İç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan, uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın, esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada bir bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden (subjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılamayacağının ispatlanmasının zorunlu olduğu–
Alacaklıların borçlunun gerçek adresini öğrenip buna göre işlem yaptıkları tespit edildiği takdirde anılan sözleşmedeki adrese Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ işlemi yaptırmaları MK’nun 2. maddesinde açıklanan objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan bu tebligat işleminin geçerli olduğunun kabul edilemeyeceği–
Davacının ........ tarihleri arasında vergi kaydı yoksa da bu döneme ilişkin primlerin 1992 yılında Kurum’ca tahsil edildiği ve yaşlılık aylığı talep edildiği tarihe kadar Kurum tarafından bir uyuşmazlık çıkarılmadığı anlaşıldığından MK’nun 2. maddesi gereği davacının Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerekeceği–
Davalı taşınmazı sözleşmeye uygun olarak davacının kullanımına hazır tutmuş ve davacı baz istasyonunun montaj faaliyetine fiilen başlamış ise, bu aşamadan sonra sözleşmeden tek taraflı dönmesinin MK’nun 2. maddesindeki iyiniyet kuralına aykırı olacağı–
Paydaşın taşınmazın belli bir yerini kullanmakta iken pay satışı nedeniyle önalım hakkını kullanması Medeni Kanunun ikinci maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından davanın reddi gerekeceği-
Davacı tadilat için verdiği muvafakattan sonra bu muvafakatından rücu ettiğini davalıya ihtarname ile duyurmuş ise de bu rücudan önce davalı muvafakata güvenip tadilat iş ve işlemlerini yapmış bulunduğundan, davacının muvafakatını geri almasının Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kurallarıyla bağdaşmadığından, buna itibar edilemeyeceği–
Sözleşme yapıldığı andaki, karşılıklı edimler arasında var olan dengenin, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle, taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede, büyük ölçüde bozulması durumunda, sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişkinin hasıl olacağı ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmanın adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale geleceği– Uyarlama davasının dinlenebilirlik koşulları...
Davacının, arz üzerinde duvarla ayrılan belli bir bölümü kullandığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tacir olan davacı yönünden, uyarlamanın temel koşullarından biri olan “Sonradan ortaya çıkan olguların tahmin edilemez nitelikte olması veya olgular tahmin edilebilmekle birlikte, bunların sonuçlarının somut olaya etkilerinin bu derecede ağır olabileceğinin öngörülememiş olması” unsuru gerçekleşmediğinden uyarlama yapılamayacağı-
Davacının sigortalılığa isteğe bağlı olarak devam etmek için iradesini primleri ödemek suretiyle ortay koymuş olacağı, kurumun ise primleri tahsil ederek bu iradeyi kabul etmiş olacağı, kurumun tahsil ettiği primleri iptal etmesinin MK’nun 2. maddesinde ifadesini bulan iyiniyet kuralı ile bağdaşmayacağı–