Borçlunun işyerinde ‘borçlunun çalışanı’ sıfatını taşımayan, borçlunun babasına yapılan tebligatın, Tebligat Kanunun 17. maddesine uygun bir tebligat sayılamayacağı–
Takip tarihi itibariyle borçluya ait işyeri ile ilişkisi bulunmayan ve tebliğ yapılan kişinin de çalışanı olmayan kişiye yapılan tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 17. maddesine aykırı sayılacağı-
Vekil ile takip edilen işlerde –Teb. K. 11, Avukatlık K. 41, HUMK. 62-68 (şimdi; HMK. 73-83) gereğince- tebligatın (satış ilanının, duruşma gününün, ilamın, ödeme emrinin vs.) vekile yapılması gerekeceği–
İcra müdürünün borçluya çıkarılan ödeme emri tebligatının, usulüne göre tebliğ edilmiş olup olmadığı yönünde bir takdir hakkı bulunmadığı, bu hususun 7 günlük şikayet süresi içinde borçlu tarafından icra mahkemesine başvurulması halinde mahkemece değerlendirilebileceği–
Borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilmeden iade edilmiş olması halinde Tebligat Kanunu 32. maddesinin uygulama alanı bulamayacağı, çünkü bu maddenin uygulanabilmesi için muhataba usulsüz de olsa bir tebligat yapılmış olması gerektiği–
Tebligatın usulsüz olarak yapılması halinde tebliğ işleminin mutlaka batıl olmayıp, tebliğ işleminin muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacağı–
Tebliğ tarihinde yurt dışında olduğu bildirilen kişinin yurt dışı adresi tespit edilerek bu adrese Tebligat Kanunun 25/a maddesi çerçevesinde tebligat yapılması gerekeceği-
Borçlu adına borçlunun işyerinde tebligatı alan kişinin, borçlunun “sigortalı çalışanı” olmayıp, “birlikte çalıştığı daimi memuru veya müstahdemi” olduğu da ispatlanamamış olması halinde, ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmış sayılmayacağı–
İlamdaki vekalet ücretinin vekil ile asil arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirdiği, vekilin ancak alacaklı asil adına vekalet ücretini borçludan isteyebileceği–