Davacı her ne kadar hafta tatili ücreti talebinde bulunmuş ise de dava dilekçesinde açıkça cumartesi günleri hariç diğer günler çalıştığını beyan etmesi karşısında davacının kendi beyanına göre haftada bir gün çalışmadığı anlaşıldığından hafta tatili ücret talebinin reddi gerekirken kabulü ile yargılama esnasında dinlenen davacı tanığının “davacının dini bayramlarda çalışıp çalışmadığını bilmiyorum ancak iş çıkarsa çalışırdı“ şeklinde beyanda bulunduğu ancak hangi günler iş çıktığı ve davacının hangi gün çalıştığı konusunda tanık beyanında netlik olmadığı gibi bu hususta dosya içerisinde bilgi ve belge olmadığı da görüldüğünden ispatlanamayan ulusal bayram ve genel tatil ücretinin de reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu- Dava dilekçesi ile 100,00 TL fazla çalışma, 100,00 TL hafta tatili ve 100,00 TL ulusal bayram genel tatil ücreti talep edilmiş ancak davacı tarafça sunulan 11.09.2015 tarihli ıslah dilekçesinde fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücreti ıslah edilmemesine rağmen, mahkemece bilirkişi raporunda hesaplandığı şekliyle 13.588,77 TL brüt fazla mesai ücreti, 5.661,99 TL brüt hafta tatili ücreti ve 694,62 TL brüt ulusal bayram genel tatili ücreti alacağının hüküm altına alınmış olmasının, talep aşımı mahiyetinde olduğundan hatalı olduğu-
Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği-
Dava dilekçesi ile 100,00 TL fazla çalışma ücreti talep edilmiş ancak davacı tarafça sunulan 11.09.2015 tarihli ıslah dilekçesinde fazla mesai ücreti ıslah edilmemesine rağmen, mahkemece bilirkişi raporunda hesaplandığı şekliyle 15.161,79 TL brüt fazla mesai ücreti alacağının hüküm altına alınmış olmasının talep aşımı mahiyetinde olduğundan hatalı olduğu-
Velayet düzenlemeleri ve bunun tabii sonucu olan iştirak nafakası istemlerinde amaç küçüğün menfaatinin korunması olduğundan "açıkça nafaka istemiyorum" şeklinde bir beyanın varlığı dışında hâkimin kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmesi gerektiği- İştirak nafakası çocuk için bir hak olup velayetin değiştirilmesi davalarında istenilen nafaka talepleri de ayrı bir davanın konusunu oluşturmadığı gibi bu hususta mahkemece ayrı harç alınmasının da iştirak nafakası talebini müstakil bir dava konusu hâline getirmeyeceği- Kamu düzenine ilişkin olan velayetin değiştirilmesine konu davada asıl talebin ferîsi niteliğindeki iştirak nafakası talebinin bağımsız bir dava olduğunun kabul edilemeyeceği- İştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunun beklenmesinin çocuk yönünden haklarına geç ulaşması sonucunu doğuracağı ve kamu vicdanının yaralanmasına sebebiyet vereceği- Eğer bağımsız olarak açılan iştirak nafakasının artırılması ya da azaltılmasına yönelik bir dava söz konusu ise; dava konusu münhasıran "nafaka" olduğundan, davanın açılması için ayrı bir harç alınması gerektiği gibi dava sonunda yargılama giderleri de kabul- ret oranına göre hükmedilmesi gerektiği- Velayetin değiştirilmesine konu davada velayeti değiştirilen çocuk için hükmedilen velayet düzenlenmesine yönelik davaların fer'isi niteliğinde olan iştirak nafakası nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu- "Velayetin değiştirilmesi ve müşterek çocuklar yararına iştirak nafakası talep edildiğinden, davaların yığılmasının söz konusu olduğu, her iki talebin de ayrı ayrı dava edilme imkânı varken tek davada istenmesi durumunda tek bir vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmetmenin doğru olmadığı, söz konusu taleplerin ayrı davaların konusunu oluşturduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü tahsil harcından muaf olduğundan bahisle tahsil harcı kesilmesi işleminin iptali gerektiğine yönelik şikayeti hakkında karar verilmesi gerekirken, alacaklının talebi olmadığı halde cezaevi harcı kesilmesi işleminin de değerlendirilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğu-
Takibin iptaline ilişkin icra mahkemesi kararının temyizi kabil olduğu- "İcra müdürlüğünün rehinli araçlardaki yakalama şerhlerinin kaldırılmasına" kararının iptali talep edilmesine karşın, icra mahkemesince, talebe aykırı olarak takibin iptaline hükmedilmesinin usu ve yasaya aykırı (HMK. mad. 26) olduğu-
Konut sigortası poliçesinden kaynaklanan hasarın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine-
Mahkemece hükme esas alınan rapor taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi çözümleyecek nitelikte değildir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 25., 27. ve 38. maddeleri uyarınca sözleşmenin haklı feshi halinde uğranılan zararlarla birlikte 50.000.-USD cezai şart da talep edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece öncelikle sözleşmeyi haklı olarak fesheden asıl davada davalı, birleşen dosyalarda davacı haklı fesih nedeniyle sözleşme hükümleri uyarınca talep edebileceği cezai şartla birlikte varsa zararının da tespit ettirilmesi gerektiği- Bilirkişi tarafından her bir dosya ile ilgili faturaya konu alacağın tespit edilerek, taraflar arasındaki süregelen tüm ticari ilişki de değerlendirilmek suretiyle tarafların alacak ve borç durumunun tespiti gerektiği- Usulüne uygun bir ıslah istemi bulunmadığından HMK. mad. 26 hükmüne aykırı olarak talep aşımında bulunulmasının da hatalı olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı nama ifaya izin istemi-
Sıra cetveline yönelik şikayetlerde, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğinin saptanması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarının gösterilmesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat verilmesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi ve eda hüküm kurulmaması gerektiği- Şikayetçi "yalnızca yapılan sıra cetvelinde garameye dahil edilmeyi" talep etmiş olduğu halde, mahkemece talep aşılmak suretiyle ve temyiz eden şikayet olunan aleyhine, bedelden pay alamayacağı şekilde garameden çıkarılması suretiyle, hüküm kurulmasının hatalı olduğu-