Mahkemece hak düşürücü süre kendiliğinden gözetilerek, sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Satımdan sonra alıcı ve satıcı tarafından davacıya yasada belirtilen anlamda bir bildirimde bulunulmadığından, davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Satış ve dava tarihleri arasında iki yılı aşkın süre geçtiğine göre hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın süre yönünden reddi gerekeceği-
Davalı alıcı satışı noter aracılığı ile davacıya bildirmediğine göre satış tarihi ile dava tarihi arasındaki sürenin geçmesine kendisi sebebiyet verdiğinden objektif esaslara göre taşınmazın değerinin belirlenmesini isteyemeyeceği-
Davalı alıcı, satışı noter aracılığı ile davacıya bildirilmediğine göre, satış tarihi ile dava tarihi arasındaki sürenin geçmesine kendisi sebebiyet verdiğinden önalım bedelinin tespitini isteyemeyeceği-
Türk Medeni Kanunu’nun 733/3. maddesi hükmü gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi yükümlülüğü yerine getirilmediğinden 19.10.2005 tarihinde açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Kural olarak, miras hisselerinin, tasfiyesi amacıyla gerçekleştirilen devir iş­lemlerinde şufa hakkından söz edilemeyeceği- Üçüncü kişiler arasında ger­çekleştirilen devir işlemlerinde şufa hakkının kullanılmasının her zaman mümkün olduğu-
Haricen öğrenmenin, Türk Medeni Kanunu’nun 733/3. maddesinde yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından, diğer paydaşlara noter aracılığı ile bildirilmesi yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı-
Feragatin tek taraflı bir beyan olup, karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı ve kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını meydana getirdiği-
Noter aracılığı ile bildirim yapılmamış ise hak sahibi başka suretle satışı öğrenmiş olsa dahi sürenin işlemeye başlamayacağı-