Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olmasının, ‘tebligatın usulsüzlüğüne’ ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–
İlanen tebligat, tebligatta başvurulacak son çare olduğundan sadece Emniyet ve jandarma vasıtasıyla yapılan araştırmada adresin bulunamaması halinde ilanen tebligat yoluna başvurulamayacağı–
Tebligat kanununun 13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerinde yazılı kişilerin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirtmeleri halinde, durum ve beyanda bulunanın ad ve soyadının tebliği mazbatasına yazılarak, altı beyanda bulunana imzalatılarak tebliğ memuru tarafından tebliğ evrakı bu kişilere verilerek tebligatın Tebligat Kanunu mad. 20 uyarınca yapılacağı–
Hükmi şahıslar adına kendilerine tebligat yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde, tebligatın orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği–
Tebligatın usulsüz olarak yapılması halinde tebliğ işleminin mutlaka batıl olmayıp, tebliğ işleminin muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacağı–
Hem «ödeme emrinin tebliğ şeklinin usulsüz olduğunu» ve hem de «imza itirazı»nda bulunan borçlunun, önce usulsüz tebliğe ilişkin iddiasının (şikayetinin) daha sonra da -tebligatın usulsüz yapıldığının ve usulsüz tebliği öğrenme tarihine göre icra mahkemesine yaptığı başvurunun süresinde olduğunun anlaşılması halinde- «imza itirazı»nın incelenmesi gerekeceği-
Tebligat Kanununun 35/I maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, muhataba daha önce aynı adreste usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olmasının zorunlu olduğu–
Tebligatın usulüne aykırı yapılmış olması halinde muhatabın tebligattan haberdar olmuş olması halinde, tebligatın muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı–
‘Ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunu’ ileri süren borçlunun ayrıca takip konusu borca ve icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş olması halinde mahkemece öncelikle ‘ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü’ hakkında inceleme yapması ve diğer itirazlar hakkında onun sonucuna göre karar vermesi gerekeceği–