......... tarihinde 66.758,00 USD’nin davacıya ait döviz hesabına aktarıldığı, aynı tarihte bu hesaptan 62.939,57 USD’nin “Visa tarafından kesinleşen chargeback” açıklamasıyla davacı hesabından çekildiğinin tespit edildiği, davalının sorumlu olduğu miktara ilişkin bu tutarın dosya içinde bulunan ekstre ve tablolardan teyit edildiği, bu durumda davalının sorumlu olduğu miktarın davacının hesabından ters ibraz açıklamasıyla aktarılan 62.939,57 USD olduğu kanaatine varıldığı, alacak hesaplamayı gerektirip bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden likit olmadığı ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerektiği-
İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen faiz oranı ve hesaplamaların, davacı bankaca takip konusu kredi cinsinden kredilere uygulanan fiili faiz oranının daha yüksek olduğuna dair dosyaya herhangi delil sunulmadığı da gözetildiğinde, mahkemece faiz hesabında yıl bölümü hesabı yapılırken yıl bazının 365 gün olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasında ve borç miktarının taraflar arasındaki sözleşmelerdeki hükümler nazara alınarak alacak miktarının tespit edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı-
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın, davalı şirkete 07.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği; istinaf dilekçesinin ise yasal süre geçirildikten sonra 26.10.2022 tarihinde verilmesi sebebiyle 31.10.2022 tarihli ek karar ile istinaf isteminin süreden reddine karar verildiği, bu ek kararın davalı vekilince istinaf edildiği, istinaf mahkemesince davalı şirkete yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, istinaf isteminin esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar HMK.'nun ilgili hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
Davacı bankanın uzun yıllara sari ilişki sonrasında fazla tahsilat yaptığını kabul ederek iade ettiği bir parayı, sonradan hata ettiği gerekçesiyle talep etmesinin mümkün olmadığı, davacı bankanın davalı hakkında takibe girişmedeki gerekçesi yerinde değil ise de takibinde kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davacının itirazın iptaline ilişkin davasının reddine, davalının şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalının mal tesliminde davacıya 4 adet bono verdiği, mahkemece de isabetli olduğu şekilde bonoların dava konusu borç için verildiği, mevcut bir borç için bono verilmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 133 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince borcun yenilendiği anlamına gelmeyeceği, aksine anlaşma yoksa borç için kambiyo senedi verilmiş olmasının mevcut borcu ortadan kaldırmayacağı; ancak kambiyo senedinde öngörülen vadenin, taraflarca temel ilişkideki edim için de benimsendiğinin kabul edilmesi gerektiği, kambiyo senedindeki vade geldikten sonra alacaklının, ister temel ilişkiye ister kambiyo senedine dayanarak alacak hakkını ileri sürebileceği, somut olayda davacının temel ilişkiye dayalı olarak talepte bulunma hakkı var ise de vadeden önce icra takibine geçilmiş olmakla takibe itirazın haklı olduğu-
Davacı ve dava dışı Belediye Başkanlığı arasında görülen ve temyiz denetiminden geçerek kesinleşen karar içeriğine göre Belediye'nin temerrüde düşürülmesi gerektiğinin belirtildiğine ilişkin istinaf sebebinin ilgili bozma gerekçesi dikkate alındığında yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesinde "Temlik alan ............ A.Ş.'nin .... temlik edilen alacaklarla ilgili işlemlerin yürütülmesinden de sorumlu olmayacağını, temlik edilen alacağın tahsilini sağlamak için herhangi bir işlem yapmak, kanuni takibe geçmek gibi mecburiyetlerinin bulunmadığı ve vaki olabilecek her türlü gecikmeden sorumlu tutulmayacağını, temlik eden kabul eder" hükmünün yer aldığı, buna göre davalının temlik borçlusunun ödemelerini takip etme, ödemeyi talep etme, temerrüde düşürme, yasal takibe geçme vb. yükümlülüklerinin bulunmadığı ve yine bu nedenlerle vuku bulabilecek gecikmeler nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağının davacı tarafından kabul edildiği, bu düzenlemenin tacir olan tarafları bağlayıcı olduğu, 818 sayılı Kanun'un 99 uncu maddesi uyarınca geçersiz sayılması gerektiği yönündeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı, temlik sözleşmesinin 8 inci maddesindeki düzenleme dikkate alındığında davanın reddinin isabetli olduğu-
Tarafların defterlerinin, 8 adet fatura ve 1 adet iade faturası hariç birbirini doğruladığı, bu durumda davalının defterlerinde kayıtlı olmayan 8 adet fatura konusu malın davalıya tesliminin ispat yükünün davacıda olduğu, davacının defterlerinde kayıtlı olmayan iade faturası yönünden iade faturasına konu malın davacıya teslimini ispat yükünün davalıda olduğu, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması nedeniyle lehlerine delil olarak kullanılamayacağı, ........ tarihli alınan bilirkişi raporundan 4.000,00 TL’lik çekin ödeme dekontu ile ödenmiş olduğunun, ayrıca borcun tarafların ticari defterlerini karşılaştıran fark tablosunda bulunan 8 adet fatura karşılığı olan 8.670,11 TL’lik faturalardan kaynaklandığı, bu faturalar içinde bulunan 2.082,38 TL'lik ve 1.600,60 TL'lik faturalardaki imzaların davalıya ait olmadığının Adli Tıp Raporu ile belirlendiği, faturaların tek taraflı düzenlenebilir bir belge olması, davacının fark tablosundaki fatura içeriğindeki ürünleri davalıya teslim ettiği olgusunu ispatlayamaması ve davalı tarafından düzenlenen 09.11.2009 tarihli, 540.00 TL tutarındaki iade faturasının davacıya ait muhasebe kayıtlarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı bulunduğu, davacının ödediği kira parası ile pazarlama ve kullanım bedellerinin dönemsel ödemeler olduğu, davacı bu ödemeleri sözleşmenin ayakta olduğu döneme ilişkin olarak yaptığından davacının bu kalem alacaklara ilişkin talebinin yerinde olmadığı-
6098 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesine göre taraflarca aktin ifa yeri belirlenmemişse para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceği hükmü gereğince davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının yerinde görülmediği, davalı tarafça ödemezlik def'i ileri sürülmüş ise de davacının .............. tarihli sözleşmede taraf sıfatı bulunmadığı gibi sözleşmede de avans olarak ödeme hususunun kesin bir sözleşme hükmü olmadığı, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmediği, yargılamanın usul kurallarına uygun olarak yapıldığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasının görülebilmesine ilişkin yasal koşullar arasında yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin bulunması gerektiği, somut uyuşmazlıkta, .................. İcra Müdürlüğü'nün 2004 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi yollaması ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine göre yetkili icra dairesi olmadığı, davalı borçlunun da ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içerisinde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu, yetkili icra dairesinin ikametgahının bulunduğu .............. Adliyesi İcra Müdürlükleri olduğunu bildirdiği, geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunmasına ilişkin yasal koşulun oluşmadığı-