Emekli olsa da kişinin kendi rızasıyla kendi kredi borcunu, alacaklı ile aralarındaki anlaşmaya uygun şekilde dilediği gibi ödeyebileceği, aksinin kabulünün sözleşme serbestisi ve ahde vefa ilkelerine aykırı olacağı- 5838 s. K. m. 32 ile değişik 5510 s. K.’un 93 üncü maddesine gelen ek ibare ile, borcun icra takibiyle tahsili yoluna başvurulmuş olması hâlinde borçlunun muvafakati ile hacze devam edilmesine imkân tanındığı- Emekli maaşından başka bir gelirinin olmadığı yönündeki genel kabulden dolayı zayıf tarafı daha da zayıf hâle getirmeme saiki ile korunan tüketicinin, kendi iradesiyle imzaladığı kredi sözleşmesi çerçevesinde kavuştuğu ve sosyo-ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda harcadığı meblağı yine emekli maaşı ile ödemek zorunda olduğunu bilebilecek durumdayken, çekeceği kredinin ödeneceği ihtimalini banka gözünde kuvvetlendirir şekilde emekli maaşını mal varlığının bir parçası olarak gösterdiği, bu inançla hareket eden bankanın davacıya birden çok kez kredi tahsis ettiği, davacının başka bir yolla taksit ödemesinde bulunmadığı, en başından beri ödeme yöntemi olarak tercih ettiği virman usulüyle kredi taksitlerinin her ay düzenli tahsil edilmesine itiraz etmediği ve dava açmakla davacının bu yöndeki iradesinin ortadan kalktığını gören banka tarafından bu usulle yapılan tahsilâta son verildiği gözetildiğinde, söz konusu kesintilerin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptalinin ve bu talebin kabulüyle bağlantılı olarak da kesilen bedellerin iadesinin istenmesi hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği- "Emekli maaşlarının haczedilemezliği ve bundan feragatin geçersizliğine dair hükümlerin emredici mahiyet taşıdığı, kredi sözleşmelerine konulan, bankaya takas/virman/mahsup işlemi yapma yetkisi veren hükümlerle hem tüketici hem de emekli olmakla zayıf ve sosyal devlet ilkesi gereği korunmaya muhtaç durumda olan kişinin kendisi lehine kanun koyucu tarafından öngörülen korumadan mahrum kaldığı, söz konusu sözleşme hükümlerinin İİK m. 83/a ve 5510 s. K. m. 93'e ayrılık teşkil ettiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı, sözleşmeye konu düğün organizasyonunun iptal edilmesi ve organizasyonun gerçekleşmemesi nedeni ile sözleşme gereğince yapılan ödemelerin iadesini talep etmiş olup sözleşmenin cezai şarta ilişkin hükümlerinin haksız şart niteliği taşıdığından geçersiz olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince, "sözleşmeye konu düğünün iptalinde ve sözleşmenin feshinde davalının kusuru bulunmadığından davalının, düğünün iptali nedeni ile uğradığı zararı davacıdan talep edebileceği" haklı olarak kabul edildikten sonra, davalının beyanları ile "uğranılan zararın usulünce ileri sürülmediği" gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; savunmasında ileri sürmesine rağmen davalının e-posta aracılığı ile kendisine sözleşmenin iptal edildiğinin bildirilmesinden sonra, kararlaştırılan gün için başka bir organizasyon tertip edip edemediği hususunun yeterince araştırılmamış olduğu-
Yaz okulu ücretinin iadesinin gerekip gerekmediği, aynı derslerin ücretsiz olarak bir sonraki dönem alttan alınması mümkünken ücretli olarak yaz okulu uygulaması ile bedel tahsil edilmesinin haksız şart teşkil edip etmediği- Davalı üniversitenin mevzuat hükümleri çerçevesinde yaz okulu eğitimi sunduğu ve davacının kendi iradesiyle aldığı hizmeti bedelini ödemesi gerektiği, bu uygulama dönemin yasal düzenlemelerine uygun olup taraflar arasındaki uyuşmazlıkta uygulama yeri bulmayan haksız şarta ilişkin tüketici hukuku düzenlemeleri çerçevesinde ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dava dilekçesi tebliğ edilip cevap dilekçesi sunma imkanı tanınmadan dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmesi için dosya üzerinden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- C.kurtaranlık sertifikası için yurtdışı eğitim danışmanlığından alınan hizmetin pandemi nedeniyle iptal edilmesi sebebiyle iptal tarihine kadar sunulan hizmetlerin istemine ilişkin davada vize başvurusu sonrası sürecinde olan katılımcıya, masraflar için yapılan kesintiden sonra geri kalan bakiye Aralık 2020 sonuna kadar iade edilecektir." şeklindeki düzenlemenin tüketici ile müzakere edilmeden