Somut olayın özelliğine, haberin verildiği tarih üzerinden uzun bir sürenin geçmiş bulunmasına ve Borçlar Kanunu'nun 49/2. maddesindeki ölçüler de esas alındığında ayrıca yayına da karar verilmiş olmasının yerinde olmadığı-
Dava konusu işlemler ise idare hukuku esasları dışında icra hukuku hükümlerine göre adli kurumlar tarafından yapılmış işlemler olup, belirtilen niteliklere sahip bir işlemin idari yargı denetimine tabi tutulması adli yargının verdiği kararların idari yargıca denetlenmesi gibi anayasal düzenle bağdaşmayan bir yol açacağından niteliği ve konusu dikkate alındığında adli yargı yerinde görülmesi gerekeceği-
Kural olarak idari bir işlemin sadece iptal edilmiş olmasının manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
Dava konusu haberin bu olay yeri inceleme tutanağına göre yapıldığı anlaşıldığından davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği ve korunması gereken üstün kararın basın özgürlüğü olduğunun benimsenmesinin gerekeceği-
Yayının içeriği, gerçekliğinin kanıtlanamamış olmasından davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-
Soyut nitelemelerin basın özgürlüğü ve eleştiri kapsamında düşünülemeyeceği ve böylece davacıların kişilik değerlerine saldırıda bulunulduğu-
Davacının eşyalar hacizli iken Türkiye'de bulunduğu belirlenerek bu süre dikkate alınmak suretiyle “eşya mahrumiyeti zararı”nın belirlenmesi gerekeceği-
Dosya kapsamından davacının operasyonlar ile ilgili olarak ifadesine başvurulmadığı ve göz altına alınmadığı anlaşıldığından yapılan haber davacı yönü ile gerçek olmayıp davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-
Davacı-karşılık davalının istediği manevi tazminatın bir bölümü reddedildiğine göre karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10/2. maddesi gereğince reddedilen manevi tazminat bölümü nedeniyle davalı-karşılık davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-