Yayın haber niteliği taşımakla birlikte içeriğinde gerçeğe aykırı bilgiler bulunduğundan davacının kişilik haklarına saldırı mevcut olduğu-
Şikâyet dilekçesinde olayın oluş şekline uygun düşmeyen veya davacının kişiliğine yönelen aşağılayıcı bir ifade kullanılmadığından manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Davacı icra takibine itiraz etmeyerek takibin kesinleşmesine ve maaşından kesinti yapılmasına kendi kusuru ile itiraz etmeyerek neden olduğundan, davacının uğradığı zarar ile davalının eylemi arasındaki illiyet bağının davacının kusuru nedeniyle kesildiği-
Davacının, kendi eylem ve davranışlarıyla öngörebileceği bir sonucu, tazminata dönüştürmek istemesinin, bundan karşı yanı sorumlu tutmasının hukuken mümkün olmayacağı-
Yayın içeriğinde okuyucu mektubu yeni bir yorum yapılmadan verilmiş olup, dava konusu yayın olay tarihinde beliren görünür duruma uygun olup genel anlamda eleştiri sınırları içerisinde kaldığından hukuka uygun olduğu-
Dava konusu yayın incelendiğinde davacı derneğin tüzel kişiliğine saldırı teşkil eden sözler bulunmadığı, dernek yöneticileri hakkında baston yolsuzluğuna ilişkin olarak açılan davaya yönelik haber yapıldığı anlaşıldığından davacı dernek yönünden matufiyet öğesi oluşmamış olup manevi tazminat takdirinin doğru görülmediği-
Davalılar bakımından şikayete yeterli emare söz konusu olup, çatışan yararlar dengesinin davalılar lehine korunması gerektiği ve davalılar hakkında hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği-
Davacının söz konusu kitapta yer alan “İmam Hatip’li ve Fethullahçı” sözleri nedeniyle mesleki kariyerinin zedelendiği ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasının kesinleşen mahkumiyeti dikkate alındığında samimi olmadığı ve davacının, Müsteşarlığa vekalet ederken, daha sonra Müsteşar Yardımcısı vekili olarak atanmasının mesleğine olumsuz yönde etki etmediğinin göstergesi olduğu; bu durum karşısında dava konusu kitaptaki davacı ile ilgili bölümün, basının haber verme hakkını sınırlayan yukarıda açıklanan temel ilkelerden hiçbirisine ters düşmediği ve bu nedenle davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte olmadığı-
Davalı şirket tarafından davacının hassasiyeti hiçe sayılarak mezarlara hasar da verilmek suretiyle çekim yapılması davacının sosyal ve ailevi kişilik değerlerine saldırı oluşturacağından mahkemece, olaya uygun düşecek miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Yazarın yazısı yayınlandıktan hemen sonra söz konusu tabelaların kaldırılmış olduğu, dava konusu yazının davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde değil eleştiri mahiyetinde olduğu-