Yabancı ülkede bulunan Türk vatandaşlarına, oturdukları yere en yakın Türkiye Büyükelçiliği veya Türk Konsolosluğunca gönderilen bildirim yazısının o ülkenin mevzuatına göre muhataba (Türk vatandaşına) tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türk vatandaşını Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurmadığı takdirde, tebligatın 30. Günün bitiminde yapılmış sayılacağı; muhatap Türk vatandaşının bildirim yazısını gönderen Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurması ancak Türkiye’den gönderilen tebliğ evrakını almaktan kaçınması halinde bu hususta düzenlenecek “tutanak tarihinde” tebliğin yapılmış sayılacağı ve bu durumda tebliğ evrakının, gecikmeden, evrakı gönderen Türk makamına iade edilmesi gerekeceği-
Borçlunun “tebligat parçasındaki imzanın kendisine ait olmadığını” belirtmesi halinde, icra mahkemesince bu hususun araştırılarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği–
Hükmi şahıslar adına kendilerine tebligat yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde, tebligatın orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği–
Sigortasız çalışanın çalıştığı şirket adına yapılan tebligatları almaya yetkili olduğu-
Tebliğ belgesindeki kayıtların aksinin, her türlü delille kanıtlanabileceği–
‘Ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna’ ilişkin icra mahkemesine yapılan başvurunun ‘şikayet’ niteliğinde olduğu–
Teb. K.’nun 21. maddesinde iki halin birlikte düzenlenmiş olduğu; bunlardan ilkinin “adreste bulunmama” diğerinin ise “tebellüğden kaçınma” olduğu, Teb. Tüzüğünün 28. maddesinin “tebliğ memuruna, ilgilinin neden adreste bulunmadığını araştırma görevi”ni yüklemiş olduğu–
Tüzel kişiler (hükmi şahıslar) adına ve bunların ticaret sicilinde yazılı adreslerine gönderilen tebligatların “Teb. K.’nunun 21. maddesine göre yapılmış olması halinde” tebliğ memurunun Teb. Tüzüğünün 28. maddesindeki koşulların araştırılamayacağı, çünkü “muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin belirlenmesi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi”nin, gerçek kişiler yönünden zorunlu olacağı, tüzel kişilerin sıfat ve niteliğinin, böyle bir araştırma yapılmasına müsait olmadığı–
Tebligat Kanunu (ve Tebligat Tüzüğü)nün ‘tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun araştırılma şekli ve yöntemi’nin gösterilmemiş olduğu, bu durumda hakimin her somut olayın özelliğinin ve gerçekleşen maddi olguların en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddiayı araştırması gerekeceği–