Haksız fesih iddiasına dayanılarak açılan davada, davalı olarak gösterilmeyen Çukurova Belediyesine davanın teşmil edilmesi için davacıya süre verilerek, dava teşmil edilirse yargılamaya devam edilerek tarafların delilleri toplanarak, feshin geçerli ya da haklı sebebe dayanıp dayanmadığı tespit edilip, feshin geçersiz olduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde ise, alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa asıl işveren iş yerine iadeye, muvazaa bulunmayıp bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı sonucuna varılırsa alt işveren işyerinde ise iadeye ve kanuni haklardan alt işverenle birlikte asıl işverenin de sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Davalı kargo şirketi ile davalı acente B.. arasında ki acentelik ilişkisinin muvazaalı olduğu ve davacının baştan itibaren L. Kargo Şirketinin işçisi olduğu tespiti ile davacının davalı L. Kargo A.Ş deki işine iadesine yönelik hüküm kurulması doğru ise de muvazaalı işlemin diğer tarafı davalı B.. hakkındaki davanın husumetten reddi ile davalı B.. lehine avukatlık ücreti takdir edilmesi ve işe iade davasının mali sonuçlarından sadece davalı L. Kargo Şirketinin sorumlu tutulması hatalı olduğu-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin davada, davalılar arasındaki ilişki muvazaalı olarak kabul edilmesine karşın iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin MK.'nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince muvazaalı işlemi yapan davalı Şirketin iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacaklardan davalı belediye ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilmemesinin de isabetli olmadığı-
17/08/2004 tarihi itibariyle belediye işçisi olduğunun tespitine ilişkin davada; davacı kayden dava dışı Y... Birliği işçisi olmasına rağmen işe girdiği 17.08.2004 tarihinden itibaren davalı Belediye Başkanlığı’nın işyerinde çeşitli birimlerinde çalıştırılmış olup davalı ile dava dışı birlik arasında ise 01.06.2009 tarihinde işbirliği protokolü yapılmış ve ekipman ve personel ihtiyaçlarının birbirlerinden temin edeceklerini belirttiği, bu protokol niteliği itibari ile karşılıklı olsa da hizmet ve personel alımı nedeni ile hukuki olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu hususun geçici işçi temini olarak nitelenemeyeceği, zira bir geçici süre olmadığı gibi davacı sürekli olarak davalı Belediye hizmetlerinde çalıştırıldığı, asıl alt işveren ilişkisinin unsurları da bulunmadığı, zira belirli süreli hizmet alımı olmadığı gibi davacı tüm belediye hizmetlerinde çalıştırıldığı, bunın bir işçilik temini niteliğinde olduğu, davacı kayden dava dışı birlik işçisi görünse de devamlı şekilde davalı işyerinde davalıya hizmet verecek şekilde çalıştırıldığından davacının temadi ettiğinden uzun süre bu şekilde çalıştırılmasına ses çıkarmamasının, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığı, dürüstlük kuralına aykırı davrananın işçi değil, bizzat geçici iş ilişkisi veya asıl alt işveren ilişkisi kurallarına aykırı işçi çalıştıran davalı işveren olduğu, davacı başlangıçtan itibaren davalı işçisi olduğundan, davanın kabulü yerine reddinin hatalı olduğu-
Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacının süre bitiminde iş sözleşmesinin uzatılmamasını ve kıdem tazminatı ile özlük haklarının verilmesi talebinin doğrudan istifa olmadığı, ikale yapma yönünde bir icap olduğu- İşyerinde bazı ayrılan işçilere işverence tazminat ödendiği dikkate alındığında belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacıya oluşan ikale nedeni ile kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği- Belirli süreli olması ve davacının ikaledeki talebinin kıdem tazminatı ve özlük hakları ile sınırlanması nedeni ile ihbar tazminatı isteminin reddi gerektiği-
Davacı sekreter olarak davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek hizmet sektöründe çalışmakta olup davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “destek personel” alımına ilişkin olduğu anlaşıldığından, davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan temizlik, büro, kat görevi, şoförlük, mutfak ve bahçe çalışması gibi destek hizmetlerini alt işverene vermesi 4857 s. K. mad. 2/6-7. maddesi ve 5393 s. Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre mümkün olduğundan, geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu kabulu gerektiği- Mahkemece davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken; asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesinin hatalı olduğu- Davalılar arasındaki ilişki muvazaalı olarak kabul edilmesine karşın, iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince, muvazaalı işlemi yapan davalı Şirket ortaklığının iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacaklardan davalı belediye ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu-
Davacının iş sözleşmesinin maden kazası sonucu yaşanan süreç, maden ocaklarının kapatılması ve bunun şirkete çok büyük ekonomik yük getirmesi gerekçesiyle 30.11.2014 tarihinde feshedildiği anlaşıldığı, davalının dayandığı sebep geçerli neden ağırlığında bir sebep olduğu, nitekim maden kazası sonucunda çok sayıda dava açıldığı, Eynez ocağının iş güvenliği kapsamında yapılan denetimler neticesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından kapatıldığı, yine fesih tarihinden önce Eynez ocağının kesin kabulünün davalı Türkiye Kömür İşletmeleri A. Ş. tarafından yapıldığı ve fesih tarihinde işyerinin Türkiye Kömür İşletmeleri A. Ş.'ye sözleşme hükümleri uyarınca devredildiği, davalının ekonomik güçlük içerisinde olduğu görüldüğünden davalının iş sözleşmesinin feshi için geçerli sebebi bulunduğu, bundan sonra davalının bu feshi usulüne uygun kullanıp kullanmadığı üzerinde durulması gerektiği, davalı tarafından toplu işçi çıkarımında bulunulduğu, bu konuda sahip olduğu takdir yetkisini kötüye kullandığı da iddia ve ispat edilemediğinden davalının yaptığı feshin geçerli sebeple yapıldığının kabul edilmesi gerektiği-
