Davalı, davada eski hale getirmek isteyen avukat dışında bir başka avukat tarafından da temsil edildiğinden, her ne kadar avukatın (bel fıtığındaki rahatsızlığından kaynaklı) mazereti geçerliyse de, diğer vekil tarafından da temyiz ile ilgili işlemlerin yapılabileceğinden, eski hale getirme isteminde bulunulamayacağı-
Davacı avukatın, davalının vekili olarak alacağının tahsili için borçlu aleyhine icra takibini yürüttüğü, takibin kesinleşmesi üzerine borçlu adına kayıtlı taşınmazların haczi ve satışı yoluna gidildiği ancak alıcı çıkmaması üzerine satışların düştüğü, davacı avukat tarafından başkaca işlem yapılmadığı, davalının, vekili olan davacıyı şikâyeti üzerine davacının vekâlet ücretini tahsil amacıyla icra takibi başlattığı, takibe itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı uyuşmazlıkta, davacı avukatın vekâlet ücretini talep edebilmesi için bu alacağının muaccel olması gerektiği- Davacının; henüz davalının alacağı tahsil edilmediğinden veya aciz vesikası alınmadığından, avukatlık ücreti alacağının muaccel olmadığı- "Davalı asilin davaya konu icra takibinden önce savcılığa davacı avukat hakkında şikâyette bulunması nedeniyle vekâlet ilişkisinin devam ettiğini söylemenin mümkün bulunmadığı, davalının şikâyeti ilgili bir ceza davası olmadığı gibi davacının taşınmazı iki kere satışa çıkardığı, gayrimenkul satışlarının emek gerektiren işler olması nedeniyle davacının vekâlet görevini yerine getirdiği" şeklindeki direnme kararının hatalı olduğu-
Mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, itirazın iptali davasına bakan mahkemenin öncelikle (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırması ve kendisinin yetkili olup olmadığını belirlemesi gerektiği- Davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanmayan sözleşmenin (ve buradaki) yetki sözleşmesinin davalıyı bağlamayacağı- Davalı şirketin inkâr etmediği eser nedeniyle, davalının para borcundan oluşan edimi yönünden borcun ifa edileceği yer olan davacı takip alacaklısının ikametgâhının bulunduğu yer icra dairesinin de icra takibinde yetkili olduğu- Özel yetkinin genel yetkiyi ortadan kaldırmayacağı-"TBK 89/1'in sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olarak uygulanabileceği, bu düzenlemenin, iki tarafa karşılıklı borç yükleyen ve karşılıklı edimler içeren eser sözleşmesinden kaynaklanan ihtilâfta yetkili icra müdürlüğünün ve mahkemenin belirlenmesinde uygulanamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İhlalli geçiş iddiasından kaynaklı geçiş bedeli ve ceza bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada davacının başlattığı icra takibinin kısmen haklı olduğu, davalının itirazının kısmen iptalinin gerektiği, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatının şartlarının oluştuğu-
"Karbon nüshanın imza incelemesine esas alınamayacağını" kabul eden bozma kararına uyulmakla, artık sunulan suret belgenin davacı tarafça verilmiş bir belge olarak kabul edilemeyeceği, davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan bu belgeye hukuken değer atfedilmesinin artık mümkün olmayacağı- Somut olayda bir delil başlangıcının var olup olmadığı (karbon nüsha makbuzun delil başlangıcı olup olmadığı) tartışması artık yapılamayacağından, ispatla ilgili istinai hâlin varlığından da bahsedilemeyeceği- Ödeme savunmasında bulunan davalının karşı tarafa yemin teklif etmek istediklerine ilişkin beyanı göz önünde bulundurularak davalıya yeminle savunmasını ispat imkânı tanınması gerektiği-"Uyulan bozma kararında belge aslının sunulamaması hâlinde izlenecek yolla ilgili olarak mahkemeyi bağlayacak şekilde kesin bir yol haritası çizilmediği, mahkemenin bozmaya uygun şekilde belge aslını sorduğu ve aslın sunulamaması üzerine dosyadaki delilleri tekrar değerlendirerek bir sonuca vardığı, yemin delilinin en son kullanılabilecek bir ispat yolu olduğu, karbon nüshanın herhangi bir fotokopi belgeden farklılık arz ettiği, bu özelliğinden dolayı somut olayda bilirkişinin 'karbon nüsha üzerinde imza incelemesi yapılabileceğini' belirterek 'imzanın davacıya ait olduğunu' tespit edebildiği, dosya kapsamı itibarıyla bu tespitin aksinin ortaya konulamadığı gözetildiğinde mahkemenin belgenin davacı elinden çıktığını kabul ederek nüshaya delil başlangıcı olma vasfı atfetmesinin ve tanıkla ispatı mümkün görmesinin haklı ve yerinde olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 142.500,00 TL bedelli konut kredisi sözleşmesinin, davalı tarafından sunulan ekspertiz raporunun sahte olması nedeniyle feshedilmesi üzerine ödenen bedelin tahsili talepli icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir...
Uyuşmazlık; bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sırasında ilk derece mahkemesi yargılamasında eksiklik görülerek bilirkişi raporu alınmak suretiyle davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Kanun'un 353/1-b-1 maddesi çerçevesinde esastan reddine dair verilen kararın isabetli olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre 6100 sayılı Kanun'un 353/1-b-3 maddesi gereğince karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
İcra takibinde "Haciz ve Tahliye" talep edilmişse de, takibe itiraz üzerine açılan davada sadece "mecurun tahliyesinin" talep edilmesi durumunda, "itirazın kaldırılması talep edilmeden yalnızca tahliye talep edilemeyeceğinden" ve "itirazın kaldırılmasının ıslah yoluyla da talep edilmesinin mümkün olmadığından" davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Alacaklının tahliye isteminden hareketle borçlunun itirazının kaldırılmasını da istemiş olduğunun farz edilemeyeceği-
Kira sözleşmesindeki kiranın yıllık ödeneceğine dair düzenleme karşısında borçlunun değişik tarihlerde kira ödemesi yapmasının ödeme tarihinin değiştirildiği anlamına gelmeyeceği- İstinaf dilekçesi ekinde sunulan ödeme dekontları ile takip konusu aylara ait kiraların ödendiğinin ve 30 günlük ödeme süresi içerisinde de takip konusu kiraların tamamının ödendiğinin ispatlanamadığı ve bu suretle temerrüdün oluştuğu- Takip konusu kira sözleşmesinde TBK 583'de düzenlenen şartların oluşmaması halinde kefiller yönünden itirazın kaldırılması isteminin adı geçen borçlular yönünden reddine, alacaklılar aleyhine takip konusu asıl alacak üzerinden %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emirleri tebligatları ve itiraz tarihlerine göre şirketler hakkında ayrı, diğer borçlular hakkında ayrı itirazın iptali davaları açılmış ise de dayanağın aynı takip dosyası ve aynı krediler olması sebebiyle dosyaların birleştirilmesinin yerinde olduğu- Davalı kefillerden ...........'nun aynı zamanda ...........San. Tic. Ltd. Şti.'nin ortağı olduğu, diğer kefil ..........'nun ise eşi olduğu, keza bu kişilerin davalı ......... Nakliye Petrol...Ltd. Şti.'nin ortağı oldukları dolayısıyla kefaletin geçerliliği için eş rızalarının gerekmeyeceği ve geçerli olduğu- Çek depo bedelinin davalılardan talep edebileceğine ilişkin genel kredi sözleşmelerinde açık hüküm bulunmadığından çek depo bedeli talebinin yerinde olmadığı-