İcra mahkemesince, İİK’nun 106. ve 110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediğinden şikayet olunanın taşınmazlar üzerine koyduğu hacizler kalkmış ise de, aynı Yasa’nın 78/son maddesi uyarınca taşınmazların yeniden haczi için takibin yenilenmesine ve yenileme harcına gerek olmadığı, şikayet olunanın takibi yenilemeksizin bedeli paylaşıma konu taşınmazın haczedilmesinin geçerli olduğu-
Sıra cetveline itiraz davalarında, davacının haklı bulunması halinde, sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya isabet eden payın davacıya alacağı nispetinde verilmesinin ve varsa artan kısmın davalıya bırakılması yönünde hüküm kurulmasının gerekeceği-
Gerekçeli kararda taraf delilleri değerlendirilmeden, sıra cetveline itiraz davasının reddedilmesinin hatalı olduğu-
02.01.2008 tarihli rehin sözleşmesi ile satışı yapılan aracın şikayet olunan Finansbank’ın lehine rehnedildiği, aynı sözleşme ile aracın doğmuş ve doğacak tüm alacakların teminatı olduğunun kararlaştırıldığı, kredi kartının kullanımından doğan borcun da rehin kapsamında bulunduğu, icra takibine konu borcun ödenmediği, takip ve paylaştırma giderleri düşüldükten sonra sıra cetvelinin düzenlendiği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Mahkemece, davalıya ait takipteki alacağın davalı ile dava dışı borçlu arasında ödünç sözleşmesinden kaynaklandığı, alacağın muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği-
Sıra cetvelinin kural olarak ilk kesin haczi koyan icra dosyasından düzenleneceği, sıra cetvelinin ilk haczi koyan icra dosyası dışında başka bir dosyadan düzenlenmesinin sıra cetvelinin iptali sebebi olduğu-
Şikayetçi Vergi Dairesi’nin satışa konu araç üzerine 01.07.2010 tarihinde haciz koyduğu, aracın da 23.08.2011 tarihinde satılarak paraya çevrildiği göz önüne alındığında şikayetçinin haczinin satıştan önce olması nedeniyle ilk hacze iştirak etmesinin ve satış bedelinin aralarında garameten paylaştırılmasının gerekeceği-
Somut olayda, şikayet sadece sıraya ilişkin olmayıp, şikayet olunanların ipotekli alacaklarının miktarı da çekişmeli olduğundan, icra mahkemesinin değil genel mahkemelerin görevli olacağı-
Sıra cetveline itiraz davalarının kabulü halinde, kural olarak “davalıya ayrılan payın, öncelikle davacı alacağının ödenmesine tahsisine; artan tutar kalırsa davalıya bırakılmasına” şeklinde karar oluşturulması gerektiği- Mahkemece, kısmi ödemelerin ve açılmış olan tasarrufun iptali davasının değerlendirilmesiyle karar oluşturulması gerekirken, paylaştırmanın ne şekilde yapılacağını dahi göstermeyen, infazı kabil olmayacak ve karardan sonraki işlemlerin dahi icra müdürünün takdirine bırakacak şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu-
İİK'nun 100. maddesi hacze iştirakin tespitindeki ilkeleri belirlemiş olup, buna göre ilamlarda dava tarihinin esas alınacağı, mahkemece, ilk üç sıradaki davalı alacaklarının dava tarihlerinin 2005 yılı olduğu dikkate alınmayıp, şikayet olunan SGK'nun alacağının kamu alacağı niteliğinde olması sebebiyle 6183 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre garameye girip girmeyeceği hususunun tartışılmaması doğru olmadığı gibi, HMK'nun 297. maddesi hükmüne aykırı olarak “davanın kabulüne” şeklinde infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının da doğru görülmediği-