Belirsiz alacak davası türünde açılan davada, davalı ile dava dışı işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddia edilerek, davalı bünyesinde aynı görev ve kıdemde çalışan emsal işçilere ödenen ücretin davacıya da ödenmesi gerektiği ve sağlanan diğer tüm mali haklardan davacının da yararlanması gerektiği belirtilerek, aylık ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ikramiye ve ilave tediye, sosyal yardım, ek tazminat, vardiya zammı, yol ve yemek ücreti alacakları talep edilmiş olup, mahkemece fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dışındaki talepler bakımından, davanın belirsiz alacak davası açılamayacağı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan usulden ret kararı verilmiş olsa da davacı vekili, delilleri arasında, emsal işçi ücret ve mali haklarının belirlenmesi noktasında davalı kayıtlarına dayanmış olup, talebin haklı görülmesi ihtimalinde, emsal işçiye ödenen ücret ve sağlanan hakların tespit edilerek işçilik alacaklarının miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi, karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale gelebileceğinden verilen usulden ret kararının verilen alacaklar yönünden de, isabetsiz olduğu; işin esasına girilmesi gerektiği- Maden sahası ruhsat sahibinin ve bu saha ile ilgili imzalanan sözleşmenin tarafının Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu olması karşısında, Ege Linyitleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü’nün taraf sıfatına haiz olmadığı bilinerek, dava dilekçesinde davalı tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı-
Davacı tanıkları, "davacının iş akdine diğer işçiler ile birlikte sendikal nedenle son verildiğini" ve davalı tanıkları ise "davacının iş akdine ekonomik nedenle işveren tarafından son verildiğini" beyan etmiş olduğu, davacı hakkında tutulan devamsızlık tutanaklarına rastlanılmamış olduğu görüldüğünden, davacının iş akdine işveren tarafından ekonomik nedenler ile son verildiği ve yazılı bildirim yapılmadığından feshin öncelikle şeklen geçersiz olduğu- Asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığıyla ilgili olarak, mahkemece öncelikle, davalılara ait ticaret sicil kayıtları, davalı şirketlerin ana sözleşmeleri, şirketlerin adres ve ortaklarını gösterir belgeler Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden getirtilmesi, davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve ekleri istenmesi, Müfettiş rapor ve eklerinin getirtilmesi, konusunda uzman 3 bilirkişiden oluşacak heyet ile işyerinde keşif yapılarak ve bilirkişilere işyeri kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi verilerek, davacının işyerinde tam olarak ne iş yaptığı, yaptığı işin davalının asıl işi mi yoksa yardımcı işi mi olduğu, asıl işi ise uzmanlık gerektirip gerektirmediği, yapılan işin hizmet alım sözleşmesi kapsamında olup olmadığı, davacı ile aynı işi yapan asıl işverenin işçisi bulunup bulunmadığı, hizmet alım sözleşmesinin işçi temini amacı taşıyıp taşımadığı, alt işveren işçilerinin emir ve talimatları kimden aldığı, işçi alma ve çıkarmada kimin yetkili olduğu, alt işveren şirketin davalı şirket ile arasındaki hizmet alım sözleşmesinin sona ermesinden sonra işyeri kapanmasını gerekçe göstererek çıkışlar yaptığı da dikkate alındığında alt işveren şirketin ekonomik ve hukuki bağımsızlığının bulunup bulunmadığı, davacının çalıştığı işyeri dışında başka bir işyeri ya da davalı şirketin dışında çalıştığı bir şirket, yapmış olduğu bir hizmet alım sözleşmesi ya da aldığı bir ihale olup olmadığının araştırması gerektiği- Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, iş yerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, iş yerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, iş yerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması yapılması gerektiği-
Asıl işveren ve alt asıl işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması veya yasal unsurları taşımaması halinde, asıl işveren başlangıçtan beri gerçek işveren olduğundan, alt işverenin bu anlamda işverenlik sıfatı bulunmadığından, işe iade isteyen alt işveren işçisinin asıl işveren işyerine işe iadesine işe iadenin mali sonuçlarından gerçek işveren ile muvazaalı işlemin tarafı olan kişi, kurum veya kuruluşun müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- Davalı A.Ş.'nin alt işveren şirketin işçilerinin kendi bünyelerinde hangi işleri yaptığına ilişkin bir liste sunduğu, bu listeye göre alt işveren işçilerinin rampada görevli olduğu, yemekhanede çay ve yemek servisi yapmakta olduğu, şubede satış yaptığı, oksijen, azot ve mtp dolum işi yaptıkları, co2 dolumu ve tüp boyama işi yaptıkları, tüp okutma, tüp bakımı, tüp test sorumlusu olarak çalıştıkları, karışım dolumcusu, operatör vs işleri yaptıkları, davacının ise, şoför/muavin olarak çalışmakta olduğu, son 3 ayda dolum alanının sokaklarının genel temizliği işinde, rampaların temizliği, hurdalıkların temizlenmesi işinde çalıştırıldığı, davacının kullandığı dolum tesisinde bulunan tüm araçlar davalı A.Ş.'ye ait olup, tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere araçların üzerinde alt işveren şirkete ait bir amblem vs bulunmadığı, davacı dahil alt işveren şirketin işçilerinin emir ve talimatları davalı A.Ş.'nin dolum tesisinde görevli idari personelden aldıklarının tanıkların ifadelerinde belirtildiği görüldüğünden, davalı A.Ş.'nin işçi temini maksadıyla diğer davalı Ltd. Şti. ile hizmet alım sözlemesi yaptığı çok açık olup, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olduğunu kabulü gerektiği-