ve tüketici aleyhine dengesizliğe neden olacak nitelikte olduğu ve haksız şart olduğu anlaşıldığından mücbir sebep nedeniyle sözleşmenin ifa edilemediği, şirketin tüketici adına yaptığı ve ispat edebildiği zaruri giderleri talep edebileceği dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Yatay geçiş ve nakil talebinin kabul edilmesi nedeniyle davalı Üniversiteye ödenenden katkı payının iadesi edilmesi istemi- Davacının, davalı üniversiteye kayıt yaptırması ile o bölüm için ayrılan kontenjan davacı bakımından doldurulmuş olup öğrenim dönemi başladıktan sonra ayrılma istemi ile davacıya ayrılan kontenjanın boş kalacağı, ikinci sınıfta olan öğrencinin nakil talebi davalı Üniversite tarafından kabul edildiğine göre o eğitim-öğretim dönemi içerisinde davacı öğrenci yerine davalı Üniversite’ye nakille bir başka öğrenci ile boş bırakılan kontenjanın doldurulup doldurulmadığı araştırılarak karar verilmesi gerektiği-
Davacı Kurum emeklisinin, davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı sırada banka nezdinde aldığı emekli maaşından takas ve virman suretiyle tahsilat yapılmasına muvafakat ettiği, kredi taksitlerini bir süre sorunsuz ödediği ancak davacının daha sonra ödeme güçlüğüne düşmesi nedeniyle kredi taksitlerini ödeyemediği- Bankanın sözleşmedeki bu düzenlemeden hareketle emekli maaşının dörtte birine bloke koyarak kredi borcuna mahsup ettiği- Ne var ki İİK’nın 83/a maddesi gereğince haczedilemezlikten önceden feragatin geçersiz olup henüz hakkında herhangi bir icra takibi başlatılıp maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacının iradesinin açıkça ortaya konulduğundan bahsedilemeyeceğinden kredinin alınması sırasında takas ve mahsup yönünde verilen muvafakatin de geçerli sayılamayacağı-
Bankanın TCMB bildirdiği %50 faiz oranını kredi sözleşmelerine fiilen uyguladığına dair bir belgeyi dosyaya sunmadığı, genel kredi sözleşmesine dayanak yapılan tek taraflı uygulama ve % 100 faiz talebinin genel işlem koşulları kapsamında davalıların durumunu ağırlaştırıcı ve haksız şart niteliğinde olduğu- Davacı bankanın davalı şirkete 2016 yılında fiilen kullandırdığı krediler içerisinde en yüksek kredi faiz oranı % 20.40 olduğu, sözleşmede belirtilen % 100 baz ilavesi ile davacı bankanın uygulayabileceği faiz oranı % 40.80 olduğu- Banka ile davalı şirket arasında imzalanan protokolün yeni bir kredi kullandırımı olmayıp mevcut kredilerin yapılandırılması olarak düzenlendiği gözetildiğinde nakti alacağa yönelik davanın reddinin yerinde olmadığı- Davada reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT'nin 13/1 maddesine göre vekalet ücreti takdiri gerekirken maddi hata sonucu daha yüksek miktara takdir edilmesinin hatalı olduğu-
Limitsiz sağlık sigorta sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada, davacının 1999 yılından günümüze kadar her yıl yenilenen poliçelere herhangi bir itirazının bulunmadığı, Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçeler için de herhangi bir itirazın olmadığı (TTK. 1423 md.) anlaşıldığından, söz konusu poliçelere itiraz etmeyen davacı yönünden de müterafik kusur bulunup bulunmadığı, poliçe teminat bedelinden indirim yapılıp yapılmayacağı, yasal düzenlemeler ve poliçe hükümleri de tartışılmaksızın "sözleşme mahiyetindeki poliçede, sözleşmenin teminat dışı kalan haller başlıklı kısmının 6502 sayılı yasaya uygun olarak düzenlenmediği, yanıltıcı başlık kullanıldığı" gerekçesi ile "davanın kabulüne" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunda, borçlunun başlangıçtan beri mütemerrit olduğu söylenemeyeceği, alacağın istenilebilir hâle getirilmesi ve beraberinde faiz talep edilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi, bunun için de ihtarın zorunlu olduğu- "Haksız şartın baştan itibaren yazılmamış olma hâlini doğurduğu, yapılan kesintilerin haksız şart olduğu kabul edildiğinde ise artık sözleşmeye göre bir kesitinin varlığından bahsedilemeyeceği, olaya sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği ve dolayısıyla ihtara lüzum olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Dava dışı muris sigortalının kullanmış olduğu krediler nedeni ile kesilen masraflar ve yapılan hayat sigortası nedeni ile ödenmesi gereken teminatın tahsiline-