Yapılan grafoloji incelemelerinde belgedeki imzanın davacıya ait olduğu yönünde görüş beyan edilmiş ise de sonradan oluşturulduğu iddiası yönünden tespit yapılamadığından, bu hali ile belgedeki imzanın davacıya ait olduğunun anlaşıldığı, buna göre mahkemece, belgenin sonradan oluşturulduğu, başka bir deyişle imzalı bir kağıttan üretildiği iddiası yönünden Adli Tıp Kurumu’ndan ya da üniversitelerin konuyla ilgili bölümünde görev yapan öğretim görevlilerinden oluşan bir heyetten ibra niteliğindeki ibarelerin yazılı bulunduğu kağıdın şekli, niteliği, imzanın atılış konumu, belgedeki yazıların yazılış biçimi, printer yazısı olması, imzayla birlikte yazıların çakışması karşısında, bu belgenin başka amaçla atılmış imzalı bir kağıttan üretilip üretilmediği, özellikle imza ve yazıcı mürekkebinin çakıştığı yerde yazının mı önce yazıldığı yoksa imzanın mı önce atıldığı, printer yazısı izinin, mürekkebinin ıslak imzanın üzerinde olup olmadığı hususunu aydınlatır şekilde denetime elverişli, itirazları karşılayan bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
HMK 125/2. maddesi gereğince davanın açılmasından sonra, dava konusu alacak davacı tarafından devredilecek olursa devralanın görülmekte olan davada davacı yerine geçerek davaya kaldığı yerden devam edeceği, işbu dosyada itirazın iptali davası bakımından davacı taraf sıfatının sona erdiği, bölge adliye mahkemesince, bu husus dikkate alınmadan taraf sıfatı sona ermiş olan temlik eden davacı huzuru ile yargılamaya devam olunmasının doğru olmadığı-
Davacı bankanın, davalı asıl borçlu şirket yönünden rehnin paraya çevrilmesi yoluyla talepte bulunmanın yanı sıra şahsi teminat kapsamında kefillere de kefalet limitiyle sınırlı olmak üzere başvurabileceği, rehinli takiple ilgili, tahsilat varsa tahsil edilen tutar zikredilmeksizin sonuç itibariyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla limit kapsamında kalan tutar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bozma ilamı ile davalı şirket yararına müktesep hak doğduğu yönündeki hatalı değerlendirme ile davalı şirket yönünden önceki hükümde yer alan tutara aynen hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İtirazın iptali davasının reddine karar verilmesi ile alacaklı, davasında haksız çıkmış olup ihtiyati haciz hükümsüz kaldığından, Bölge Adliye Mahkemesi’nin Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından icra müdürlüğüne gönderilen ihtiyati haczin devam ettiği yönündeki yazı cevabının bağlayıcı olduğuna ilişkin kabulünün isabetsiz olduğu- İcra müdürlüğünce, ihtiyati haciz kararı gereğince yapılan kesintilerin, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden alacaklıya ödenmesi de doğru görülmemiş olup, mahkemece alacaklılara hataen yapılan ödemelerin borçlulara iadesine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılığın olmadığı, o halde ilk derece mahkemesinin, şikayetin kabulü yönündeki kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmesi gerekeceği-
Dosya kapsamında ............ Tüketici Mahkemesince verilen ............. sayılı hükme göre davanın kısmen kabulü ile 2.170,06 TL bakımından itirazın iptaline karar verildiği, karar yalnızca davacı tarafça temyiz edilmiş olup, artık anılan miktar bakımından davacı taraf lehine usuli müktesep hak oluştuğu-
Davacının davasına dayanak yaptığı belgede keşide yeri bulunmadığından, belgenin kambiyo senedi vasfını taşımamakta olup borç ikrarını içerdiğinden 6100 sayılı HMK’nın 205. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken adi senet niteliğinde olduğu- Dosyaya sunulan belgeler ve taraf beyanlarından İcra Hukuk Mahkemesince, Yargıtay bozma ilamına uyulmak suretiyle davacının icra takibine itirazın kaldırılması talebinin kabul edildiği, davalıların da takibe konu borcu ödemek zorunda kaldığının anlaşıldığı, ancak bu halde davalılarca cebri icra tehdidiyle yapılan ödemenin uyuşmazlığı sonlandırmayacağı, dolayısıyla işbu davayı da konusuz bırakmayacağı, mahkemece, senede karşı senetle ispat yükünün davalılar üzerinde olduğu da dikkate alınarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu senetle ilgili olarak davacı hakkında yapılan şikayet sonucu ............... