İş Kanununda düzenlenen kötüniyet tazminatı Medeni Kanunun 2. maddesinin İş Kanununa bir aktarımı mahiyetinde olduğu-
Paydaşlar arasındaki el atmanın önlenmesi davalarında, öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması gerekeceği, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması gerekeceği, yoksa uyuşmazlığın, müşterek (paylı) mülkiyet hükümlerine göre çözümleneceği–
Yıllarca davacıdan yaşlılık aylığı primlerini tahsil edip kullanan ve bu konuda uyuşmazlık çıkarmayan davalı Bağ-Kur’un, yaşlılık aylığı bağlanması aşamasında «davalının sigortalı statüsünde bulunmadığını» ileri sürerek, yaşlılık aylığı bağlamaktan kaçınmasının objektif iyiniyet kurallarına aykırı olacağı–
Ancak iyiniyetli kişilerin MK. 1023 hükmünden yararlanabilecekleri–
Noterde düzenlenmiş pay devir sözleşmesi ve pay devrine ilişkin ortaklar kurulu kararına muvafakatın bulunduğu, bu işlemlere daha sonra itirazda bulunmanın TMK. m.2 hükmüne aykırı olacağı
Davalı Kurumun, denetim görevini yerine getirmeksizin, davacıyı isteğe bağlı SSK sigortalısı olarak kabul edip primlerini aldıktan sonra, «çalışmanın fiilî ve gerçek olmadığı» gerekçesiyle zorunlu ve isteğe bağlı SSK sigortalılıklarını iptal etmesinin objektif iyiniyet kuralına ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu–
Bir yıla yakın süre boyunca sözleşmeden doğan edimler itiraz edilmeden eylemli olarak yerine getirilmiş olması halinde, davalının «sözleşmeyi imzalayan kişinin yetkili temsilcisi olmadığını ve sözleşme hükümleriyle bağlı tutulmayacağını» ileri sürmesinin «hakkın kötüye kullanılması» anlamında olduğu–
BK’nun 512. ve MK’nun 545. maddelerinde öngörülen şekil şartına uyulmadan yapılan ve bu nedenle geçersiz olan miras sözleşmesinin, taraflarca bakım alacaklısının ölümüne kadar yerine getirilmiş ve bakım alacaklısı tarafından herhangi bir iptal talebinin de ileri sürülmemiş olması karşısında, bakım alacaklısının ölümünden sonra, mirasçıları tarafından şekil eksikliğinin ileri sürülmesinin objektif dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edeceği–
«Haline münasip evin haczedilemeyeceği»ne yönelik olan İİK’nun 82/12. maddesindeki koşulların oluşması halinde, dar yetkili icra mahkemesince borçlu aleyhine MK’nun 2. maddesinin uygulanamayacağı–
Taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında verilen bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunmasının, «akde vefa» kuralının yanında MK’nun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralının da bir gereği olduğu–