Davalının davacı hakkında kullandığı ifadeler manevi tazminatı gerektirir nitelikte ise de haksız fiil niteliğindeki bir fiil için iki defa tazminata hükmedilemeyeceği; ikinci dava için ancak ifadeleri tekrar kullanan kişi aleyhine istemde bulunulabileceği-
Velayetleri altında bulunan küçüğün rızası ile de olsa ırzına geçilip kızlığının bozulmuş olması, annesi ve babası olan davacılar ile aynı evde yaşayan kardeşi diğer davacı İ. Memi'nin de sosyal kişilik değerlerine saldırı oluşturacağından, davacılar anne, baba ve kardeş kararına da Borçlar Yasası'nın 49. maddesi gereğince manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Taraflar arasında başka nedenden dolayı görülmekte olan bir manevi tazminat davasında, o davanın konusu ile ilgisi olmadığı ve davanın niteliği gereği hiç de gerekmediği halde davacının aldığı cezaya ilişkin olayın anlatılması savunma sınırları kapsamında olmayıp davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı-
Dava konusu yazılar, siyasi yaşamda siyasi davranışa olan tepki olup; kişilik haklarına saldırıdan söz edilemeyeceği-
Yayının açıklanan içeriği değerlendirildiğinde davacının TBMM'de yaptığı konuşmanın eleştirisi niteliğinde olduğu ve özle biçim dengesinin korunduğundan manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Gerçek borçlunun nüfus kayıt bilgilerini bildiği anlaşılan davalı şirketin sebebiyet verdiği icra takibi ve icra mahkemesinde, borçlunun kimliği bakımından tam bilgilerin verilmemesi sebebiyle davacının yanlışlıkla mahkum olmasından doğan zarardan davalı şirketin sorumlu olduğu sonucuna varılmasının gerekeceği-
İşçilerin sendikaya üye olması nedeniyle kapatılıp işçilerin işten çıkarılmalarının eleştirilmesi, davacının Balıkesir’e yapılacak bazı yatırımlara engel olduğunun dile getirilmesinin eleştiri sınırları içinde olduğu-
Olayların gelişimi, karşılıklı şikayetler ve yaralanmanın sabit olmasına göre şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olayların varlığı nedeniyle manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Yayının doğru olması ve kamu yararı bulunması halinde bile; üslubunun uygun olmaması, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı olması halinde hukuka uygunluktan söz edilemeyeceği-
Davalının şüpheli gördüğü uygulamaları, çeşitli duyumlara dayanarak ilgili makama şikâyetinde hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacının kişilik haklarına saldırının da olmadığı-