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ............... numaralı iddianamesiyle davacının görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına davalıların mirasbırakanını icbar ettiği iddiasıyla cezalandırılmasının talep edildiği, bu durumda ilgili ceza davasının akıbetinin beklenmesi, ceza mahkemesince maddi vakaya ilişkin bir tespitin bulunması halinde bu tespitin de dikkate alınması, maddi vaka hakkında bir tespite yer verilmemesi halinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken dava konusunun kalmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisinin yerinde olmadığı-
Mahkemece Vergi Dairesi ve SGK’ya yazılan müzekkere cevaplarında, davacının vergi borcunun ve sosyal güvenlik prim borcunun bulunduğu belirtilmiş ise de; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davalının davacı adına ödediğini belirttiği ve dosyaya sunduğu dekontlarda belirtilen SGK sicil numaralarının SGK’dan gelen müzekkere cevabındaki sicil numarası ile uyuşmadığını ayrıca Vergi Dairesinden gelen cevaptaki borcunda bu sözleşmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirtilmediği tespit edildiğinden, davacının davasının reddedilme gerekçesi olan sözleşmenin 7. ve 13. maddelerinin koşullarının gerçekleştiğinin kesin olarak tespit edildiği sonucuna varılamadığı, bu açıklamalar çerçevesinde mahkemece yapılacak işin, davacının hakedişlerden kaynaklanan alacaklarının belirlenerek, SGK ve Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davacının bu sözleşmelerden kaynaklanan borcunun bulunup bulunmadığının sorulması, gelen yazı cevabına göre sözleşmenin 7. ve 13. maddelerinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olduğu-
Davalı ..............San. Ltd. Şti. ................ tarihinde ticaret sicilinden re'sen terkin edildiği, ............ Ticaret Sicil Müdürlüğünce ........... tarihli ve ............. sayılı Ticaret Sicil Gazetesi'nin 88. sayfasında ilan edildiği, davalı şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kalkması nedeniyle şirketin vekillik sıfatının da kendiliğinden sona ermesi, sonradan ihya edilen davalı şirketin tasfiye memuru tarafından da temyiz başvurusunda bulunmaması nedeniyle usulüne uygun bir temyiz istemi bulunmadığından davalı şirket yönünden temyiz isteminin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı bankanın temerrüt faiz oranına ilişkin takipte talep ettiği %94,5 oranının fahiş olduğu, tespit edilen akdi faiz oranının %50 fazlasının temerrüt faiz oranı olarak uygulanmasının piyasa koşullarına uygun ve makul olacağı şeklindeki sözleşme ve yasal mevzuata aykırı görüşü benimsenerek karar verildiği, öncelikle davacı bankanın ticari kayıt ve belgelerinin yerinde bankacılık alanında uzman bilirkişi aracılığıyla incelemesi yaptırılarak davacı bankanın aynı tür kredilerin aynı dönem için uyguladığı akdi ve temerrüt faiz oranlarının tespit edilmesi, ayrıca TCMB’ye bu kredilere yönelik uygulanacak akdi ve temerrüt faizi oranlarının bildiriminde bulunup bulunmadığının da sorulmak suretiyle tespit edilen temerrüt faiz oranlarından en düşük olanı esas alınmak suretiyle hesap konusunda denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Kredinin kefaleti bulunmayan sözleşmeye istinaden kullandırıldığının tespiti halinde davalının kefil sıfatıyla sorumlu olmayacağı, kefaleti bulunan sözleşmeye istinaden kredinin kullandırılması halinde ise asıl borçlunun borcu ve fer'ileri ile kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağı-
İtirazın iptali davasında, dava dışı şirkete ait defterlerin ibrazı için muhtıra çıkarılması yoluna gidilerek defterlerin ibrazının istenildiği ancak muhtıraya rağmen ibraz edilmediği belirtilerek bu duruma göre davalının ödeme def’ini kanıtlayamadığı sonucuna varılmışsa da, 3. kişiye ait defterlerin incelenmesi yöntemi açıkça belirlenmiş olduğundan dava dışı şirketin defterlerinin gerekirse şirket merkezinde keşfen inceleme yapılmak veya bilirkişiye bu konuda yetki verilmek suretiyle incelettirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-