Sözleşme maddelerinin içeriği göz önünde alındığında, davalı İdarenin ihale makamı olmayıp gerçekte asıl işveren olduğu sonucunun çıkarılarak, kendisine kusur izafe edilmese bile iş kazasından diğer davalı işveren şirketle beraber müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekir mi?
"Üniversite ile Ltd. Şti arasında kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu"nu tespit eden teftiş müfettişi raporu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı müfettişler tarafından düzenlendiğinden, " asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığının tespitine" karar verilmesi talebiyle açılan davanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yöneltilmesi gerektiği-
Haksız fesih iddiasına dayanılarak açılan davada, davalı olarak gösterilmeyen Çukurova Belediyesine davanın teşmil edilmesi için davacıya süre verilerek, dava teşmil edilirse yargılamaya devam edilerek tarafların delilleri toplanarak, feshin geçerli ya da haklı sebebe dayanıp dayanmadığı tespit edilip, feshin geçersiz olduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde ise, alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa asıl işveren iş yerine iadeye, muvazaa bulunmayıp bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı sonucuna varılırsa alt işveren işyerinde ise iadeye ve kanuni haklardan alt işverenle birlikte asıl işverenin de sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin davada, davalı belediye ile davalı alt işveren şirketler arasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olarak kurulduğu ve muvazaaya dayanmadığı, davacının iş sözleşmesinin alt işverence geçerli veya haklı bir sebep bulunmadan feshedildiği anlaşıldığından, feshin geçersizliğiyle davacı işçinin alt işverenler işyerindeki işine iadesine, işe iadenin mali sonuçlarından ise tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının belirlenmesine karar verilmesi gerektiği-
Davacı işçi, davalı Belediye Başkanlığı işyerinde, kayden alt işveren işçisi olarak çalışmış olup, asıl işveren ile alt işveren arasında imzalanan sözleşmeye konu işin, 5393 s. Belediye Kanunu'nun 14., 15. ve 67. maddeleri uyarınca, hizmet alım yoluyla üçüncü kişilere gördürülmesinin mümkün işlerden olduğu- Sözü edilen düzenlemeler ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 s. Kanun'un 2. maddesinde öngörülen sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebileceği, ancak, bu durumun 4857 s. Kanun'un 2/7. maddesinin ve TBK.'nun 19. maddesi çerçevesinde muvazaa denetimi yapılmasına engel olmadığı- Eldeki dava dosyası bakımından, emsal nitelikteki davalarda ulaşılan sonucun aksi yönünde karar verilmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı da gözetildiğinde, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğunun kabulü gerektiği- Davalı belediye ile davalı alt işveren şirket arasındaki, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin 4857 s. K. mad. 2/7 ve TBK.'nun 19. maddesi çerçevesinde yapılan denetim neticesinde muvazaalı olduğunun ve iş sözleşmesinin geçerli veya haklı bir sebep bulunmadan feshedildiğinin anlaşılmasına göre, feshin geçersizliğiyle davacı işçinin davalı belediye işyerindeki işine iadesine karar verilmesi gerektiği- Muvazaanın iyiniyetli olan davacıya karşı ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi nazara alındığında, işe iadenin mali sonuçlarından davalı şirket de, davalı belediye ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği-
Davalı kargo şirketi ile davalı acente B.. arasında ki acentelik ilişkisinin muvazaalı olduğu ve davacının baştan itibaren L. Kargo Şirketinin işçisi olduğu tespiti ile davacının davalı L. Kargo A.Ş deki işine iadesine yönelik hüküm kurulması doğru ise de muvazaalı işlemin diğer tarafı davalı B.. hakkındaki davanın husumetten reddi ile davalı B.. lehine avukatlık ücreti takdir edilmesi ve işe iade davasının mali sonuçlarından sadece davalı L. Kargo Şirketinin sorumlu tutulması hatalı olduğu-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin davada, davalılar arasındaki ilişki muvazaalı olarak kabul edilmesine karşın iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin MK.'nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince muvazaalı işlemi yapan davalı Şirketin iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacaklardan davalı belediye ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilmemesinin de isabetli olmadığı-
17/08/2004 tarihi itibariyle belediye işçisi olduğunun tespitine ilişkin davada; davacı kayden dava dışı Y... Birliği işçisi olmasına rağmen işe girdiği 17.08.2004 tarihinden itibaren davalı Belediye Başkanlığı’nın işyerinde çeşitli birimlerinde çalıştırılmış olup davalı ile dava dışı birlik arasında ise 01.06.2009 tarihinde işbirliği protokolü yapılmış ve ekipman ve personel ihtiyaçlarının birbirlerinden temin edeceklerini belirttiği, bu protokol niteliği itibari ile karşılıklı olsa da hizmet ve personel alımı nedeni ile hukuki olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu hususun geçici işçi temini olarak nitelenemeyeceği, zira bir geçici süre olmadığı gibi davacı sürekli olarak davalı Belediye hizmetlerinde çalıştırıldığı, asıl alt işveren ilişkisinin unsurları da bulunmadığı, zira belirli süreli hizmet alımı olmadığı gibi davacı tüm belediye hizmetlerinde çalıştırıldığı, bunın bir işçilik temini niteliğinde olduğu, davacı kayden dava dışı birlik işçisi görünse de devamlı şekilde davalı işyerinde davalıya hizmet verecek şekilde çalıştırıldığından davacının temadi ettiğinden uzun süre bu şekilde çalıştırılmasına ses çıkarmamasının, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığı, dürüstlük kuralına aykırı davrananın işçi değil, bizzat geçici iş ilişkisi veya asıl alt işveren ilişkisi kurallarına aykırı işçi çalıştıran davalı işveren olduğu, davacı başlangıçtan itibaren davalı işçisi olduğundan, davanın kabulü yerine reddinin hatalı olduğu-
Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacının süre bitiminde iş sözleşmesinin uzatılmamasını ve kıdem tazminatı ile özlük haklarının verilmesi talebinin doğrudan istifa olmadığı, ikale yapma yönünde bir icap olduğu- İşyerinde bazı ayrılan işçilere işverence tazminat ödendiği dikkate alındığında belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacıya oluşan ikale nedeni ile kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği- Belirli süreli olması ve davacının ikaledeki talebinin kıdem tazminatı ve özlük hakları ile sınırlanması nedeni ile ihbar tazminatı isteminin reddi gerektiği-
Davacı sekreter olarak davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek hizmet sektöründe çalışmakta olup davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “destek personel” alımına ilişkin olduğu anlaşıldığından, davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan temizlik, büro, kat görevi, şoförlük, mutfak ve bahçe çalışması gibi destek hizmetlerini alt işverene vermesi 4857 s. K. mad. 2/6-7. maddesi ve 5393 s. Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre mümkün olduğundan, geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu kabulu gerektiği- Mahkemece davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken; asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesinin hatalı olduğu- Davalılar arasındaki ilişki muvazaalı olarak kabul edilmesine karşın, iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince, muvazaalı işlemi yapan davalı Şirket ortaklığının iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacaklardan davalı belediye ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu-