İçerik Akışı

Tedbir nafakasına ilişkin ilam- Boşanmaya ilişkin ilam- İlamın icrası-

Alacaklı tarafından nafaka istemli olarak açılan aile mahkemesi kararı ile hükmedilen tedbir nafakası alacağının tahsili için takip başlatıldığı, bu takip devam ederken, alacaklı tarafından açılan boşanma davası neticesinde verilen karar ile hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin ilam icra müdürlüğüne sunularak dosya kapak hesabının yapılması ile maaş haczi müzekkeresi gönderilmesinin istendiği görülmekle, icra dosyasına sonradan ibraz edilen yeni ilama göre borçluya icra emri tebliğ edilmeden ve takip kesinleşmeden haciz müzekkeresi gönderilmesinin hatalı olduğu-

Nafaka alacaklarının takibi- Ara karara dayalı ilamsız takip- İlamlı takip- Mükerrerlik iddiası-

Alacaklı tarafından tedbir nafakasına ilişkin ara karara dayanılarak "ilamsız takip" dosyasında dava tarihinden itibaren birikmiş nafaka alacağı ile birlikte işleyecek nafaka alacaklarının talep edildiği, borçlunun borca itirazda bulunduğu ancak icra müdürlüğünce takibin durdurulması yönünde bir karar verilmediği, takipten feragat de bulunmadığından anılan takibin ayakta olduğu; mükerrer olduğu iddia edilen "ilamlı takip" dosyasında ise aile mahkemesinin "tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına ilişkin" hükmü uyarınca, dava tarihinden itibaren birikmiş nafaka alacağı ile işleyecek aylara ilişkin nafaka alacaklarının tahsili talebinde bulunulduğu, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda mükerrerlik iddiasıyla birlikte ilk takip dosyasında bir kısım ödeme yaptığı iddiasını da ileri sürdüğü görülmekle, mahkemece, dosyanın bilirkişiye tevdii ile her iki takipte tahsili talep edilen aylar nazara alınarak mükerrer alacak talebi bulunup bulunmadığı ve yine borçlu tarafından dosyaya ibraz edilen hesap dökümleri ilgili bankalardan temin edilip "ödeme iddiası" da değerlendirilerek bilirkişi raporu aldırılmak suretiyle nafaka borcunun tespiti gerektiği- "Her iki takibin tarafları ve dayanaklarının aynı olduğu" gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-

Sıra cetveli- Muvazaa iddiası- İspat yükü- Mahkeme kararı (ara kararla) hükmedilen nafakanın muvazaalı olduğu iddiası-

Sıra cetvelinde muvazaa iddiasında ispat yükü davalıya düşeceği- Mahkeme ilamı olsa bile muvazaa yapıldığının iddia edilebileceği- Mahkeme kararı veya ara kararla hükmedilen nafakanın muvazaalı olmadığı görüşünün isabetli olmadığı, aksinin iddia edilmesi ve ispatı mümkün olduğu ve bu nedenle davalıya alacağının gerçek olduğunun ispatına ilişkin delilleri sorulup sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-

İhtiyati Haciz- Alacağın Varlığı-

Alacaklının, fatura sevk irsaliyesi ve teyit formlarına dayanarak ihtiyati haciz isteminde bulunması karşısında, alacağın varlığına kanaat oluşturacak belgeleri ibraz ettiği anlaşıldığından, ihtiyati haczin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-

Tasarrufun iptali- Davalılar arasında kan davası olması-

Davalılar arasında kan davası bulunmakta ve davalılar arasındaki boşanma gerçek bir boşanma ise de; davalı üçüncü kişiye nafaka borcuna karşılık olarak devredildiği iddia edilen dava konusu taşınmazın satış değeri ile gerçek değeri arasında üç misli fark olduğu, davalı üçüncü kişinin nafaka alacağının devredilen taşınmazın değerinden daha düşük miktarda olduğu, borçlunun halen taşınmazda oturmaya devam ettiği ve davalılar arasında bulunduğu beyan edilen kiracılık ilişkisinin ve kira ödemelerinin belgelenememiş olduğu gözönüne alınarak dava konusu tasarrufun İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-

Tedbir nafakası ara kararının ilam niteliğinde olup olmadığı-

Tedbir nafakasına ilişkin ara kararın, ilam niteliği olmadığı gibi, İİK mad. 38'de yazılı ilam mahiyetine haiz belgelerden de olmadığı, bu sebeple ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olmayacağı, ilamlı takip konusu yapılamayacağı-

Konkordato mühleti- İşçilik alacağı- İİK. mad. 206 çerçevesinde imtiyazlı alacak-

Alacaklı tarafından, işçi alacağına dayalı olarak borçlu şirket aleyhine 08.05.2017 tarihinde genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibi itiraz edilmemesi üzerine kesinleşmiş olduğu, borçlu şirket hakkında ise 22.02.2017 tarihinde konkordato mühleti verildiği, takibe konu alacak, ilamla hüküm altına alınmamış ise de, borçlu tarafından süresinde borca itiraz edilmeyip, takibin kesinleştiği anlaşıldığından, anılan alacağın, İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasında belirtilen işçi alacağı olduğunun kabulü gerekip, takibin durdurulmasına yönelik icra dairesi kararı ile bu işleme ilişkin şikayetin reddine ilişkin icra mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği-

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması- İtiraz hakkının kötüye kullanılması- Eşlerin eşit kusurlu olması-

Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunsa da, itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebileceği- Dinlenen tanık beyanlarına göre "davalı kadının, eşinin ailesi ile görüşmek istemediği, kendi annesinin evliliğe olan müdahalesine ses çıkarmadığı", buna karşılık davacı erkeğin de "annesinin müdahalesine izin verdiği" ve tarafların ayrılmalarına sebep olan son olayda eşini (Konya iline) rıza ile gönderdikten sonra telefonlara çıkmamak ve aramamak suretiyle boşanma davası açtığı, bu durumda eşlerin eşit kusurlu olduğu ve evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsıldığı, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının kabul edilmesi gerektiği-

Usulsüz tebligat- Muhatabın dışarıda olduğu bilgisi- Komşunun açık kimliği-

"Muhatabın dışarıda olduğu" bilgisini veren komşunun açık kimliğinin tespit edilmediği görüldüğünden, bu hâliyle yapılan işlemin tebligat memurunun soyut beyanından ibaret kaldığı ve tebliğin usulsüz olduğu-

İş kazası- Maddi ve manevi tazminat istemi- Kusur oranları- Maluliyet oranı- Manevi tazminat miktarı-

İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, kazanın bakım esnasında, asansörün, sigortalının sırtına düşmesinden kaynaklandığı, kusur raporuna göre davalı şirketin %75,  sigortalının ise %25 oranında kusurunun bulunduğu, iş kazası sonucu yirmi gün istirahat alan sigortalının %0 oranında maluliyetinin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu raporunda da davacının iş kazası sonucu meydana gelen rahatsızlığın fonksiyonel bozukluk bırakmadan iyileşmiş olduğu, maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı- İş kazasının meydana geldiği tarih ve bu tarihteki paranın alım gücü ile iş göremezlik derecesi dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen 6.000,00 TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu-