İçerik Akışı
Maddi tazminat davası- Islah- Ek dava- Faiz-
Davacılar açtıkları davayı ıslah etmişler, bundan sonra da bu dosya ile birleştirilen ek davayı açmış olup davacının ek dava konusu yaptığı talebinden açıkça feragati bulunmadığı, dolayısıyla ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasa da, ıslah ile artırılan miktar dışında da maddi tazminat isteminde bulunabileceği- Davacılar, dava dilekçeleri ile faiz isteminde bulunmamış ıslah dilekçeleriyle ise faiz isteminde bulunmakla birlikte, bu istemde de faiz başlangıç tarihleri hakkında bir talepleri olmadığından, asıl davada ancak ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği-
Avukatın mesleğinde kullandığı bir hesabın haczedilmezliği-
Avukatın mesleğinde kullandığı bir hesabın haczedilmezliğinin, ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmesi gerektiği ve bu konuda ispat yükünün borçluya düştüğü- Haczedilen hesabın mesleğinden kaynaklı harcamalar için kullanıldığını borçlu avukatın ispatlaması gerektiği- Borçlu avukatın haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının, "haczedilmezlik hakkından feragat" olarak kabul edilmesi gerektiği- Avukatlık mesleği için lüzumlu olan vergi ödemeleri, icra ödemeleri, ücretler gibi paraların olduğu haciz konulan hesapta ayrıca kişisel olarak aidat, kırtasiye, sağlık hizmetleri, gıda, fatura .. gibi harcamaların da bu hesaptan yapıldığı, haciz konulan hesabın havuz hesabı olduğu, sadece mesleğin lüzumu için gerekli şekilde kullanılmadığı anlaşıldığından, şikayetin reddi gerektiği-
İİK. mad. 89/4 tazminat şartları-
İİK. mad. 89/4 uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu- Tasdiksiz borçluya ait ticari defterlerdeki borcun sadece borçlu aleyhine kullanılabileceği- Mahkemece, yalnızca borçlunun defter ve belgelerinin incelenmesiyle yetinilmeyip temyiz eden davalı üçüncü kişinin ticari işletmesine ait olan defter ve belgelerin temini ile borçlunun ticari defterleri ile birlikte bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihte borçlunun davalı üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının bulunup bulunmadığı ve miktarı belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 40/1- Bozma üzerine maaş haczinin durumu-
Takip dayanağı mahkeme kararı esastan bozulmuş olduğundan, takibin, İİK. mad. 40/1 uyarınca olduğu yerde duracağı ve bu durumda hacizlerin kaldırılmasına karar verilemez ise de; borçlunun haciz konulan maaşından yapılan kesintinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği- "Maaş kesintisine devam edilerek paranın alacaklıya ödenmeyeceğine" yönelik müdürlük kararının düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Bankanın hesap üzerinde rehin hakkını ileri sürmesi- İİK. mad. 89, 96, 97
89/1 haciz ihbarnamesi üzerine, üçüncü kişi bankanın hesap üzerinde "rehin hakkını" ileri sürmesinin, haciz ihbarnamesine "itiraz" mahiyetinde olduğu ve bu itirazın İİK.'nun 89. maddede düzenlendiği şekilde çözümlenmesi gerektiği, uyuşmazlığın "istihkak davası" olarak görülmesinin isabetsiz olduğu-
Hizmet süresinin kesintiye uğraması- Davalı alt işverenlerin kıdem tazminatından sorumlu tutulup tutulamayacakları- Kıdem tazminatı alacağında zamanaşımı-
Davacı işçi davalı Sağlık Bakanlığına bağlı Hastane nezdinde alt işverenler işçisi olarak çalışmış ve emeklilik sebebiyle iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı ile birlikte işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiş olup davalı Sağlık Bakanlığının sorumluluğu 4857 s. İş Kanunu mad. 2 gereğince asıl işveren sıfatına bağlı kanundan kaynaklanan bir sorumluluk olduğu- Asıl sorumluluk, iş sözleşmesinin tarafı ve davacı işçinin gerçek işvereni olan alt işverenlere ait olduğundan, alt işverenin sorumlu olmaması durumunda, asıl işverenin sorumluluğundan evleviyetle söz edilemeyeceği- Davacı işçinin çalışmaya başladığı 1991 yılından 1998 yılına kadar kesintisiz olarak değişen alt işverenler yanında çalışmaya devam ederek her bir yeni alt işverenin iş yeri devri esaslarına göre işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını devraldığı; bununla birlikte 19.07.1998 tarihinden 18.05.1999 tarihine kadar davacının çalışmasının bulunmadığı ve bu sürenin yaklaşık on ay olduğu gözetildiğinde, iş sözleşmesinin 19.07.1998 tarihinde feshedildiği ve 18.05.1999 tarihi itibariyle yeni bir iş sözleşmesi kurulduğu, yine alt işverenler arası iş yeri devri esaslarına göre davacının ikinci iş sözleşmesinin de 2011'e kadar devam ettiğinin kabulü gerektiği, ona aylık kesinti sebebiyle alt işverenler arasında iş yeri devri bulunmadığından, davalı alt işverenlerin 1999 tarihinden önceki dönemden sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı- Davalı Sağlık Bakanlığı, 1991 ilâ 1998 tarihleri arasında geçerli ilk iş sözleşmesinden ve 1999 ilâ 2011 arasındaki geçerli ikinci iş sözleşmesinden ayrı ayrı asıl işveren sıfatıyla sorumluysa da, kıdem tazminatı alacağı, 818 s. BK mad. 125 maddesi gereğince, fesih tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan, süresinde ileri sürülen zamanaşımı def'i iki ayrı sözleşme itibariyle değerlendirildiğinde, ilk dönem iş sözleşmesi 1998 tarihinde feshedildiğinden, dava tarihine göre fesih tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği- "Davacının davalı (kamu işvereni) Sağlık Bakanlığı nezdindeki tüm çalışma süresinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı alacağının belirlenmesi gerektiği, davacının fasılalı olan çalışmasının birleştirilerek sonuca gidilmesi sebebiyle zamanaşımının da söz konusu olmadığı" şeklindeki görüş HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Fazla çalışma- Karineye dayalı indirim-
Fazla çalışma iddiasının takdiri delil ile kanıtlanması durumunda indirim yapılması gerekeceği- Somut olayda tanık beyanlarına göre belirlenen fazla çalışma ücretinden karineye dayalı olarak yapılan 1/4 oranındaki indirimin yeterli olmadığı, hesap döneminin uzunluğu, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ve yıllık izin günlerinin dışlanmamış olması dikkate alındığında, (emsal Hukuk Genel Kurulu kararları doğrultusunda) fazla çalışma ücretinden 1/3'ünden az olmamak üzere karineye dayalı indirim yapılması gerektiği-
Haksız azil nedenine dayalı ödenmeyen vekalet ücretinin tahsili istemiyle
Azil haklı ise avukatlık ücretinin ödenmeyeceği, haksız azil halinde ise, avukatın ücretin tamamına hak kazanacağı- Azle ilişkin olarak tanık dinlenemeyeceği-
HMK. mad. 27-
Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmaması halinde, tarafların hukuksal haklarının kısıtlanmış olacağı-
Islah-
Davanın asıl dayanağı imalat hatası olup gelinen noktada inşaat alanında çökme meydana geldiği davacı konutunda zarar oluştuğu duvarın da yıkıldığı anlaşıldığından, dava sebebinin değiştiğinden bahisle ıslah yoluna gidilmesine gerek olmadığı-