler yönünden Tüketici Mahkemelerinin görevli olmadığının dikkate alınacağı-
Bankanın sadece kredinin verilmesi için zorunlu ve belgeli olan masrafları tüketiciden isteyebileceği, aksi halde belgesi ibraz edilmeyen masrafların tüketiciden istenebileceğine ilişkin kayıtların haksız şart teşkil edeceği- Mahkemece sigorta masraflarının iadesinin gerekip gerekmediği hususunda uzman bilirkişi marifetiyle rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Davanın, davalı bankadan kullanılan konut kredisi kapsamında tahsil edilen haksız kesintilerin iadesine ilişkin olduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalı temyiz dilekçesinde, anılan Kararın icraya konulması üzerine masrafların davacıya 29.02.2016 tarihinde 2.696,25 TL olarak ödendiğini belirterek buna ilişkin dekont ibraz ettiği, davalının temyizde ileri sürüp ibraz ettiği belge  ödeme def'i niteliğinde olup her zaman ileri sürülmesinin mümkün olduğu, hal böyle olunca 2.696,25 TL’nin davacıya iade edildiğine dair davalı tarafından ibraz edilen belge üzerinde durularak buna ilişkin taraf delilleri sorulup alınarak hâsıl olacak sonuca uygun karar verilmesinin gerektiği-
Davacının davalı bankadan kullandığı her bir kredi nedeniyle alınan masrafların miktarı ile zorunlu, makul ve belgeli olup olmadığı hususunda gerektiğinde bilirkişi raporu alınmak suretiyle hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Satıcı, sözleşmeden başka ilan ve reklamlarda, broşür ve katologlarda vaat ettiği hususlar yönünden alıcı tüketiciye karşı sorumlu olup, sosyal tesislerin yapılmamış olmasının, alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerektiği-
Ticari kredi yönünden taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibarıyla yürürlükte olan 4077 sayılı yasa kapsamında kalan bir ilişki mevcut olmadığından Tüketici Mahkemesinde dava açılamayacağı, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi içerisinde kaldığı-