Şikayetçi borçluya, diğer borçlunun işyeri adresinde ve diğer borçlu imzasına yapılan ödeme emri tebligatının, Tebligat Kanununun 39. maddesi uyarınca geçersiz olacağı–
Borçlu yerine tebligatı alan kişinin, takipte ‘taraf sıfatı bulunmadığından yapılan tebligatın usulsüzlüğünü ileri süremeyeceği, çünkü ‘tebligatın usulsüzlüğü’ ve ‘tebliğ tarihinin düzeltilmesi’ ile ilgili başvuruları ancak tebligatın muhatabının ileri sürebileceği–
Alacaklı tarafından borçlu anonim şirket aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile takipte örnek 49 ödeme emrinin borçlu şirketin adresinde büroda görevli işçisi Hanifi Çakmak' a tebliğ edildiği, tebligatın usulsüzlüğünü öne sürerek İcra Mahkemesine başvuruda bulunan kişinin ise TTK' nun 317 (şimdi; Yeni TTK. mad. 365) ve müteakip maddelerinde belirtilen temsile yetkili olmayan şirket hissedarı M. B. olduğu, onun tarafından açılmış olan bu davaya şirketi temsile yetkili olanlarca icazet verildiği de belgelendirilmeden mahkemece adı geçenin huzuruyla şikayetin sonuçlandırılmasının isabetsiz olacağı-
Borçlunu tebligatı yapıldığı tarihte il dışında olup, ne zaman döneceğinin belli olmaması halinde, borçlunun işyerinde bulunan daimi memur ve müstahdemlerinden birisine Tebligat Kanunun 17. maddesine göre tebligat yapılamayacağı (Tebligat Kanununun 17. maddesi uyarınca borçlu yerine onun daimi memur ve müstahdemlerine tebligat yapılabilmesi için, muhatabın o sırada iş yerinde bulunmaması ve geçici olarak başka yere gitmiş olması gerektiği)–
Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-
Tebligat Kanunu'nun 25/a maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın Türk vatandaşı olması gerekeceği-
Borçlu adına tebligatı alan kişinin, “borçlu ile birlikte oturup oturmadığı”nın araştırılarak (bu konudaki tanıklar dinlenerek), varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği–
‘İmza edemeyecek durumda olanlar’a (örneğin okuma yazma bilmeyen kişilere, sağır-dilsiz olan kişilere) tebligat kanununun 24. maddesi uyarınca ‘komşularından bir kişinin huzurunda sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle’ yapılacağı–