Davalı şirket ile dava dışı şirket arasında 4734 sayılı İhale Kanunu uyarınca "Posta Hizmet Alımlarına İlişkin Pazarlık Usulü Tip İdari Şartname" imzalanmış olup, konusunun, posta gönderilerinin işlenmesi ve taşınıp dağıtılması işi olduğu, şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olduğu ve muvazaaya dayanmadığı; alt işveren ile sendika arasında imzalanmış toplu iş sözleşmesi bulunmamasına göre, alt işveren işçilerinin davalı asıl işverenin sendika ile imzaladığı toplu iş sözleşmesi ile sağlanan haklardan yararlanmasının mümkün olmadığı-
Yetkili mahkemenin hangi iş mahkemesi olduğunun uyuşmazlık konusu olduğu davada; iş mahkemelerinde açılacak her davanın, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, bunlara aykırı sözleşmenin geçerli sayılmayacağı- Yerleşim yerinin sürekli kalma niyetiyle oturulan yer olduğu, gerçek kişi işverenin başka bir yerde yerleşmek niyetiyle oturduğu kanıtlanmadığı takdirde, kural olarak nüfusta kayıtlı olduğu yerin ikametgâh sayılması gerektiği- Tüzel kişinin yerleşim yerinin, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yer, bu yerin de genelde merkezin bulunduğu yer olduğu- İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçların da işyerinden sayılacağı-
Davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden yardımcı işin alt işverene verildiği ve davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu sabit olup davacı alt işveren S. Sağlık Hizmetleri şirketinin işçisi olduğundan, işe iadeye bu işveren yönünden, feshin geçersizliğine bağlı işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden ise davalıların birlikte sorumlu tutulmalarına karar verileceği-
Davalı ile hizmet alım sözleşmesi yapan işverenlikte çalışırken iş sözleşmesi sonlanan davacı hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, bu konuda Bakanlığın muvazaa tespit ettiğini iddia ederek işe iade davasını asıl işveren davalıya yöneltmiş, davalı ise Bakanlığın muvazaa tespitine karşı iptal davası açıldığını savunmuş olup,muvazaa tespitine karşı açılan dava sonucu bu davayı ilgilendirdiğinden mahkemece dava açılıp açılmadığı araştırılıp, açıldıysa sonucunu beklenip değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Güven sorumluluğunun gerçekleşebilmesi için, bir kimsede hukuken korunmaya layık bir güvenin olması, bu güvene dayanılarak bir tasarruf işleminde bulunulması, tüm bunların da bir kişiye isnat edilebilmesi gerektiği- İş yerinde işveren adına hare­ket eden ve işin ve iş yerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denildiği, İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı muamele ve yükümlülüklerinden doğrudan işverenin sorumlu olduğu- Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının kanuna göre belge sayıldığı, bu anlamda elektronik postanın işyeri iç yazışmalarında kullanılmasının ve çalışana ait olması halinde belge sayılacağı- Kısaca elektronik postanın gönderildiği kişi kesin bir şekilde belli ise bu elektronik posta delil olarak kabul edilmelidir. 
İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi gerektiği- Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayanması halinde işçi gerçek işverenin işyerine iade edilmesi, işe iadenin parasal sonuçlarından muvazaalı işlemin tarafı olan diğer kişi veya kurumun gerçek işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği-
Muvazaalı bir asıl-alt işveren ilişkisi kurulduğundan feshin geçersizliğine ve davacının davalılardan H. Telekomünikasyon Dış Tic. Ltd. Şti. nezdinde işine iadesine ve kayden işveren olarak görünen ve muvazaalı işlemin tarafı olması nedeniyle kendine menfaat sağlayamayacak olan diğer davalı D. Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti’nin işe iade kararının mali sonuçlarından diğer davalı H. Telekomünikasyon Dış Tic. Ltd. Şti. ile birlikte sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiği
İki davalı arasında sığırcılık konusunda önceki senelerde ihale yolu ile yapılmış bir iş akdi olması hasebiyle davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu ve davada taraf sıfatı olarak doğacak prim vs. alacaklardan asıl işverenin de müteselsilen sorumlu olduğu-
Davacının hangi alt işverenler nezdinde çalıştığı,bunların daha önce sonuçlanmış dosyalarda yer alan aynı alt işverenler olup olmadığı dahi dosya arasındaki evraktan anlaşılamadığından mahkemece hizmet alım sözleşmeleri,buna bağlı olarak teknik şartnamelerin, işin yürütümü sırasında tutulan puantaj gibi her türlü işyeri kayıtlarının getirtilmesi, gerekli tüm belgeler titizlikle toplanarak incelenmesi, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu'nun 4. maddesinin, davacının yürüttüğü iş açısından alt işveren ilişkisinin kurulabilir olması açısından irdelenmes, muvazaa olgusunun tartışılması gerektiği- İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, mahkemece, davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde dava sıfat yokluğundan reddedilmesi gerektiği-
Mahkemece ücrete ilave tediye ücretine hükmedilmiş ise de davacı, davalıya ait işyerinde altişverenlerin işçisi olarak çalıştığından, mahkemece, doğru olarak davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığı kabul edildiğinden ve ilave tediye ücreti 6772 sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde çalışan işçilere verilen bir ücret olduğundan, 6772 sayılı Kanun kapsamında bir işyerinde çalışmayan davacının, ilave tediye ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-