İçerik Akışı

Vakfın tescili-

Vakıf senedinde belirtilen meblağdaki kuruluş malvarlığı yerine daha düşük meblağın TL bloke edilmiş olması ile kurucunun 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 9/1.maddesinde sayılan suçlardan mahkumiyetinin olup olmadığı ile yerleşim yeri araştırılmadan tescile karar verilmesinin hatalı olduğu- Yeni kurulan vakıfların mahkeme siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, mahkemenin vereceği tescil kararının kurucu yenilik doğuran bir karar olduğu, yani yeni kurulan vakıflarda, tescile dair kararın tüzel kişiliğin kazanılması için ön koşul olduğu-

İhalenin feshi- Şikayet- Karşı taraf-

İhalenin feshi şikayetinde kimler karşı taraftır?

Organik bağ bulunan şirkete ödeme

İki şirketin ortaklarının aynı olup olmadığı, her iki şirket arasında organik bağ, iktisadi bütünlük ve yönetsel özdeşliğin olup olmadığı saptanarak, organik bağın bulunması ve faturaların şirketlerden birine ödenmiş olması durumunda yapılan ödemenin kötü ödeme sayılamayacağı-

Basın özgürlüğü- Kişilik haklarına saldırı-

Başkanlık sistemine ilişkin yazıdaki görüşlerin Anayasa Mahkemesi başkan ve üyelerinin kişiliklerine yönelik olmayıp, üyelik statüsü ile ilgili genel değerlendirmeler olduğu, yazının hiçbir bölümünde bir başkan ya da üyenin ismine yer verilmediği, şahıslarına yönelik bir ifade kullanılmadığı, yapılan değerlendirmelerin bilimsel nitelikte olduğu anlaşıldığından, yazıdaki “Anayasa Mahkemesi üyeleri bu görev için yetersiz” başlığı altında diğer ülkelerin Anayasa Mahkemelerinin oluşum şekli hakkında bilgilere yer verilmiş ve davacılara yönelik bir beyanda bulunulmadığından, çarpıcı ve abartılı başlık kullanılması okuyucunun dikkatini çekmeye yönelik bir gazetecilik tekniği olup, suç unsuru içermediği sürece sorumluluk gerektirmeyeceğinden, dava konusu yazı bir bütün olarak ele alındığında, kullanılan ifadelerin, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken sert eleştiri mahiyetinde olduğu ve davacıların kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği-

Asıl Borç Sona Ererken Faiz Alacağının Saklı Tutulmaması veya İtirazi Kayıt Yöneltilmemesi-

Asıl borç son bulduğu halde alacaklı ancak bu hakkını saklı tuttuğunu veya durum koşullardan bunun anlaşılması gerektiğini kanıtladığı takdirde işlemiş faizlerle ilgili hakkı son bulmayacağından ödeme yapılmadan önce davacının Kurum'a birikmiş aylıklarının ödenmesi konusunda başvurusunun bulunup bulunmadığı, başvuru var ise davacının bu başvurusunda faiz alacağına ilişkin haklarını saklı tutup tutmadığı, toplu ödemenin banka kanalıyla yapıldığının anlaşılmasına göre davacının bu ödemeleri alırken faiz hakkını saklı tuttuğuna dair bankaya sunulmuş bir dilekçesinin bulunup bulunmadığı, faiz hakkını saklı tuttuğuna dair itirazi kayıt ileri sürüp sürmediğinin araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verileceği-

Birden çok borç- Açıklamasız yapılan ödemenin mahsubu-

Borçlunun nakit, banka kanalıyla ve masraf faturaları ile ödemeler yaptığı, ödemenin hangi faturaya karşılık yapıldığı açıklanmadan gerçekleştirildiği görüldüğünden, ödemelerin hangi alacağa mahsup edileceği hususunun TBK. mad. 101 ve 102 uyarınca tayin edilmesi gerektiği-  HMK. mad. 199 gereğince elektronik mailler, yazılı delil başlangıcı kabul edildiğinden, yazışmalar yapan davacı şirket yetkilisinin isticvabına karar verilerek hesap mutabakatı bulunup bulunmadığı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-

Öğrenme ile itiraz süresinin başlaması şartları-

Öğrenme ile itiraz süresinin başlayabilmesi için borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin bulunması gerektiği ve böyle bir durumda, öğrenme tarihi tebliğ tarihi kabul edileceğinden, itiraz süresinin de bu tarihten başlayacağı- Ödeme emrinin takip borçlusu yerine, borçlu ile isim benzerliği olan kişiye çıkarılması durumunda, şikayetçi borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, borçlu icra takip dosyasından fotokopi alsa bile itiraz süresinin işlemeye başlamayacağı ve borçlu hakkındaki takibin kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gibi takip kesinleşmeden konulan hacizlere ilişkin şikayetin de süresiz şikayete tabi olduğunun kabulü gerektiği-

Avukatın özen borcu-

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hâkimini bağlamayacağı- Davalı avukatın ihmalinin bulunup bulunmadığı tartışılan idare mahkemesinde açılan davalardan birinde idare mahkemesi "idari işlemin tebliğ tarihi, merkez disiplin kuruluna itiraz tarihinin dilekçede belirtilmediği ve itiraz başvurusunun dilekçeye eklenmediği" gerekçesiyle "eksiklikler tamamlanarak yeniden dava açılmak üzere" reddedilmiş olup tanık ifadesinde, "davalının davacıdan belgelerin önceden verilmesini talep ettiği ancak belgelerin ısrarla istenmesine rağmen verilmediğini, davacının, belgelerin çocuğu tarafından yırtılarak sobaya atıldığını söylediğini" beyan ettiğinden, davacı tarafından, istenen belgelerin davalı avukata verildiği ispat edilememiş olduğu- Diğer idare davanın davanın reddedilmesine de davalı avukata atfedilecek kusur tespit edilememiş olup her iki dosya yönünden davalı avukatın özen borcuna aykırı hareket ederek davacının zararına sebebiyet verdiği ya da davalı avukatın ihmalinin bulunduğu ispatlanamamış olduğu-

Cezai şart-

Taraflar arasındaki sözleşmeye konu bilgisayar programının, yapılan e-posta yazışmaları karşısında ayıplı olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre davacının cezai şart talep edip edemeyeceği-

İnançlı işlem- Ferağa icbar davası- İyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı-

İnançlı temlik hukuksal nedenine dayalı olarak açılan eldeki davada; daha önce bizzat davalıların murisi tarafından açılan ferağa icbar davasının ilk oturumunda davacı şirket vekilinin davayı kabulü nedeniyle verilen tescil kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiği dikkate alındığında, o dava sırasında işlemin muvazaalı olduğu yönündeki bir savunma ile temlik işlemine karşı koymayan davacı bakımından taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin hukukiliğinin kesinleşip kesinleşmediği, bu olgunun eldeki dava bakımından kesin delil oluşturup oluşturmadığı, yine işlemin tarafı olan ve ferağa icbar davasında kabul beyanında bulunan davacı şirketin bu davada ileri sürdüğü iddiaların iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı-