İpoteğin kaldırılmasına ilişkin istemler nisbi harca tabi olup, davanın değeri ipotek miktarı olduğundan bu bedel üzerinden nisbi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemlerin yapılamayacağı- Davacının tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına ilişkin herhangi bir talebi bulunmadığı halde talep aşılarak, davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım, birleştirilen dava elatmanın önlenmesi istekleri-
Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin haftanın yedi günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmesine karşın bilirkişi raporunda, davacının hafta içi altı gün 08.00-17.00 arası çalıştığı ayrıca haftada üç gün 17.00-20.00 arası çalıştığı kabul edilerek davacının talebi aşılarak haftalık 12 saat üzerinden fazla mesainin hesaplandığı, taleple bağlılık ilkesi gereği davacının altı gün 08.00-17.00 arası bir saat ara dinlenme ile günlük 8 saat ve haftada 48 saat çalıştığı, 45 saatin mahsubu ile haftalık 3 saat fazla çalışma yaptığının kabulü ile hesaplama yapılarak karar verilmesi gerekeceği- Varsayıma dayalı soyut tanık beyanları ile hafta tatillerinde çalıştığının kabul edilemeyeceği-
Dava dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi, davacı vekilinin duruşmadaki beyanları ve özellikle ıslah dilekçesi bir bütün halinde gözetildiğinde, eldeki davada davacının talebini tazminata hasrettiğinin anlaşıldığı,tazminat istendiği gözetilmeden mahkemece HMK.'nun 26. maddesine aykırı olarak tapu iptal ve tescile karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının, 1.400,00 TL brüt ücret aldığını iddia ettiği uyuşmazlıkta, mahkemece tanık beyanlarına göre davacının aylık ücretinin brüt 1.678,53 TL, net 1.200,00 TL olarak kabul edildiği, bu durumda mahkemenin HMK'nun 25. maddesindeki maddi vakıa ile bağlılık ve HMK'nun 26. maddesindeki taleple bağlılık kuralları ihlal edilerek iddia edilen aylık ücret miktarından daha yüksek bir miktarı hükme esas almasının hatalı olduğu- Davacının çalışma süresi 26.03.2007-15.11.2012 tarihleri arasındaki dönem olarak kabul edilmesine karşın, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanmasına ilişkin tablo da fazla çalışma ücret alacağının 31.03.2013 tarihine kadar hesaplanmasının hatalı olduğu-
Mahkemece yapılması gereken işin, bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlardan ödenen tutarlar mahsup edildikten sonra davacının ıslah talebini aşmayacak şekilde hüküm kurmaktan ibaret olduğu-
Davacı alacaklı 19.01.2016 tarihinde başlattığı icra takibi ile 15.01.2013 – 15.01.2016 tarihleri arası kira alacağı ve işlemiş faiz miktarından 28.12.2015 tarihinde yapılan 70.000 TL tutarındaki tahsilatın düşülmek suretiyle toplam 36.153,55 TL’nin tahsilini talep etmesine rağmen, bilirkişi raporunda asıl alacak miktarı belirlenirken davacının icra takibinde talep ettiği 15.01.2013 – 15.01.2016 tarihleri arası kira alacağı yanında takibe konu edilmeyen 15.01.2010 – 15.12.2012 tarihleri arasındaki kira farkı alacağının da hesaplamaya dahil edildiği, mahkemece, takip talepnamesindeki alacak kalemleri ve alacak tutarları yönünden talep aşılmaksızın inceleme yapılarak, alacak miktarları yönünden hüküm kurmaya elverişli rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Asıl davada talep daraltıldığı, paya hasredildiği halde HMK 26. maddesi hükmü gözardı edilerek asıl dava bakımından da terekeye iade kararı verilmesinin yerinde olmadığı- Davacıya terekeye mümessil tayin ettirmesi için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde sonucu beklenerek mümessil tayin edilirse davaya tereke mümessili huzuruyla devam edilmesi gerekeceği-
Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte satın alınarak, davalı eş adına tescil edilen taşınmazın alınmasında davalının ziynet eşyalarının kullanıldığı, davacının ailesinin de "5.500 TL verdiğine" yönelik kabul yerinde ise de, davalının "780 gr ziynet eşyalarının kullanıldığı" tanık beyanlarına göre kabul edildiğine göre, "tanık beyanlarının bölünmezliği ilkesi" gereğince, davacının kardeşlerinin verdiği 80 gr altının da değer artış payı hesabında dikkate alınması gerektiği- Tasfiyeye konu taşınmazın evlilik birliği içinde davalı eş adına bankadan çekilen 120 ay vadeli 90.000,00 TL bedelli konut kredisinin kullanılarak alındığı, evlilik birliği içinde (boşanma dava tarihine kadar (04.07.2012) 33 aylık kredi taksidinin ödendiği, boşanma dava tarihinden sonraya da 87 aylık kredi taksidinin borç olarak kaldığı anlaşıldığından, kredi borcu mahkemece dikkate alınmasına rağmen, oranlama yapılmadan hesaplama yapılmasının hatalı olduğu- Tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, konusunda uzman bilirkişi tarafından belirlenen taşınmazın tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile evlilik birliği içinde ödenen kredi borcu ve boşanma dava tarihinden sonraya kalan kredi borcu oranı, peşinat oranı ve davacının kardeşleri tarafından verilen 80 gr altının değer artış payı alacağının hesabında dikkate alınması gerektiği- Mahkemece davalı tarafından sunulan takas-mahsup talebi ve/veya açılmış bir karşı dava olmamasına rağmen, davacı koca adına olan araç nedeniyle alacağın mahsup edilerek takas yapılmasının hatalı olduğu-
Dosyada, "Belirli Süreli İş Sözleşmesi Fesih Bildirimi" başlıklı davalı şirketin kaşe ve imzasını içerir dilekçede, sözleşmenin ihale süresinin bitimi nedeniyle 22.01.2014 tarihinde feshedileceği belirtilmiş ise de, davacı dava dilekçesinde işten ayrılmak zorunda kaldığını beyan ettiğinden, davacı tanığının da "..çıkmamıza yakın maaşların düşeceği söylendi, isteyen kalabilir, istemeyene kapı açık dendi" şeklinde beyanda bulunduğundan mahkemece taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğinin kabulünün hatalı olduğu, bu sebeple iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek ihbar tazminatının reddi gerekeceği-